“Aslında Liberalizm de biraz bu gerçekten besleniyor. Evet, o dönemler geri gelmemek üzere kapandı. Bu saatten sonra sosyalizmin kağıt üzerindeki mutluluk teorileri, rekabet ortamını görmüş ve başarıyı tecrübe etmiş bireyler tarafından HAKLI BİR BİÇİMDE engellenir. “
Hangi başarı? Para kazanmak, iktidar sahibi olmak mı? Bu başarımı sizce? Bu gün gelir seviyesi yüksek toplumlarda yeni inanç sistemleri aranılmaktadır. Dikkat ederseniz bilgelere olan özen ve bunlarla ilgili kitaplar(New age) son zamanlarda artmıştır. Hatta Dan Brown'ın romanlarınıda buna dahil edebiliriz. Bu gün mutsuz olduğunu, yalnız olduğunu söyleyen doğuda ki değil batıda ki uygar, refah insanlardır. Para kazanmak, kariyer sahibi olmak insanı mutlu etmiyor sayın Popperist. Kaldı ki artık bir çok kişi buna başarı demiyor zaten. Siz diyebilirsiniz, sizin Einsteinden daha çok çalışan bir beyniniz ve bilgi birikiminiz var. Ayrıca aşağıdaki yazı size ait;
"Dünyadaki bütün bu hırgür, bu keşmekeş neye hizmet ediyor? Para hırsıyla canımızı dişimize takmış, zenginlik, iktidar ve mükemmellik peşinde koşuyoruz; bu koşunun sonunda ne bekliyor bizi?“Yetenekli bir birey, o masal devirlerini, bugüne kıyasla Einstein kadar özlemle anmayacaktır. Tam aksine, başarısız bir birey, o günleri özlemle anacaktır. “
Bu söylediğiniz mi doğru yoksa şu kaynayan kurbağa hikayesi mi? Yüzyıllarca yapılan çalışmların sonucunda edililen bilgiler sanırım sizin seviyenize ulaşamamış
“Einstein kadar başarılı birinin o günleri özlemle anması çelişkisini ise, Einstein'ın işgüzarlığına bağlamak istiyorum. Kendisi acaba planlı bir toplumun planlı eğitiminde bilim adamı olabilecek miydi? Einstein örgün eğitim kurumlarında çuvallamış biriydi.”
Eh ne denebilir ki, Einstein'i de işgüzar yaptınız, bakalım karşınızda kim durabilecek bundan sonra. Einstein planlı ve bilgili bir toplumda olsaydı bu günkü sistemlere benzer şekilde belki de özel bir eğitim alıp belkide daha erken daha çok şey başarabilecekti. Kaldı ki işini bitiremediğini hepimiz biliyoruz, kendisi de söylüyor.
“Fakat bir dahiydi ve dehasını özgürlük ortamında kanıtlayabilmiştir. “
Pes artık dediğim nokta. 2. dünya savaşında Almanya'da bir Yahudinin özgürlüğünü söylemek, temel almak nasıl bir mantıktır? Nasıl bir bilgidir? Nasıl bir yapıdır? Ne diyeceğimi şaşrıdım artık.
“Kağıt üzerinde kurulan bir mutluluk teorisi olan sosyalizm, insanın biyolojik güdülerini hiçbir zaman tam olarak hesaplayabilme başarısında bulunamaz. “
Buna gülerim işte, Komünizmi bilmediğiniz belli oldu, komünizm ne Karl Marks ne de bir başkası tarafından kurgulanmadı. O zaten vardı. Tıpkı arkeologların kemikleri, tabletleri bulması gibi bulundu sadece. İnsanlık daha önce hem teknolojik olarak yetersizliğinden, hemde iletişimin yavaşlığından dolayı komünizmi tam olarak yeryüzüne getiremedi. Zaten Birkaç ülkede komünizm olmaz diye yüzyıllar öncesinden söylenmişti. Nedense kapitalistler, Liberaller bunu es geçer veya bilmezler. Komünizm gelecekte istenmese bile gelecektir. Çünkü dialektikte başka alternatifi yoktur. Bu günkü liberalizm ve bir çoğu bu dialektiğin içinde olacağı, aşamaları zaten daha önceden söylenmişti. Bunları sizin kabul edip etmemeniz bir şeyi değiştirmeyecektir. Veya benimde kabul edip etmemem süreci değiştirmeyecektir.
Biyolojik güdüler, rekabetsiz, çıkarsız ve kaygısız ortamlarda daha çok ortaya çıkar. Psikoloji ile ilgili ders isterseniz bu konuda yardımcı olabilirim çünkü en sevdiğim konulardan birisidir.
