Açıkcası çok karamsar bir hava verdiysem bilmiyorum kısmen de bugün için doğru olabilir. Ancak geleceğe dair adaletin tesis edileceğine inancım tam.
Açıkcası, eskiden dediğiniz yetkili ve etkili ortamlarda çok bulunmuştum, gördüğüm ve beni biraz daha rasyonel düşünmeye iten durumu fazlasıyla gördüm.
Kişiler kendilerine dokunulduğunda ancak adaletin ve olması gerekenin vurgusunu yapıyor hatta hakim ve savcılar da dahil buna. En basitinden geçenlerde Emin ağaoğlunun bir konuşması vardı, basın yayıncı bir arkadaşla birlikte izlemiştik uzun uzun da tartışmıştık. Yarsav gibi bir dernek/birlik ile yaptığı hukuk aydınlanmasını nedense ben pek göremedim Eminağaoğlunun ve Yarsav'ın.... Mevcut durumda hakim ve savcıları Kılıçdaroğlu bile alakasız şekilde eleştirmeye başlaması artık bende şalterleri attırdı... Malum davaları tamamen siyasal zeminde savunmaya kalkışmak çok yanlış bir olay ve hatta bunu siyasi bir hareket gibi göstermek o kadar abesle iştigal ki kimse bana aksini ispat edemez. Biraz bunu açmam gerekirse, Eminağaoğlu örnek olarak, bir hukukçu olarak kendi başına bir dava geldiğinde ne yapacağını şarşırmış bir halde konuşuyor. Çünkü bir hukukçu hukukun en rezil hallerini bilir... Ama her ne hikmetse *yarın bize de lazım olur* hesabı ile mevcut siyasal partilerin hiçbiri hukuka toparlayacak bir çalışmaya girmiyor. Misal, Haberal hastanede kalıyordu düzmece raporlarla daha yeni silivriye nakledildi. Ülkemizde sadce vatandaş hapiste katmerli, haksız hukuksuz hapiste yatarken ensesi kalın birileri hep kayırılır.
Geçenlerde istatistikler açıklanmıştı, Yargıtayda bekleyen dosya sayısı milyonu aşıyor, Türkiyede yargı sistemi İFLAS etmiş, hukukçular artık *salmış çayıra, mevlam kayıra* demeye başlamış... Bu durumda olaylara siyasal hizipler açısından bakmak bana halen daha saçma geliyor. Bunu yapan hükümet de ve hat safhada muhalefet de artık bana bugün adına herhangibir ümit vermiyor...
Şimdi şu yapılanması bu yapılanması falan diye başlamıyalım, gerçek olan bir şey tr de bu laflardan önce de sonrada adalet yoktu. Şu gerçek var ki, 61 anayasası sonrası 71 muhtırası ve çeşitli darbe girişimleri ve 80 ihtilali, bu ülkenin 1-2 neslinin kaybolmasına yol açtı. Ülkemizin sosyal, siyasal, ekonomik kaybını hiçkimse hesap edemez çünkü kaybolan insan faktörü idi... BUndan 20 yıl öncesini hatırlıyorum, Susurluk olayını hatırlıyorum, Türkiye'deki hukuk kurumları zaten kimilerinin kontrolündeydi, kimse kimseden hesap sormuyordu. Bunları uzatmaya gerek yok ama bir vatandaş olarak düşünelim, bir vatandaşın hukuka işi düştüğünde vay haline!!!, mafyası rüşveti bilmem nesi apayrı vakalar... (halen de öyle) Kalkıp da birileri hukukun bu yüzü kendisine çarptığında -hele ki hukuçu olanlar- bağırıp çağırmaları bana hiç samimi gelmiyor. Keşke eleştiriler de uygulamalara karşıt çıkan sesler de *Etik* ve *İnsani Hukuk* çerçevesinde olabilse idi...
saygılar