Masonluk hakkında olur olmaz laflar eden sadece Adnan Oktar ve ekibi mi?... Daha birçokları var. Duygu sömürüsü yaparak toplumu yıllarca yanlış yönlendirmişler; hâlâ da yönlendiriyorlar ama o kadarla kalsa iyi... Saçmasapan, olmayan değil, olmayacak, olamayacak iddialarda bile bulunuyorlar. Kültür düzeyi bu bağlamda hayli düşük toplum bunlara kolayca kanıyor, kapılıyor. (Örneğin bir zamanlar Diners Club, masonluğun alt kuruluşlarından biri olarak gösterilmişti.)
Harun Yahya takma adı altında yayınlanmış kitaplar saymakla bitmez. Bunlar hayli yüksek kalite bir baskıyla yapılıyor. Aslında çok pahalı olması gereken bu kitaplar çok ucuz fiyatlarla satılıyor hatta bazı durumlarda ücretsiz olarak bile dağıtılıyor.
Bu değirmenin suyu nereden geliyor acaba?
Masonların buna karşı yazmış olduğu hiç kitap yok mu?... Var. Ancak kaç adet basılabilmiş, ne kadar dağıtılabilmiş, baskı maliyetini bile çıkarabilmiş mi?... Kitapçılarda bulabiliyor musunuz?... Mason kuruluşlarının da buna finans sağlayabilecek, bu işi geniş çapta organize edebilecek kaynakları yok. Üstelik birer dernek olduklarından, birçok bakımdan TC Dernekler yasası uyarınca elleri kolları bağlı.Sadece kendi üyelerinin ödentileri ile kendi çalışmalarını sürdürmek için çabalıyorlar.
Bu olayın basılı yayın kanadının yanı sıra bir de görsel medya kanadını düşünün... Hatta belki o, gelip geçici olmasına karşın toplum üzerinde çok daha etkilidir; aynı anda çok geniş bir kitleye hitap edebildiği için... Şayet masonlar bu bağlamda kendilerini anlatmaya girişse, -yapılmamış iş değildir- konu hemen polemiğe yönlendirilir. Çoğu kez canlı yayın yapılmaz; kayıtların bir bölümü kesilir, araya başka şeyler monte edilir. Çünkü medyanın amacı halkı bilgilendirmek değil, bir sansasyon yaratarak rating artırmaktır; ilgi çekmektir. Oysa Masonlukta o kadar çok ilgi çekecek şey yok. Dolayısıyla masonlar birkaç kez medya tuzağına düşmüş, sonra daha özenli ve önlemli davranmaya başlamıştır.
Aynı durum internet siteleri için de söz konusudur elbette... İnternette herkes her istediğini yazmaktadır. Mason örgütlerinin de birer internet sitesi vardır. Aklı başında olan bir kişi, onları da inceleyerek karşılaştırır ve kendi yargısını oluşturur. Ancak internet siteleri de bir tür rating elde etmektedir; özellikle arama motorlarındaki sıralama bakımından... Masonluğun karşıtı olan siteler, bu bakımdan belki gelişigüzel ama büyük olasılıkla organize bir biçimde çok daha yüksek rating elde edip daha ön sıralara oturmayı başarmaktadır. Buna karşılık masonların ne yapması gerek? Her gün farklı bir IP numarasından kendi sitelerine giriş yaparak rating artırma mücadelesine mi girişecekler? İş mi bu?
Bu forum alanında antimasonik yayınlar için de bir bölüm var. Ben de daha önce Masonluğa karşıt girişimlerle bağlantılı uzun anlatımlarda bulundum. Benimkilerden önce yapılmış aktarmalar da var. Onun için sizin yapacağınız aktarma daha önce yapılmamışsa, burada yer verilmesinde bir sakınca olmadığını düşünürüm. Ben öyle düşünürüm ama isterseniz, önce o bölümde neler yayınlanmış, ona bir bakın. Eğer elinizdeki materyal çok farklı ise sanmıyorum ki yönetim buna karşı çıksın.
Sevgiler.
