Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: La Fontaine'den Masallar  (Okunma sayısı 2391 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 10, 2011, 08:22:04 ös
  • Ziyaretçi

Anlatacağım olay Doğu Timor Demokratik Cumhuriyetinde yaşanmıştır. (Kesinlikle Türkiye'de değil, Doğu Timor'da)

Doğu Timor'da devlet organlarından birinde çalışan ve üst düzey imza yetkisine sahip bir bürokratın eşi, çok yakın bir arkadaşıyla alışverişe çıkmış. Başkentlerinde alışveriş yapacak çok büyük bir alışveriş merkezi olmadığı için, Doğu Timor'un alışveriş merkezleri konusunda oldukça geniş olanaklarına sahip bir başka şehrine gitmek zorunda kalmışlar.

Alışveriş için seçtikleri adres Londra Patentli bir mağazaymış. Bu mağaza çok özel ürünler, yani pahalı ürünler satmaktaymış. Bütün Doğu Timor'lu zenginler bu mağazadan alışverişlerini yaparlarmış. Bu mağazamızın özel bir hizmeti varmış. Eğer yeterince paran varsa, sana özel bir katını kapatarak, bireysel alışveriş yapabilme imkanı veriyormuş. Bu mağaza için çalışan "stil danışmanları" alışveriş sürecin boyunca sana yardım eder, karnıcığın açıktığında çok özel yerlerden yemeklerini ve içeceklerini getirirlermiş.

Bürokratımızın eşi ve yakın arkadaşı, bu mağazanın özel bölümünden yararlanıp, yaklaşık 6 saatlik sürede 63.700 euroluk alışveriş yapmışlar. Rakam biraz uçuk gözüküyor olabilir ama sadece bir parfüm için yaklaşık 2000 eurocuk talep eden bir mağaza olduğu düşünülürse, 63.700 euro çok mantıklı geliyor.

Efendim bürokratımızın şık giyinmeyi seven eşi ve arkadaşı alışverişlerini bitirdikten sonra, bürokratımızın eşinin arkadaşının özel jetine atlayıp, başkente geri dönmüşler.

Bürokratımızın eşinin arkadaşı, Doğu Timor'un ünlü inşaatçılarından birinin kızıymış. Kızımızın babası aynı zamanda, Doğu Timor'un en ünlü snooker :) takımlarından birisinde uzun yıllardır yöneticilik yapmaktaymış. Yani Doğu Timor'da sevilen ve sayılan bir beyfendiymiş.

Merak ediyor olabilirsiniz, buraya kadar herşey normal, yani bir bürokrat zengin bir adamla arkadaşlık yapamaz mı ? Elbette yapabilir, ama nasıl bir arkadaşlıksa bu, 63.700 euroluk faturayı gözü kapalı ödetebilen bir arkadaşlık! Hatta bu arakadaşlık o kadar sağlam bir arkadaşlık ki, bürokratımız yazları rahat etsin diye bir yazlık, kışları üşümesin diye, Doğu Timor'un başkentinde en pahalı residencelerın birinde bir ev hediye etmiş.

Bu da belli ölçüde makul, iş adamımız belki bürokratı çok seviyor veya 63.700 euroluk alışveriş faturası, iş adamımız için çerez parası olabilir  ya da zaten sürekli bina yapan bir adam için, bir yazlık ve bir ev hediye etmek normal gözükebilir. Ama ya bu iş adamımız, sürekli devletten ihale alan hatta bu alışverişten bir hafta kadar önce, devletin özel bir mülkünün işletmesi 49 yıllığına, "ihaleye bile çıkılmadan" daha önce devlet için yaptığı başarılı çalışmalar göz önüne alınarak bu iş adamımıza verildiyse, hatta kira bedeli olarak seçilen rakam, iş adamımızın kullandığı arabanın fiyatı bile değilse. Sizce bu da makul gözükebilir mi ? Şimdi buraya bir virgül koyarak, Doğu Timor'un nasıl böyle rahat bir ülke olduğu konusuna açıklık getirmek istiyorum.

Efendim belki diyeceksiniz, dünyanın her yerinde bu tarz rüşvet olayları oluyor. Evet doğru oluyor ama bu kadar aleni şekilde olmuyor.

Doğu Timor'un siyasi geçmişi genelde koalisyon hükümetlerinden oluşmaktaydı.2000'lerin başında yapılan seçimle, adı sanı duyulmamış, siyasi geçmişleri veya yeterli eğitimleri olmayan bir parti iktidara gelmiş. Bu parti sadece ama sadece Doğu Timor'luların dini inançları olan Budizm'i :)  kullanarak, yani inanç ticaretinden yarar sağlayarak tek başına iktidara gelmişler. Şimdi diyeceksiniz, ey sundance! daha önceki hükümetlerde adam gibi çalışsaydılar da iktidarda kalsaydılar. Hem rüşvet sanki önceki hükümetlerde olmadı mı ?

Elbette oldu ama arada bir farkla. Bu farkı bir hikayeyle anlatmak isterim:

"Efendim çok çok uzak ülkelerin birinde bir köy varmış. Bu köyde bir adam yaşarmış, bu adam çok tembel ve pasaklıymış. Ne çalışır ve yıkanırmış. Köylüler yemek verirse karnını doyurur, yemek verilmezse gidip yemek almaya bile üşenecek derecede tembelmiş. Bütün gün bir gölge de yatar ve uyurmuş. Köylüler bu adama alışmışlar, yargılamıyorlarmış. Allah rızası için yemeğini ve suyunu verirlermiş.

Bir gün köylüler tarladan köye dönüyorlarmış, bizim tembelin bir ağacın altında, üzerinde onlarca sineğin uçuştuğu bir vaziyette yattığını görmüşler. Tembel ve pasaklı adamı tanıdıkları için ses etmemişler. Ama köyün muhtarı dayanamamış. Durmuş ve tembele seslenmiş: Ey tembel herif, anladık çalışmazsın, anladık yıkanmazsın ama en azından şu üzerinde ki sinekleri kov be adam ! Tembelliğinde bir sınırı var...

Tembel, bir gözünü açmış, bir muhtara bir de sineklere bakmış ve şöyle demiş: Ey muhtar! Bu sinekler tok sinekler, eğer ki ben bunları kovarsam yerlerine aç sinekler gelecek, işte bu sebepten ben bunları kovmuyorum demiş."


Bu kadar hikaye yeter. Bu yazıyı neden mi yazdım ? Yatın, kalkın Doğu Timor gibi sözde "Demokratik" bir ülke de yaşamadığınız için dua edin diye anlattım.

Hatta dua etmek yetmez. Kalkın şükür namazı kılın. Şükredin ki, imanı ve inancı tam bir hükümet tarafından yönetiliyoruz. Kul hakkına önem veren bir hükümet tarafından yönetiliyoruz. Yaradanım bu hükümeti başımızdan eksik etmesin...

Amin


Saygılarımla


« Son Düzenleme: Şubat 10, 2011, 08:25:18 ös Gönderen: sundance »


Temmuz 09, 2013, 02:34:58 ös
Yanıtla #1
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 856
  • Cinsiyet: Bayan

2. kesitte belirtilen tembel adam hükümet, halk da sinek oluyor yanlış anlamadıysam..
Adequatio intellectus et rei


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
3577 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 29, 2008, 05:39:19 ös
Gönderen: amurdad