Serbest Oturum
Bir oturumda konferans, panel. sunu ve benzeri türde bir çalışma varsa, üstad-ı muhterem kardeşlerin rahat oturmalarına, eldivenlerini çıkarmalarına, çalışmayı daha iyi izleyebilmek için yerlerini değiştirmelerine hatta sıcak iklimli yerlerde mabedin iyi bir şekilde serinletilmesi sağlanamıyorsa; ceketlerini çıkarıp kravatlarını gevşetmelerine bile izin verebilir. Böylece kardeşlerin yapılacak çalışmayı izlerken rahat etmelerine olanak tanır.
Bunun böyle oluşu, oturumun bu bölümünde tüm geleneksel kuralların kalktığı, hiçbir yöntemi izlemenin gerekmediği anlamına gelmez. Konuşma yapacak, soru soracak ya da katkıda bulunacak her kişinin gene önce elini kaldırıp söz istemesi, söz verilmeden araya girip bir şey söylemeye girişmemesi gerekir. Ancak, üstad-ı muhterem bu bölümde konuşma yapacak olanların ayağa kalkmalarını gereksiz görüp konuşmalarını oturdukları yerden yapmalarına da izin verebilir.
Bunu böyle dedim de, bu arada bir şey daha söylemeliyim. Dünya yüzündeki her mason örgütünde bir oturuma katılan masonlar öyle birtakım sıkı kural ve koşullar altında değildir. Bazılarında masonlar oturumlarda zaten çok rahattır; yayılıp kalkılmaya, bacak bacak atmaya engel yoktur çünkü bunlar o çevrede zorunlu ya da görgü gereği sayılmaz. Nitekim bir konuşma yapılır ya da sunu verilirken de isterlerse araya girebilir hatta ikili tartışmaya bile girişebilirler. Benim burada yazdıklarım belki biraz Türk mason örgütlerinde öteden beri benimsenmiş olan davranış kurallarına daha yakın düşüyor. Foruma katılan ve katkıda bulunan, yabancı ülkelerde (özellikle Kanada’da) yaşayan masonlar var. Acaba oralarda bu bağlamdaki kurallar nasıl? Ben bilmiyorum. Ancak şunu da söyleyebilirler: «Bizim localarımızın oturumlarında böyle çalışmalar yapılmaz ki.» Doğru. Bazı büyük localara bağlı localarda bırakın böyle bir serbest oturum konusunu, mabetteki toplantılarda sadece ritüelik ve yönetimsel çalışmalar yapılır; böyle konferans, panel, sunu gibi şeyler yoktur. Böyle çalışmalar da yapılır yapılmasına ama bunun yeri mabet değildir.
Adı nasıl konmuş olursa olsun, benim burada serbest oturum dediğim uygulamanın var olduğunu benimseyerek devam edelim.
Görüşmeleri üstad-ı muhterem ya doğrudan kendisi yönetir, ya bunun için nazırlardan birini görevlendirir ya da bu işi bir diğer masona bırakır. Eğer yapılacak çalışma için hazırlanarak gelmiş olan belli bir mason varsa, tüm görüşmeleri yönetmesini ondan da isteyebilir. Böyle bir durumda konunun işlenmesine ve akışına karışmaz.
Bu noktada akla ilginç bir soru gelebilir: «Üstad-ı muhterem de herhangi bir mason gibi, ilgili konu hakkındaki görüşmelere katılır mı, katılmaz mı?»
Katılabilir elbette ama katılmamasının daha doğru olduğu da söylenebilir. Çünkü o üstad-ı muhteremdir; kendisini herhangi bir konuşmacı, katkıda bulunan ya da tartışmacı ile aynı kefeye koyamaz; otoritesini bir yana bırakamaz. Sözü bir “mason” olarak değil, “üstad-ı muhterem” olarak dinlenir. Kaldı ki o bir şey söyleyeceği zaman hiç kimseden söz almaz. Hele bir de söz verme yetkisini bir başkasına vermişse, çelişki doğar.
Bununla birlikte, üstad-ı muhterem, bir diğer masonun yönetmesini uygun görmüş olduğu bir serbest oturum sırasında, gerektiği için araya girip konuşmaları durdurabilir. Bunun gerekçelerini ise şöyle belirtebiliriz:
a) Yapılan bir konuşma Masonluğun ilkelerine, büyük locanın tutumuna ya da yetkili organların kararlarına aykırı düşmekteyse;
b) Yapılan konuşmanın kapsamında kimi masonları şu ya da bu bakımdan küçültücü, incitici ya da aşağılayıcı tarzda sözler edilmekteyse;
c) Konu çok uzatılmakta ya da amacından saptırılmaktaysa;
d) Anlatılanlar belirgin bir şekilde oturumu yapılan derecenin sınırını aşmakta, böylece “ezoterik yöntem”in gereğini bozucu bir niteliğe yönelmekteyse;
e) Konuşma çok uzamakta, oturuma katılmakta olan başkalarına da görüşlerini bildirebilmeleri bakımından fırsat kalmamakta ya da çalışmanın tümünün belirlenmiş süresi içinde bitirilemeyeceği ortaya çıkmaktaysa.
Bunlar, ender olgulardır ama hiç olmadığını söylemeden geçmeyelim. Şayet hiç olmasaydı, burada belirtmeye de gerek kalmazdı.
Locada bir serbest oturumda yapılan çalışmalar sona erince, katılanlar pek istekli olmasa bile önceki duruma dönmek gerekir. Bunun için de üstad-ı muhterem, «Resmî oturuma geçiyoruz.» ya da «Olağan oturuma dönüyoruz.» gibi bir söz ile onları uyarır. Herkes kendine bir çeki düzen verir. Eldivenler çıkarılmışsa giyilir. Yer değiştirmiş olanlar varsa kendi yerlerine döner.
Bu bölümü bitirmeden son bir noktaya daha değineyim: Genellikle serbest oturum düzeninde yapılacak olan bir çalışma gündemin son maddesi olarak belirlenir. Çünkü bir kez rahatladıktan sonra uzun süre kurallara uygun olarak çalışmak kardeşlere ağır gelir. Hele yapılmış olan çalışma çok güzel, yararlı ve ilgi çekici idiyse. Belki artık sadece oturumun olağan son aşamalarına katlanabilirler.