Kimdi efsanevi Christian Rosenkreuz?
Alman asilzade çocuğu olan yetim Rosenkreutz bir manastırda yetiştirilir. 16 yaşında bir manastır kardeşiyle birlikte manastırı terk eder ve Şam, Kudüs, Arabistan’da Damkar, Fas’ta Fes kentlerini gezdikten sonra İspanya’ya geçer. Anadolu’dan geçerken Hz. Adem, Musa, Süleyman ve TH:B. adındaki bir kişinin tüm ilimlerini içeren “Dünya Kitabı”nın okült bilimlerine inisiye edilir.
Rose-Croix tarikatı
Almanya’ya dönünce, bir kaç yıl münzevi bir hayat yaşar, sonra da üç manastır kardeşi GV, IA ve IO ile Sanctus Spiritus (Kutsal Ruh) adını verdiği bir mekânda müritlerini yetiştirmeye başlar. Bu Rose-Croix tarikatının başlangıcı olmuştur. Müritleri en sıkı saflık, temizlik şartlarına riayet ederlerdi. Birlikte, Rosenkreutz’un yönetiminde bir kitap yazarlar. Bu kitapta “dünyada insanın arzu edebileceği, isteyebileceği, ümit edebileceği her şey” yazılıdır. Sonra, müritleri dünyaya dağıldılar ve gittikleri yerlerde hastaları iyileştirdiler.
1484’te Rosenkreuz kendi mezarını hazırlar. Ölümünden 120 yıl sonra mezarın açılması gerekiyordu. “Fama”da 1604’te mezarın açılmasıyla görülenler anlatılır: Kapının üstündeki Latince yazı: “120 yıl sonra açılacağım” idi. Giriş holü Sanctus Spiritus’un kendisiydi, yapay bir güneş etrafı aydınlatıyor, ancak ışığın kaynağına yaklaşınca, ışık sönüyordu. Mezar taşı yedi kenarlıydı, bu kenarların her biri on parçaya bölünmüştü. Her kenar yedi ayak uzunluğunda ve sekiz ayak yüksekliğindeydi. Üst kısım üçgenlere bölünmüştü. Hepsinin üzerinde bir takım işaretler vardı. Ortadaki sunağın üzerinde Latince “A.C.R.C. Yaşarken tüm dünyayı özetleyen bu mezarı yaptırdım” yazısı gözüküyordu. Sunağın altında Rosenkreuz’ün mumyalanmış vücudu, elinde T. kitabı, yanında İncili, sözlüğü, yaşamında sürdüğü yolun haritası ve yaşam hikâyesi vardı.
Kardeşler kitapların bazılarını dünyaya yaymak üzere almışlar, sonra da mezarı mühürlemişler. Bu mühür ileride ancak ermiş kişilere açılacakmış.
Kimyasal Düğün ve Altın Post
Kimyasal Düğün ve Altın Post ilm-i simya ders kitapları gibidir. İnsanlar beşerin mutluluğu ve Tanrı’nın şanı için çalışmalıdır. Altın Post’un sonunda Rosenkreutz “En büyük ilim hiç bir şey bilmemektir” diye yazarak “Altın Taş Şövalyesi” unvanı ile imzasını atmıştı. Bu efsanevi Rose-Croix hikâyesi, 17. yy. İngiltere’sinde, Cumhuriyetçilerin Kralcılara karşı, Protestanların da Katoliklere karşı savaştığı, Kilisenin onaylamadığı mekanik bilimlerin tartışılmasının yasak olduğu bir ortamda, Newton, Boyle gibi bilim adamlarının önderliğinde her dinsel ve politik görüşteki bilim adamları tarafından rahatça tartışılabilmesi için, Rose-Croix örneğinde “Invisible College” kurulmuş, bir kaç yıl sonra da bu Invisible College “Royal Academy”ye dönüşmüştür. Royal Academy günümüzde, İngiltere Kralî Bilimler Akademisi”dir.
Operatif’ten, Spekülatif’e
Rose-Croix’nın Operatif Masonları Spekülatif Masonluğa dönüşürken etkilediği tezi bir ara moda olmuş, sonra da terk edilmiştir. Günümüzde, Christian Rosenkreutz’den kaynaklandıklarını iddia eden bir çok Rose-Croix cemiyeti vardır, bir de Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Ritinin 18. derecesi Rose Croix adını taşır. Bu derecede Gül’ün ve Hac’ın sembolizmaları önem kazanır.