Lütfen tam tersi ve mesnetsiz şeyleri gerçekmiş gibi söyleyip üstüne bina kurmayınız. Komünizmi kötüde olsa yaşayan Sovyetler birliği teknoloji de, sanatta ve sporda bütün dünyayı geride bırakmıştır. Yaşınızı bilemiyorum ama, bir 20-30 yıl öncesini araştırın göreceksiniz.
Ünlü bir bilgine sormuşlar, Dünyada nerede yaşamak isterdiniz? diye. Demiş ki; Gençliğimde amerikada, ihtiyarlığımda Sovyetler birliğinde.
Bu gün dünyada yaşamanın en zor olduğu ülke amerikadır. Her ne kadar yüksek gökdelenlerin etkisinden sersemlemiş ve ağızları yıllardır kapanmayan cahiller amerikayı fırsatlar ülkesi olarak görselerde durum budur, açıklamak kolaydır.
“Geçmişte köylerde yüzlerle ifade edilen insan kitlelerinin birbirleriyle iletişimleri, bugün artık milyarları bulmuş ve insanın önünde farklı kariyer ve mutluluk merdivenleri açılmıştır. “
Sanırım sayın Popperist benim daha önce yazdıklarımdan hiçbir ders çıkarmamış. İnsanın çevresindeki insanları algılaması belli bir sayıdan sonra başkalaşır. Bunu bilimsel olarak geçenlerde bir yazımda göstermiştim. Bir topluluk 100-150 kişiyi geçince insanların ötekileştiği, kavramsal hale geldiği görülmektedir. Sizin sürekli görüştüğünüz kaç kişi var? Dünya milyarlarca insan ile dolu diye sizde milyarlarca insanı tanıyor mu oluyorsunuz?
İşin en kötüsü kariyer diye uyduruk bir şeyi mutlulukla yanyana yazmanız. Kariyer robot yetiştirme amaçlı uydurulmuş, saatlerini maaş karşılığı satan mutsuz insanlar yaratır. Asla kabul edilemez.
“Yaşamak, yaşayabilmek, o kadar zor bir şey değil. Einstein, insanın sabit genetik özelliklerce belirlenen özelliklerinden bunu anlıyorsa çözüm çok basit. Her insana bir barınak verilir. İşinden olmayı kafasına takıyor ve işini kaybetmekten korkuyorsa, her insana karnını doyuracak, hatta karnını biraz daha fazla doyurup obez olacak kadar gıda verilir ve olay biter. “
Güldüm:) Demek binlerce yıldır boşuna düşünüp o kadar söz üretmişler. Nasıl oldu da bu çözümü akıl edemediler? Bende Descartesi adam sanırdım, Karl marks'a ve diğer bütün filazof, dahi, düşünür, ekonomist varsa hepsine "aşk olsun" diyorum. “Bu kadar basit” bir şeyi niye düşünemediniz?
Evet sayın Popperist, insanlara sadece bunun garantisini verin yeter. Ama bunu yaparken, herkese eşit davranın. Kimseyi ayırmayın ki gelecekte bu düzen kapitalistler, açgözlüler, aptallar, korkaklar tarafından bozulmasın, birileri parasıyla daha iyi eğitim almasınlar, daha sağlıklı ortamlarda yaşamasınlar, insanları mal için, güç için kandırmasınlar, kim ne alıyorsa diğeri de o kadarını alsın. Herkes eşit konforda yaşasın. Birisi ne kadar çalışıyorsa diğeride o kadar çalışsın, günde 2 saat falan yeterli olur bu şekilde yaşanırsa, hem insanlar çocuklarına daha çok vakit ayırırlar, bahçeyle, kitap okumayla hatta araştırmayla, bilimle daha çok uğraşabilirler.
Gerçi buna komünizm deniyor ama siz onu boşverin.
“Sscb zaten yıllardır bunu yapmıştır, “
Asla ve kesinlikle böyle bir şey yok. Liberallerin, dincilerin, kapitalistlerin(gerçi hepsi aynı ama kimse dışarıda saymasın kendini diye yazdım) bunu kullanmalarına izin veremem. Yok öyle bir şey. Bende Rusya'da yaşadım, köyünde bile kaldım. Ssbc de sınıfa dayalı komünizm vardı. Komünizm de sınıf olmaz oysa. Üstelik komünizm tek bir ülkede olmaz, bütün dünyada olabilir
“fakat insanın o sabit denilen özellikleri bunlarla kelimenin tam anlamıyla "mutlu" olamamıştır. Neden? Çünkü insan, kağıt üzerinde matematiksel bir formülle ifade edilebilecek bir varlık değildir. “
Hayır, Rusyanın yarısından çoğu komünizme dönmeyi istemektedir hala. Maalesef bu da yanlış bir söz. Ayrıca Liberalizm tabletlere mi yazıl dı?