Harun Yahya'nın sitesindeki Masonlarla olan yazısını buraya alıyorum;
Dünya çapında mason teşkilatları oldukça fazla sayıda üye barındırırlar. Masonik yapılanmanın şeytani bir yapılanma olduğu, üst düzey masonların doğrudan şeytandan alınan vahiyler doğrultusunda hareket ettikleri ve dünya çapında deccali sistemin bu yapılanmaya dayandığı delilleriyle ispat edildiğinde, mason teşkilatlarına üye olan alt düzeydeki masonlar bu açıklamalara tepki gösterirler. Çoğu zaman bu bilgilerin yanlış olduğunu, doğrudan şeytana tapan böylesine sapkın bir teşkilatlanmanın söz konusu olmadığını iddia ederler. Mason dostlarının olduğunu ve bu kişilerin adı geçen sapkınlıkların bir parçası olduğuna inanmadıklarını savunurlar.
Bu insanların kendileri de, söz konusu mason dostları da söz konusu sapkınlıkların bir parçası olmayabilirler, fakat masonik teşkilatlanmaların sapkın inanç ve eylemleriyle ilgili verilen bilgilerin tamamı doğru ve delillidir. Söz konusu kişilerin bu gerçeklerden habersiz olmalarının sebebi, masonluğun kirli ve ürkütücü yüzünün alt düzey masonların tümünden itina ile saklanıyor oluşudur. Onlara masonluğun yalnızca aldatıcı yüzü gösterilir.
Masonluğun asıl şeytani yüzünü, yalnızca 31, 32, 33 derece üst düzey masonlar bilir ve bu sırrı ölesiye gizlerler. Nitekim dünya çapında her türlü şeytani eylemi gerçekleştiren, inananlar arasında – özellikle Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında – fitne çıkartmak için örgütlenen, Darwinizm’i dünyaya yayarak dünya çapında savaşların, anarşinin, saldırı ve cinayetlerin altyapısını hazırlayanlar söz konusu üst düzey masonlardır. Bu kişiler, aldıkları kararları tüm dünyada kendi teşkilatlanmalarını kullanarak yaygınlaştırabilme gücüne sahiptirler. Şu anda tamamen bir aldatmacaya dayanan Darwinizm, devlet kanunlarıyla korunuyor ve bir dayatma şeklinde bütün profesörlere ve bilim adamlarına dayatılıyorsa, bunun sebebi söz konusu üst düzey masonlardır.
Üst düzey bir mason, Allah inancına sahip değildir. Şeytanın varlığına inanır, onu kendince kutsal görür ve asıl dikkat çekici olan bu kişi doğrudan şeytan ile bağlantıya geçebilir. Dolayısıyla üst düzey mason toplantılarında alınan kararlar, doğrudan şeytandan alınan kararlardır. Şeytanın yönlendirmesiyle hareket eden bu kişiler şeytandan gelen emirleri tam anlamıyla yerine getirir, ayinler düzenler, keçi kanı içer, şeytan adına kurban verirler. Bu düzeye ulaşabilen kişi sayısı sınırlıdır. Dolayısıyla bu sırra nail olan kişi sayısı da o orandadır.
