yazıda bahsi geçen düşünce yayılımlarının,insan bilincinin dışında kalsa bile karşıdaki insanın bilinç altınca algılandığını,bu algılamanın önyargı ve önizlenimlerin kaynağını oluşturduğunu düşünüyorum.Adı konmamış algılamalar sezgilerimizi oluşturuyor sanırım.
Bahsettiğiniz olayın, çok derin bir mevzu olduğuna inanıyorum Sevgili Ceycet; Çünkü inançla birlikte mantık kapsamı dahilinde bireyin yaşamını şekillendiren fizyolojik dürtülerin, güdülerin, psikolojik dürtülerle, güdülerle ve aynı zamanda sosyo güdüler, dürtüler arasında yoğunca bir etkileşim ve birbiri arasında oluşan derin bir bağıntı ve kişinin yaşamının şekillendirilmesi yönünde etki-tepki yasasını bu bağlamda da düşünecek olursak insan yaşamını önemli derecede etkileyen temel güdürlerdir.
Bütün bunların bizim yaşam programımızda biz daha bu dünyaya gelmeden önce kendimizde mevcut olması sebebiyle yaşam boyunca ilerleyen süreçlerde birtakım olayları da yaşayarak bilinç altında bulunan güdüsel fakörlerin zamanla bilinçüstüne çıkarak somut hala gelmesi ve kişinin yaşamında önemli derecede sarsıntılı olayları da yaşamasını sağlamakla birlikte aslında kişinin kendisiyle sürekli bir savaşım içersinde de bulunmasına sebep olabilmektedir. Aslında Insan yaşamı gereği bünyesinde bulundurulan bilinçaltı olayının tamamen negatif bir program olduğunu düşünürsek sonuçta kişinin iyi ve kötü arasında gidip gelmesi daha çok hangi yöne kayabilip, o yönde kendisini geliştirmesi- bu iyi ve kötü anlamda kastediyorum - sonuçta iyi bir insan modeli mi yoksa kötü bir insan modeli mi ortaya çıkabilecek sorusuna kendi yaşam alanımızda gösterdiğimiz ve bunu daha çok hal ve hareketlerimiz sonucunda oluşturduğumuz kişilik ve karakteristik özelliklerin birer toplamı biçiminde sahip olduğumuz kendi kendimizin oluşmasıdır.
Ancak bunun da zor bir süreç olduğu asla unutulmamalıdır. Çünkü tam anlamıyla negative bir bilinçaltı programının tam bir pozitif kişi durumuna gelmesi çok kolay olmadığı gibi bu uğurda epey bir gayret, çaba gösterilmesi gereklidir. Öyleki yaşam boyunca kişinin hem olaylar karşısında aşınması hem de sahip olunan içgüdülere karşı koyma özelliğine sahipken çoğunlukla Insanların birçoğunun güdülerine kolaylıkla teslim olduğu ve sonuç itibariyle kendi binasını tam anlamıyla kuramadıkları da ortada gözüken önemli gerçekliklerden biridir. O zaman kendi kendimizi yontarak bu uğurda bir tekamül sürecini yaşıyorsak yukarıda bahsettiğim olayın da nasıl gerçekleştirildiği ve Insanın kendi yaşamında ne derece başarılı olabildiği bu sayede daha iyi anlaşılabilir, düşüncesindeyim.
Demekki bilinçaltımızda varolan negatife olan bütün herşeyi tam anlamıyla pozitife çevirmek için yaşam süresinde kendi bencillik denilen o yoğun dürtülerle kendi iç savaşımızda bir mücadele vererek onlara karşı bir zafer elde edebildikten sonra ki bu olay daha çok Bilgi üzerine kurulu olduğundan şimdiye kadar Insanlığın Dünya bilinci doğrultusunda alınan Kutsal Öğretilerin önemini de bu sayede bizlere kanıtlanmış olduğunun en açık göstergesi durumunda olduğu ve buna bağlı olarak ise şimdiki süreçte bunu Bilim ve bunun yanında Maji, Ezoterik gibi Ruhsal Gelişimi sağlayan Bilgilerin alınarak da deyim yerindeyse bir tür panzehir gibi Insan yaşamında etkili olduğu bilinebilinmektedir.
Demek istediğim şudur ki, Insan bilincinin yükseltilmesi için Ruhsal Seviyeye bağlı olarak alınan Bilgilerin de Evrenselliği ile alakalı bir durumdur.
Son olarak Sayın Adam' a Paylaşımları için tekrar Teşekkürler.
Saygı ve Sevgilerimle,