Kimi zaman bir terim ya da kavrama pek takılıyorum. Genel kullanımda ya da güncel dilde yanlışlık yapıyormuşuz gibi geliyor bana. Sözcük ya da terimleri birbirine karıştırıyoruz. Düşünüyorum, acaba bu dilimizin yoksul oluşundan ötürü mü diye. Sonra kendi soruma kendim yanıt veriyorum: Hiç de değil; sorun dilde değil bizde. Dilimizi yeterince bilmiyor, bu nedenle iyi kullanamıyoruz.
Bundan ötürü sakın üzülmeyin ve insanımızı kınamayın boşuna. Bu başka ülkelerde de böyle.
Dil konusu üzerine daha çok şey söyleyebilirdim ama burada keseceğim çünkü konumuz belli bir sözcük: “Amblem”. Açıkça Fransızcadan dönüştürme bir sözcük.
Benim yazılarımı izleyenler blir ki ben Türkçe konusunda hayli duyarlıyım. O zaman da bana sorarlar “Niçin amblem? Bunun Türkçesi yok mu?” diye.
Tanımına bakalım amblem nedir diye. Sözlük şöyle diyor: Bir düşüncenin yalın tasarımı olan bir şekil, bir alamet ya da bir somut ve nesnel düzenleme.
Bu tanıma karşılık tek bir Türkçe sözcük var mı? Alamet diyebilir miyiz?
Hayır. O zaten sözcüğün tanımı kapsamında geçiyor. Türk Dil kurumu’nun sözlüğüne bakıyorum. Bu sözcüğün Türkçe karşılığı var: Belirtke.
Buyurun bakalım… Hiç duymuş muydunuz? Ben duymamıştım. Tamam; “belirt” kökü ile “ke” ekini birleştirince zihnimizdeki amblem kavramının karşılığı oluyor ama hemen hiç kullanımı yok ki! Bundan ötürü bu sözcükle zihnimizde bir düşüncenin yalın tasarımını oluşturmamız zor.
Demek ki dilde de bağnazlaşmamak yani fanatikleşmemek gerek. İlle de Türkçe kullanacağız diye amblem sözcüğü yerine belirtke sözcüğünü yerleştirirsek, iletişim kopuklu yaşayabiliriz. Bu yeni sözcükler zamanla yerine oturuyor. Bu iş zorlamayla olmuyor. O nedenle “amblem” sözcüğünü kullanmayı sürdürelim şimdilik.
Bir de “amblem” ve “simge” (sembol) sözcükleri yer yer eş anlama gelmek üzere kullanılıyor. Oysa bu da yanlış. En azından tanımları bakımından yanlış.
İngilizce bir kitapçığım vardı bir zamanlar “Emblems of Freemasonry” (Masonluğun Amblemleri) diye. İçinde ise Masonluğun simgeleri anlatılmaktaydı. Şayet İngilizler bunlara amblem diyorsa, o cephede işler pek iyi değil demektir. Neden? Masonluğu dondurmuşlar demektir de ondan. Zaten kitabın içine baktığınız zaman öyle bir şey yapmış ya da yapmaya çalıştıklarını da görüyorsunuz. Masonlukta kullanılan bir nesne almış kitabın yazarı, diyelim ki gönye. Buna belirgin bir anlam bağlamış. Öyle ki, bundan başka türlü olamaz. Eh, o zaman gönyeye gerek de kalmaz. O, artık üzerinde farklı bir yorum ya da değerlendirme yapılamayacak bir amblem.
Amblem, salt somut ve nesnel bir nitelik taşır. Soyut ve öznel değildir. Bu nedenle de simge ile aynı şey değildir. Çünkü bir simgenin soyut ve öznel bir anlamı olabilir. Olmalıdır da. Bu simgeye değer ve yaşam veren bir özelliktir. Farklı kültürlerde, faklı zaman dilimlerinde bir simgenin anlamı farklı olabilir. Üstelik unutmayalım, simge sadece bir şekil ya da nesne değildir. Bir sözcük, bir hareket, bir uygulama, bir anlatım simge olabilir.
Simge ile amblemin farkını bir örnek vererek nasıl belirtmeli?
Her ulusun bayrağı Belli renklerin bir düzenlemesiyle, kapsamında birtakım geometrik şekillerle (ender olarak harf ya da sözcüklerle) donatılmıştır. Bu bir amblemdir. Kapsamındaki renklerin ve şekillerin ayrı ayrı birer simgesel anlamı vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağının al rengi bir simgedir; üzerindeki ak renkli yeni doğmuş ay ile belirli bir ölçüsü olan beş kollu yıldız düzenlemesi de bir simgedir. Renk al değil mavi olsaydı farklı bir simgesel anlam taşırdı. Ay yıldızın farklı düzenlemesi de farklı bir simgesel anlam taşıyabilir. Bunlar bir araya geldiklerinde belirgin bir anlatım oluşturulur. Bilmeyenler bu bağlamda bir yorum yapabilir ama o yanlıştır. Asıl yorum Türkiye Cumhuriyeti ulusunun öteden beri benimsemiş olduğu yorumdur.
Bu olgu diğer ülkelerin bayrakları için de geçerlidir. her birinin kendine özgü belirgin bir anlamı vardır ve böylece o ulusun bir amblemini oluştururlar. (Bazı ulusların ulusal bayrak dışında başka amblemleri de olabilir.)
Genel olarak “bayrak” ise bir amblem değildir. Ulusal özgürlük ve bağımsızlığı belirten bir simge olarak kabul edilebilir. Bir topluluğun birlik ve bütünlüğünü yansıtan bir simge olarak da alınabilir. Üzerinde hiçbir şekil olmayan beyaz bir bayrak, dünyanın her yerinde belirli bir anlamı olan bir simge olarak benimsenmiştir. (Keşke tüm ülkelerin gönderlerinde beyaz bayrak asılı olsa). Deniz kıyılarında bir direk üzerinde yeşil, sarı ya da kırmızımtırak renkli bir bayrak görürsünüz. (Mavi olanı da var ama görülmez oldu çok zamandır.)
Dediğim üzere; bir simgeye ilişkin birbirinden çok farklı yorum ve değerlendirmeler yapılabilir. Bir amblemin ise kesin ve belirgin bir anlamı vardır. Fakat aynı biçimde düzenlenmiş olan bir amblem, bir toplumdan diğerine farklı bir anlam taşıyabilir. Buna ilgili toplumun tarihi, coğrafyası, töresi, gelenek ve genel değer yargıları, topluca kültürü yön verir.
Masonluk ile bitirelim…
Masonlukta amblemler, simgelerle iç içedir. Bunların her biri kendi başına apayrı bir düzenleme değildir. Birkaç simgeden oluşur. Örneğin, “gönye” ve “pergel” kimi zaman ayrı, kimi zaman birlikte kullanılan simgelerdir. Ayakları 45 derecede açılmış bir pergel, eşit kollu bir gönye ile simetrik biçimde birleştirilince bir bakıma Masonluğun amblemi oluşur ama bu hâlâ bir simgesel değer taşımayı sürdürür. Üstelik bunu “Masonluğun amblemi” olarak nitelemek de doğru olmayabilir çünkü aynı amblemi kullanan başka topluluklar da vardır. Fakat bunun ortasına bir de “G” harfi yerleştirilirse, artım kaçarı yok, işte bu Masonluğun amblemidir.
Bu konuda belki daha çok şey yazabilirim ama katkıda bulunacak olanlara da olanak tanımalıyım, değil mi?