Masonluk “ezoterik” olarak tanımlanan bir sistemdir. Ezoterizm, bir konudaki derin bilgilerin ve sırların ehil olmayanlardan gizlenerek, bir üstad tarafından sadece ehil olanlara bir düzen ve disiplin içinde öğretilmesidir. Dolayısıyla masonlukta bir üst derecenin bildiklerini alt dereceler bilmez. Üst derecedeki kişinin alt dereceye kendi derecesinin sırlarını vermesi yasaktır. Üst derecelerde neler olduğu, yalnızca o derecelere ulaşınca bilinebilir. Dolayısıyla masonik teşkilatlanmalara yeni katılan veya henüz 33. dereceye ulaşamamış kişilerin bu sırları bilmesi mümkün değildir. Alt düzeydeki kişiler, genel olarak masonluğun ardına sığındığı hümanizm maskesi altında oldukça sevecen ve dostane bir tavır görürler. Masonluğun “ışığı uykulu gözlere yavaş yavaş vereceksin” temel öğretisinin bir gereği olarak, alt düzeydeki bir mason yükseldikçe, masonluğun gizli yüzüne dair sırlar yavaş yavaş önüne açılacaktır. Mason dergisi Mimar Sinan’da bu gerçek açıkça anlatılmıştır:
Masonluk sırlarını ve hakikatleri maskeler. Arzu edenler ise esasen hafifçe maskelenmiş olan bu hakikatleri bulabilirler. Bu hakikatlerin ise bazen zayıf ve düşüncesizlere açıklanması tehlikeli olabilir. Hatta onların mevcut olan inançlarını bile yok edebilir. Masonluğa intisab edenlerinkini (girenlerinkini) ise kuvvetlendirir. Kadim (daimi) sırların tesis edilme sebebi bundan ileri gelmektedir. Bunlar bilgi ve hikmet arayıcıları için bu işe başlangıç veya verilecek malumata hazırlık safhası vazifesini gören mekteptir. Doğru dürüst bir hazırlık safhasından geçmeden verilen hakikatler bunları alanlar için yıkıcı ve şaşırtıcı olabilir. ((Masonlara Özel) Mimar Sinan Dergisi, Masonluk ve Esasları adlı yazı, Raşit Temel, 2. yıl, Eylül 1968, sayı: 7, sf: 11)
Yine Mimar Sinan dergisinde “Masonluk Sırları – Ketumiyet ve Susmanın Fazileti” başlıklı yazıdan alıntı şu şekildedir:
Bize tevdi (emanet) edilen sırları kalbimizin en derin köşelerinde saklamalıyız. Bir ölü kadar sessiz, bir mezar kadar ketum olmalıyız. Bu bizler için bir yemin, bir şeref, bir vicdan borcudur. ((Masonlara Özel) Mimar Sinan Dergisi, Masonluk Sırları-Ketumiyet ve Susmanın Fazileti adlı yazı, Hanri Benazus, 2. yıl, Eylül 1968, sayı: 7, sf: 16)
Bir kaynakta masonluğun birbirinden habersiz iki farklı cemiyetten oluştuğu ve alt seviyedeki cemiyetin hiçbir zaman üst seviyedekilerin şeytani planlarından haberdar olamadıkları şu şekilde izah edilmiştir:
Masonluk, bir cemiyet içerisinde bir başka cemiyettir; dış bir organizasyon içerideki seçkinlerin biraderliğini gizler... Birisi görünür diğeri görünmez olan birbirinden ayrı fakat birbiriyle bağlantılı iki düzenin mevcudiyeti gereklidir. Görünen cemiyet ‘hür ve kabul edilmiş” geniş bir arkadaş grubundan meydana gelir ve bu kişiler, etik, eğitsel, kardeşliği teşvik eden, milliyetçi ve beşeriyeti ilgilendiren sorunlara kendilerini adarlar. Görünmeyen cemiyet ise gizlidir ve çoğu Ağustos biraderliğinin üyesidir, bu kişiler gizli sırlara hizmet etmeye kendilerini adamışlardır. (Manly P. Hall, Lectures on Ancient Philosophy, Tarcher Publishing, 2005, s. 433)
Masonluğun görünen cemiyetinin dışarıya sunduğu intiba, elbette masonik teşkilatlanmanın asıl tehlikesini hiçbir şekilde açığa çıkarmamaktadır. Masonlar, bu teşkilata katılmalarıyla birlikte kendilerine verilen eğitim dahilinde, amaçlarının “barış, kardeşlik ve insan sevgisi” olduğunu iddia ederler, hatta pek çok etkinlikte yer alıp, hayır işlerinde kendilerini gösterirler. Bu teşkilat, söz konusu göstermelik özelliği nedeniyle Mason Üstadı Üner Birkan’ın Mimar Sinan dergisinde belirttiği gibi, kendini topluma hayırlı bir kuruluş olarak da tanıtabilir. Bu, masonluğun görünen yüzüdür.
