AKePenin üzerine baskı kurduğu Kanaltürk' e ilişkin bir  yazı
Kanaltürk
      AKP iktidarı, mecliste en büyüktür.  AKP iktidarı, cumhurbaşkanı,
      başkomutan, başbakan, bakan, danışman, genel müdür, müdür, memur
      kadrolarını doldurduğuna göre devlet ne kadar büyükse, o kadar
büyüktür.
      Keyfine göre Anayasa yaptırdığına bakılırsa, devletten de büyüktür.
      Keyfine göre yargıç, savcı atadığına, istediği yasayı çıkarıp, var
olanı
      keyfine uydurduğuna ve keyfine uymayan mahkeme kararlarına da
uymadığına
      göre, hukuktan bile büyüktür!
      Medyanın yarısı AKP'li olup, diğer yarısı da susta durduğuna göre, AKP
      iktidarı, medyadan çoook daha büyüktür...
      Ne var ki AKP İktidarı, büyüklüğüne bir türlü inanamıyor,
sindiremiyor,
      taşıyamıyor, kendisini küçük görüyor ki hâlâ Kanaltürk'le uğraşıyor.
      Uğraştıkça da kendini küçültüyor.
      Kanaltürk nedir?
      Bir avuç gözü kara "deli gönül"ün, varlarını yoklarını ortaya koyup,
      inandıklarını dile getirip düşündüklerini söyledikleri, AKP'ye sert
      muhalefet yapılan, ama karşıt görüşlere de yer veren, birbirinden
      donanımlı ve yetenekli insanların, beş aydır maaş almadan, özveriyle
      çalıştıkları bir televizyon kanalı.  Bir özelliği var:  Çok
seyrediliyor.
      Vay sen misin etine buduna bakmadan AKP'ye kafa tutmaya kalkan dendi
ve
      Büyük AKP İktidarı, küçücük Kanaltürk'ü "bitirme" planında önce
Maliye'yi
      kullandı.  Onlarca müfettiş bir yıldır ablukaya aldı kanalı.  Yetmedi,
      reklam verenlere tek tek telefon açtırıldı, gözdağı verdirildi.
      Derken RTÜK sopası devreye girdi, dünya medya tarihine geçecek
      cezalar kesildi.  Son darbeyi, üç gün boyunca reklam yasağıyla
      indirdiler.  Neymiş efendim?  Yolsuzluk ve Yoksulluk programında bir
tekzip
      20 saniye sonra döndürülmüş.  Ama döndürülmüş, hem de gecikmeden
dolayı
      özür dilenerek bir kez daha döndürülmüş.  Hiçbir biçimde cezayı hak
etmiyor
      Kanaltürk.  Hele 20 saniyelik bir gecikmeye, üç günlük reklam
      kesintisi, insafsız bir infaz!
      İnfazcı niçin RTÜK?  Çünkü Tuncay Molloveisoğlu, ki bence Uğur
      Mumcu'dan sonra Türkiye'nin en iyi araştırmacı gazetecisidir,
Yolsuzluk ve
      Yoksulluk programında Almanya'daki Deniz Feneri Derneği ve Kanal 7'ye
      yapılan baskınla tutuklanan yöneticilerini gündeme getirdi.  Alman
polisi,
      Deniz Feneri'nin "yoksullara yardım" diye topladığı 14 milyon euro'nun
      kayıp olduğunu ve bu paradan 7 milyon euro'nun Kanal 7'nin Almanya
şubesi
      Euro 7'ye aktarıldığını tespit etmişti!  Ama Tuncay Mollaveisoğlu
      araştırmayı derinleştirince:
      RTÜK başkanı Zahit Akman'ın Kanal 7'nin kurucuları arasında olup, bu
      görevinden ancak RTÜK üyesi seçildikten sonra 30 Eylül 2005'te
ayrıldığı
      ve... Kanal 7 hisselerini Alman polisi tarafından tutuklanan
      Deniz Feneri Derneği Başkanı Mehmet Gürhan'a devrettiği, iddiasına da
      ulaştı.  Hem de belgeleriyle!
      Belgelerle destekli bu iddia, CHP'li Milletvekili Emin Koç tarafından
      meclis gündemine taşındı ve Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın önünde soru
      önergesi olarak duruyor.
      Zahid Akman'ın RTÜK'ü, işte başkanına yönelik bu yolsuzluk iddiası
      yüzünden infaz ediyor, Kanaltürk'ü.  Ve iddianın ucu kimbilir kimlere
      dayanıyor ki kaybolan 14 milyon euro'luk "yoksul yardım" larında,
Büyük
      AKP İktidarı da Kanaltürk batınca rahat bir soluk alacak... mı
dersiniz ?
      Fos büyüklük var, pos büyüklük var. AKP'ninki fos büyüklük.
      Yoksa bu kadar korkar mıydı, küçücük Kanaltürk'ün posundan?