MASONLUK TARİHİ’NDE ANLATILMAYANLAR - 10

[ADAM]

Sir Christopher Wren ve Sir Isaac Newton


İngiltere’nin iç politikasında olup bitenler bir yana dursun, Royal Society adlı kurumun Siyon Örgütü’nün amaçları doğrultusunda kullanılabilmesi için uğraşılar sürüp gidiyordu. Ancak bu iş o kadar kolay değildi çünkü bu kurum resmen kralın doğrudan denetimi altındaydı. O kral bir Stuart bile olsa, ona çaktırmadan Siyonist emeller doğrultusunda etkinliklere girişmek pek zor bir işti.

Sir Christopher Wren, 1680 yılında Royal Society başkanlığını üstlenmişti. Kurum içinde destekçileri vardı elbette ama yetmiyordu. Nitekim bu görevi iki yıl sonra bıraktı. Üstelik bununla uzun boylu uğraşamazdı çünkü bir yandan da St. Paul Katedrali’nin yeni baştan yapımı işini yürütüyor, Londra’nın yeni baştan imarı için canla başla çalışıyordu.

1691 yılında Robert Boyle öldü. Siyon Örgütü’nün büyük üstatlığını Sir Isaac Newton devraldı.

Şimdi burada bir parantez açarak bunun niçin böyle olduğunu açıklamak gerekiyor.

Siyon Örgütü’nün, büyük üstadın belirlenmesi bakımından yüzyıllar boyunca sürdürülmüş ve sürdürülmekte olan bir geleneği vardı. Büyük üstat her kim olursa, daha bu unvanı üstlenir üstlenmez halefini belirler ve örgütün diğer üyelerini de bu bağlamda bilgilendirirdi. Dolayısıyla Sir Isaac Newton’un Robert Boyle’dan sonra bu görevi üstleneceği önceden belliydi.

Peki Sir Isaac Newton kimdir?

Ansiklopedilere göre ünlü bir fizik bilginidir; yerçekimi kuramını ilk kez ortaya koyan kişidir, falan filan… Diğer niteliklerinden pek söz edilmez.

Ben belirteyim: 17. yüzyıl sonlarının en büyük alşimistlerinden biriydi.

M.Ö. 10. yüzyıl ortalarında Kudüs’te yapılmış olduğu kabul edilen, sadece Tevrat kaynaklı bir bilgi olup arkeolojistlerce doğrulanamadığı için bilim adamlarınca gerçekten de yapılmış olup olmadığına kuşku ile bakılan ünlü Süleyman Tapınağı, Newton’un çok ilgisini çekmişti. O tapınağın varsayımsal planları üzerine bir teori geliştirmiş ve orada alşimi deneyleri yapılmış olduğunu ileri sürmüştü. Nitekim İngiliz alşimistlerden çoğu sık sık onun evinde toplanırdı. O eve çok kimse girer çıkardı ama özel seansların yapıldığı günlerde alşimistler dışında konuk kabul edilmezdi.

Robert Boyle’un alşimiyle bağlantılı olmak üzere yazmış olduğu iki kitap günümüze gelebilmiş ama ne yazık ki Newton’un bu bağlamdaki yapıtları yok olup gitmiştir. Çünkü tüm elyazmalarını ölümü öncesinde dostlarına kendi gözünün önünde yaktırmış, ortadan kaldırtmıştır; büyük olasılıkla bunların doğru ellere geçeceğine güvenemediği için…

Sir Isaac Newton, Sir Christopher Wren’i şuna ikna etmişti: Siyonizm’in amaçları doğrultusunda bir paravana olarak Royal Society’nin kullanılması umutsuzdur; olacak iş değildir. Bir başka kurum bulunmalı.

Bu kurum hangisi olabilirdi. Yeni bir örgüt kurulamayacağına göre ilk akla gelen bu amaçla inşaatçı mason localarından yararlanmaktı. Ancak bunun için de hiç olmazsa birkaç locanın yönetimi ele geçirilmeliydi. Sir Christopher Wren’in “büyük üstat” unvanını taşımakta oluşu kuşkusuz çok işe yarayacaktı ama yetersizdi. Kaleyi içten fethetmek de gerekiyordu.

Kale içten nasıl fethedilecekti?... “Kabul edilmiş masonlar” kullanılarak. Onların sayısının bir an önce artırılmasına bakılarak.

İşte bu aşamada “Masonluktaki en ünlü kabul edilmiş mason” olarak nitelenen Elias Ashmole devreye girer.