Asıl tehlike masonluğun görünmeyen yüzüdür. İşte bu sebeple masonluğun bu karanlık yüzünden habersiz olan masonların bu tehlikeli gerçeğe karşı dikkatli olmaları gerekmektedir. Alt düzey masonların çoğunluğunu, dindar kimliklerini koruyan, gerçek anlamda Allah rızası için hayırda ve iyilikte bulunan değerli ve kaliteli insanlar oluşturmaktadır. Fakat bu kişilerin, kendilerini bekleyen büyük aldatmacaya karşı tetikte olmaları, büyük bir aldanış içinde olduklarına inanmaları ve Tapınak Şövalyelerinden beri var olan masonluk tarikatının gizli yüzünden haberdar olmaları büyük önem taşımaktadır.
Sayın Adnan Oktar’ın konuyla ilgili açıklamaları:
ADNAN OKTAR’IN TEMPO RÖPORTAJI 24 MART RÖPORTAJI
Adnan Oktar: Masonlar bir insana teklif yapmalarına gerek olmadan, zaten adamların o yöndeki şöhreti belli. Mesela bir üniversitede profesör olmak istiyorsa, mason olduğunda adamın nasıl kolay profesör olacağını bilirler. Veya bir yere genel müdür olmak istiyor, nasıl rahatça o göreve gideceğini bilirler. O yüzden yani zaten o tip insanlar bekliyorlar kendilerine teklif yapılmasını. Onlarda gelirler iki üç kişi gelirler. İşte biz seni izledik, baktık, sen baya yetenekli bir gençsin, seni mason yapmaya karar verdik. Seni locaya götüreceğiz diyorlar. İşte onların bir hücresi var. Normal insan kafatası, mezardan çalıyorlar adamların kafatasını getirip koyuyorlar. Burada biraz düşün diyorlar, önüne tuz kükürt filan koyuyorlar. Sonra kafasına, suratına birşey bağlıyorlar böyle maske gibi birşey, boynuna ip dolanıyor, dört bacak vaziyette yani apallıyarak böyle yerde hayvan gibi yürütüyorlar. Baya da uzun bir yol gittiği yerler. Meşrik-i azamın karşısına kadar getiriyorlar. Sonra göğsü açılıyor, yırtıyorlar gömleğini, açıyorlar. Üç tane kılıç dayanıyor göğsüne,göğsünün üstüne artık üç dört neyse artık oradakilerin. Normal kılıç bildiğiniz klasik kılıç, tam göğsünün orta kısmına. Eğer diyor mason sırlarını verirse nasıl parçalanacağını, nasıl öleceğini ona bir yemin ettiriyorlar orada. Mason yemini ettiriliyor. Hadi gözün aydın diyorlar artık masonluğa girdin, gözünü açıyorlar. Bu birinci safhası. Ondan sonra rezilliklerin kepazeliklerin ardı arkası kesilmiyor. Böyle bir örgütlenmedir bu. Ama hakkatende yükseltirler. Yani adam istediği mekana çıkar. İlk başta diyorlar ki, uykulu gözlere diyor yani yeni yataktan kalmış gibi uykulu gözlere ışık doğrudan verilmez. Yavaş yavaş vereceksin ışığı diyor yani yavaş yavaş dinsiz yapcaksın diyor. Önce mesela biraz Darwin’den bahsediyorlar. Biraz Darwinizm’den bahsediyorlar. Sonra haşa dinlerin gereksizliğinden bahsetmeye başlıyorlar. O içkili toplantılarda, o sohbet ortamlarında onun yavaş yavaş kafasını, beynini yıkıyorlar. Eğer kendi kafalarına göre uygunsa zaten direkt anlatıyorlar dinsizliği. 33 derecede tam anlamıyla dinsiz hale getiriyorlar yani en yüksek makam. Sır dedikleri konular bunlar. Öyle karmaşık birşey yok. Direkt ateist yetiştiriyorlar. Ondan sonra bunun bütün dünyaya yayılması fikri var. Dolayısıyla şeytanın bütün dediklerini uygulama üzerine kurulu bir sistem. Ateist siyonistler destekliyor bunları. Ve dünyanın heryerinde örgütlenme, her türlü ahlaksızlık serbest kendi içlerinde. Zaten söylüyorlar domuz için diyor pisliğin bir değeri olmasa diyor, domuz pislik yer mi diyor. Yani işte mason mantığı bu. Ve kendi kitaplarında yazıyor bu.
