"sevmeyi bilmiyor muyum ?" sorusu sevmeyi bilmeyenleriçin değil, sevmeye korkanlar ve bu duygularını dışarıvuramayanlar için geçerli bir soru. algısının içinesevgiyi alamamış, bu duyguya hayatının hiç birevresinde rastlamamış insanlar için böyle bir sorununoluşması da mümkün değil. çünkü; o insanların bambaşkabir dünyası ve ilişki algısı oluşmuş oluyor ve bu türsorularla hiç işleri olmuyor. onlar bencil ve duyarsızdünyalarında sadece çıkarlarını oluşturmaklauğraşıyorlar...bir çok kişiden yaşanan ihanetler, red edilme,örselenme veya kayıpta çekilecek acıların korkusu tümilişkilerimizi etkileyen bir duygu. oluşturduğumuzkalkanlar, kat kat zırhlarımız bizleri kendimizi herşeyimizle içine salamadığımız için "acabasevemiyormuyum?" sorusuna götürüyor...çok büyük bir ihanet yaşadım kardeşimden. çocuğum gibibüyüttüğüm , annemin ölümü ile elime kalankardeşimden.13 yaşındaydım doğduğunda. annem böbrekhastası idi. o yaşta kucağıma verdiler. onu ayağımdansallarken derslerime çalıştım. sırtımdan hiçindirmeden liseyi bitirdim. annem öldüğünde 12yaşındaydı ondan sonra tamamen benimle büyüdü.babamevlenme derdine düşmüştü, erkek kardeşlerim kendidertlerindeydi.ben eşimden boşanmış, kızı ile yalnızkalmış, yaşam mücadelesi veren genç bir kadındım.ona verdiğim sevgiyi hiç sorgulamadım. çünkübiliyordumki saf ve katıksız bir sevgiydi. onu büyütenruhum en saf en bozulmamış halimdi.sevgimi bir ablagibi değil anne gibi verdim. herşeyimipaylaştım.ihanetini yaşadığımda yaşadığım acı tümsevgilere, tüm emek vermelere inanç yitimiydi.hayatımda var olduğunu sandığım herşeyin yalanolabileceği şüphesini yaratmıyordu, acımasızcaispatlıyordu.hani yaşamın bir adaleti vardı? haniverilen emekler ziyan olmazdı? hani verdiğini alırdınbu dünyada? bunları kabullenmek istemedim, acıgerçeğin altında yıkıldım. "yaşadıklarımdan, bir tek,her şeyin boş olduğunu öğrendim" demekten başka birşey kalmadı elimde.tüm bunları düşünürken; ufak ufakkötülüklerin, yaşanırken tolere ettiğin küçükihanetlerin nasıl büyük ihanetlere ve kötülüklere gebeolduğunu çözmeye başladım.her şey sayfa sayfakarşımdaydı. ben nelere göz yumduysam hayat bendenbunların misli misli acısını çıkarmıştı. bütün meselekendini nerelerde kör ettiğindi. nerelerde sağırettiğindi.tüm yaşamı böyle kavradığında teker teker kendineihanet ettiğin anları yakaladığında, kendini köşeyesıkıştırdığında; niyetin ne kadar iyi olursa olsunbunun hiç önemli olmadığını görüyorsun. mesele niyettedeğil çünkü.mesele senin görmek istemediğingerçeklikte. sevgi öylesine kolay görülür ve sınanırbir şey ki aslında..sen verdiğinde oda sana aynenverebiliyor mu? yoksa emeklerinin, bir güngerektiğinde bir gün sana geri döneceğini mibekliyorsun? eğer bekliyorsan, hemen sana geridönemeyen emeği sorgulamıyorsan, gerektiğindeözensizliğin, ihmalin hesabını soramıyorsan, sen kendikendine ihanet ediyorsun ve karşındakini sana dahabüyük ihanetler yapmaya hazırlıyorsun demektir.bu tümilişkiler için aynıydı ve bu sorgulama ile kendimleeşit düzeyde görmediğim tüm ilişkilerimi o süreçtebitirdim. 10 yıllık eşimden boşandım. yıllarca emekverdiğim dostlukları bitirdim. çünkü bunlarda aynenbahsettiğim gibiydiler. göz yumduğum küçük, büyükihanetler,yalanlar ve emekte büyük eşitsizlik vardı.bu gün bunları yapanlar, yarın neler yapmaz dedim vesırayla bitirdim hepsini. bir an geldiki sadece kızımve ben kaldık bu dünyada."acaba hastalanmış veparonoyak mı olmuştum" diye sorabilirim kendime. amahayır.bakıyorum geriye hiç bir pişmanlık ve acıduymuyorum artık. çok iyi yaptığımı çürümüş her şeyikökten söküp atarak, kendime yeni bir bakış ile yenibir yaşam kurma hakkı tanıdığımı görüyorum. başkakrıterlerle başka beklentilerle yepyeni bir hayatkurdum. içinde geçmişten sadece kızımın kaldığı...
(Ruh halim paylaşımından XX4 isimli hastanın anlatımı)