“Einstein ve Einstein gibi düşünenlerin önce bunu bilmesi gereklidir. Yok efendim öyle değil diyorsanız, barınak ve gıda ihtiyacı karşılanmış bireylerin neden daha fazlasını istediğini kendinize sormanız gerekir. “
Dahi ama düşünemiyor işte cahil ne yapsın.
İhtiyaçları karşılanmış bireylerin daha fazlasını istemem gibi bir durumu olamayacağı gibi(eşit paylaşıldıkça tabiki) Şişirilmiş tv ve gazete haberleri, reklamları, filmleri ve şovları maalesef kapitalistlerin elindedir. Ve liberalizm reklamsız yapamaz, mal satamazsa olmaz. Bu gün kimin telefonu 10-15 senelik? Sizin sayın Popperist telefonunuz kaç senelik? Kimin evinde hala CRT televizyonlar var? Neden arabamızı eskimediği halde değiştiririz? Mecbur olduğumuz işlenmiştir beynimize de ondan. Ben iyi bir arabaya binmek zorundayım çünkü iş alabilmem buna bağlı. Sistem(Liberalizm) bizi kendisine mecbur bırakıyor. tayyip komünist demeyin lütfen.
“SSCB'de yıllarca insanların barınak ve gıda ihtiyacı karşılandı, peki neden bu sistem yıkıldı? “
Çünkü dışarıda komünizm yoktu, vahşi acımasız bir dünya vardı ve içerideki güçlerde açgözlüydü. Rusyanın bu gün sahip olduğu altyapı dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Ancak orada gösterişte yoktur. Televizyonun yaygınlaşması, özentileride beraberinde getirmiştir.
Neyse bunu fazla uzatmayalım, lüks içinde yaşamıyoruz gibi aptalca bir kaygıya kapıldılar.
“Einstein, kapitalist dünyada rekabet içinde yaşayan insan için şöyle diyor "yaşamın o saf, basit ve yalın güzellikleri ellerinden alınmış hissediyorlar." Acaba nedir bu yaşamın o saf , basit ve yalın güzellikleri, acaba burada bu yazıyı arşivleyeceğini söyleyen arkadaşlar, bu şeylerden biraz olsun bahsedebilir mi? Yaşamın o saf ve basit güzelliklerini bir sayın bakalım. Bu güzelliklerin bugünkü kapitalist dünya özgürlüğünde kesinlikle ulaşılabilir olduğunu (tabi gerçekten SAF , BASİT ve YALIN iseler!!!) iddia ediyorum. “
Siz iddia edin sayın Popperist, bu en çok sevdiğim konu. Günlerce ballandıra ballandıra size bunu anlatabilirim. Çok uzun ve zevkli olacağı için bunu ayrı bir yere koyuyorum. Ama şu alttaki yazınız bunla çelişmiyor mu?
"Dünyadaki bütün bu hırgür, bu keşmekeş neye hizmet ediyor? Para hırsıyla canımızı dişimize takmış, zenginlik, iktidar ve mükemmellik peşinde koşuyoruz; bu koşunun sonunda ne bekliyor bizi?Bir karar verseniz iyi olur, şu an kötü mü yaşıyoruz? Yada bu yazı yalan mı?
“
"Dünyadaki bütün bu hırgür, bu keşmekeş neye hizmet ediyor? Para hırsıyla canımızı dişimize takmış, zenginlik, iktidar ve mükemmellik peşinde koşuyoruz; bu koşunun sonunda ne bekliyor bizi? Doğanın gereklerini mi yerine getirmeye çalışıyoruz? En yoksul işçinin yevmiyesi bile doğanın gereklerini karşılamaya yeter. Öyleyse daha iyi şartlarda yaşamak adını verdiğimiz o yüce amacın nasıl bir yararı var bize?