ADNAN OKTAR’IN EKİN TV’DEKİ CANLI RÖPORTAJI (16 ŞUBAT 2009)
Adnan Oktar: Masonlar kendilerine ihanet eden, sırlarını veren, veyahut hoşlarına gitmeyen herhangi bir şey yapan kişilere tarih içerisinde çok kere ağır cezalar vermişlerdir. Bu da genellikle ölüm cezasıdır. Zaten Masonluğa girilirken yemin edenler öldürülmelerini kabul ederek yemin ediyorlar. Yani eğer Masonluğun sırlarını verirsem, beni öldürmenizi kabul ediyorum tarzında bir Mason yemini vardır. Yani çok kapsamlı uzun bir yemindir. O yeminin herhalde hesabını zaman zaman bir çok kişiden soruyorlar.
ADNAN OKTAR'IN ÇAY TV'DEKİ CANLI RÖPORTAJI (18 şubat 2009)
Adnan Oktar: Masonluk direkt kendisi adam öldürmez, onun cellatları vardır. Yani masonluğun paralı cellatları vardır, sırf bu işe bakarlar. Kan dökme işine bakarlar. Kendilerine muhalif birini gördüklerinde, ki rahmetli bu Üzeyir Garih de aynı şekilde böyle görünüyor, o komutan da öyle; masonluğa karşı bir tavır aldıklarında, mason sırlarını verdiklerinde mason yeminlerinin gereği olarak öldürülüyorlar. Mason yeminlerine dikkat ederlerse, o kardeşimiz de mason yeminlerini okursa burada zaten cezanın cinayet olduğunu göreceklerdir. Mesela herkes yemin eder değil mi? Ama kim yemininin sonunda parçalanarak öldürülmeyi kabul ettiğini söyler? Böyle bir yemin olur mu? Parçalanarak öldürülmeyi kabul etmek. Her parçamı da bir yere atın diyor yeminin sonunda. Eğer ihanet edersem eğer sırları verirsem mason sırları diyor. Birkaç mason yemini vardır. Hepsi de böyle cinayet ile sonuçlanacak şekildedir yeminlerin. Adamların zaten yemininden kan akıyor. Daha bunun üzerine söylenebilecek ne söz olabilir?
ADNAN OKTAR’IN VATAN TV İÇİN VERDİĞİ RÖPORTAJ (3) (İstanbul, Şubat 2008)
Adnan Oktar: Benim masonlara bir düşmanlığım yok. Genellikle seçkin vatan evlatlarıdır masonlar. Ben masonların fikrine karşıyım, düşüncelerine karşıyım. Yani darwinist, materyalist, ateist düşüncelerine karşıyım. Bir mason bu düşüncelerin yanlış olduğunu kavradığında, Türkiye için son derece faydalı bir insana dönüşür. Son derece iyi bir insan olur yani benim kendi düşünceme kendi inançlarıma göre mükemmel bir insan olur.
Fedai Erdoğ: Kapatılmalı mı mason dernekleri?
Adnan Oktar: Islah edilmesi, düzenlenmesi gerekir. Yani sadece fikir hürriyeti olması lazım orada onlara doğruların anlatılması lazım. Yani baskıyla şiddetle bir yere varılmaz.
http://www.harunyahya.net/V2/Lang/tr/Pg/WorkDetail/Number/15000Sayın Adam,
Size alıntısını yapacağım yazı buydu. Bu yazıları gerçekten kim yazıyor, merak konusu doğrusu. Masonların kendi siteleri güncellenmektedir diye yazmakta.
www.mason.org.tr