Şu yararı var: bütün bu koşuşturmanın sonucunda gözlemlendiğimizi, ilgilenildiğimizi, bize sempatiyle, beğeniyle ve takdirle bakıldığını hissederiz. Zengin adam servetinin keyfini sürer çünkü aslında o servet dünyanın ilgisini ve beğenisini de beraberinde getirmektedir. Tam aksine yoksul adam yoksulluğundan utanç duyar çünkü o yoksulluk onu insanlığın görüş alanının dışına itmiştir.Bizimle ilgilenilmediği hissi, insan doğasının en ateşli isteklerine bile ket vuran bir histir. Yoksul adam evden işe, işten eve gidip gelirken kimse onu farketmez. Dışarıda kalabalığın içinde yürümesi yada hiç dışarı çıkmadan kendi ininde yaşaması hiçbir şeyi değiştirmez: her iki durumda da aynı silikliğin ve görünmezliğin içindedir. Oysa rütbeli ve haysiyetli adam bütün dünyanın gözleri önündedir. Herkes ona bakmaya can atar. Davranışları kamuoyunun ilgi odağıdır. Her lafı, her hareketi ilgiyle karşılanır." “
Evet bize kariyeri anlatırlarsa kariyeri düşünürüz. Zengin olmak mutlu olmanın tek şartıdır derlerse zengin olmaya çalışırız. Uygarlığa ait 7 yalanı buraya yakında aktarırım.
Sayın Alşah ve Sayın ADAM acaba bize 60'lı 70'li yıllar hakkında neler anlatabilirler? Acaba o yıllar ile günümüz karşılaştırıldığında hangisi daha güzel geliyor? O yıllar sözüm ona yokluk yıllarıydı. Neyse onlar anlatırlarsa daha iyi olur.
Bir resim görmüştüm, sanırım Filistinli bir kız çocuğuna aitti. Bir bacağı yoktu, seksek oynuyordu ve gülüyordu. İnsan içindeki şartlara uyum sağlamakta bence mükemmeldir. Özellikle çocukları incelerseniz, her ortama inanılmaz bir uyum gösterirler. Eşim küçüklüğünü köyde ninesiyle birlikte geçirmiş genelde aç olurlarmış, her gün ekmek alabilmek için tavukların yumurtlamasını beklerlermiş. Yemek yapabilmek için ot toplar kafalarınca karıştırıp yemek yaparlarmış. Ama o yıllarını anlatırken gözleri dolar, “Hayatımın en güzel, en mutlu yıllarıydı. Şehire, gelmek istemezdim, geleceğime yakın zamanlarda kabuslar görmeye başlardım” diye anlatır. Benimde çocukluk dönemlerimde ailem zorluklar çekti evimizde televizyon yoktu, geceleri kahvehanenin penceresinden seyrederdim, sesini de duyamazdım haliyle. Ailem buna üzüldüğü için eve zorla da olsa televizyon aldı. En güzel yıllarımdı o yıllar.
İnsana uyduruk değerleri yaşı ilerledikçe veririz. Çocuklar için kariyer hiçbir şeydir. Hijyen aptallıktır ama bize dayatırlar. Süt berbat bir besindir ama çocuklarımıza içiririz. Neden? Çünkü doğruları bilmiyoruz, bu günkü değerlerimizi biz yaratmadık, liberalizm ve kapitalizm yarattı. Reklamlarla, iğrenç değerlerle kafamızı bulandırdı. Sanal olan şeyleri gerçek, gerçek olan insanları da sanal yaptı. Dizilerdeki hayatı özenir olduk, lüks arabaların farları gözlerimizi aldı. Kandırıldık.
Aptal Adam Smith'in düşünceleri çok eskilerde kaldı. Tıpkı o güzelim erdemlerimiz ve en doğal değerlerimizle birlikte. Bundan 30 yıl önce İstanbul'u geceleri elinde sadece düdükle bekçiler korurdu. Bunu ben değil yabancı bir gazete yazıyor.
Artık paraya tapar olduk, para sahibi isen saygın insansındır. Yoksulsan kimse değer vermez. Güç sahibi isen bir sürü dostun olur, değilsen yatacak yerin yoktur. Kıyafetin marka olmalıdır, telefonun eski püskü birşeyse alay konusu olabilirsin. Evinde LCD televizyonun yoksa ayıptır. Eskiden ayıplarımız başkaydı. Eskiden insanların yüzü kızarırdı, itham altında kalmak bile çok üzücüydü.
Ne acı değil mi? Şimdi ben kalkıp bunları anlatmak zorunda kalıyorum. Sanki kimse bilmiyor. Hayır, herkes biliyor ama bazılarımız suyun kaynadığını farkedemiyor(Kaynayan Kurbağa).
Merak etmeyin sayın Popperist, asıl yazacaklarım bu kadar değil. Henüz size cevap vermedim. Çünkü atomu parçalamak daha kolay.
Saygılarımla...