*
Daha önce yayımladığım bu yazı sebebiyle 1 haftalık ceza almıştım. Yazı içeriğindeki bazı kısımları çıkartarak tekrar yayımlıyorum. Tekrar belirtmek isterim ki bu yazı benim iddialarım değildir. Yazının içeriğine ne oranda katıldığıma gelince. Bilmiyorum, bilmediğim şeyleri yorumlayamam. Doğruları bize ancak bilenler aktarabilir.
*
I-GENEL OLARAK MASONLUK
Türkiye’de faaliyet gösteren mason dernekleri şunlardır:
I) Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası (HKMBL)
2) Özgür Masonlar Büyük Locası (ÖMBL)
3) Kadın Mason Büyük Locası (KMBL)
Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası İngiliz Masonluğu’nu örnek alır ve haliyle muhafazakâr bir niteliğe sahiptir. Özgür Masonlar Büyük Locası ise Fransız Masonluğu’nu örnek alır ve haliyle liberal bir niteliğe sahiptir.
Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası, Özgür Masonlar Büyük Locası’nı düzensiz olarak tanımlar ve işin doğrusu tanımaz. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’na göre Mason olmak için inançlı bir birey olmak şarttır ve kadınlar mason olamaz. Özgür Masonlar Büyük Locası ise inanç şartı aramaz ve Kadın Mason Büyük Locasını bizzat kendi bünyesinde kurmuştur (1991). Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nda ant kürsüsünde kutsal kitapların yanı sıra boş bir kitap bulunmamasının sebebi, dini anlamda inançsızlığın kabul edilmiyor oluşundandır. Lakin Özgür Masonlar Büyük Locası’nda ise ant kürsüsünde boş bir kitap bulunur ve herhangi bir dini inancı olmayanlar bu kitaba yemin ederler.
Saydığımız bu Türk locaları 33 dereceli Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’ni esas alır.
Masonlukta ilk 3 derece çırak, kalfa ve üstad dereceleridir. Bu dereceler Mavi yahut Remzi Dereceler olarak adlandırılır. Bu dereceler Büyük Loca tarafından yönetilir. 4 ve üstü dereceler ise (4-33) Yüksek Şura yahut diğer adıyla Suprem Konsey tarafından gerçekleştirilir. Fakat Büyük Loca’ya olan bağlılık sona ermez. Konkordato’ya göre 4-33 dereceleri arasındaki bir mason Büyük Loca’da düzenli olmalıdır. Büyük Loca’ya olan devam ve ödentilerini aksattığı takdirde masonluğunu yitirir. Yani 4 ve üstü derecedeki bir mason hem Suprem Konsey’e hem de Büyük Loca’ya olan bağlılığını devam ettirmek zorundadır. İçlerinden herhangi birini aksatamaz.
Suprem Konsey ve Büyük Loca yasal olarak farklı iki dernektir. Atatürk zamanında Mason locaları kapatıldığında sadece Büyük Loca kapatılmış, Suprem Konsey çalışmalarına devam etmiştir (1935).
Büyük Loca tarafından yönetilen ilk üç derecenin ne olduğundan bahsetmiştik. Suprem Konsey’in derecelerini de üç başlık altında toplayabiliriz. 4-14 dereceler arası Atölye, 15-18 dereceler arası Şapitr ve 22-30 dereceler arası Areopaj.
Ya 30-33 arası? Masonluğun felsefesi 30’a kadardır. 31-32. Dereceler Yüksek Yargılama ve Disiplin kurullarıdır.
II- TÜRKİYE’DE MASONLUĞUN TARİHİ GELİŞİMİ
Osmanlı’da ilk Masonik faaliyetler 3. Ahmet zamanında başlamıştır.Yirmisekiz Mehmet Çelebi ve Sait Çelebi ilk Türk masonlardır. Masonluğun Osmanlıda yayılışı Kırım Harbi’nden sonra artar. Bu süreçte daha çok yabancı obediyanslara bağlı localar kurulmuştur.
24 Haziran 1861 tarihinde Prens Halim Paşa ilk Türk Suprem Konsey’ini kurdu. Fakat yeterince uzun olamadı ve uykuya yatmak zorunda kaldı.
23 Haziran 1863 tarihinde İngiltere Büyük Locası’na bağlı L’union d’Orient Locası kuruldu. Türkiyedeki masonları toplamayı hedefledi. Louis Amiable üstadı muhterem olunca Fransız ritüelleri Türkçe’ye çevirtti. Kısa sürede büyüyen loca, 4-18 arası derecelerin çalışmasının yapılabilmesi için şapitr kurdu.
İngiliz Masonluğuna bağlı localarda da Royal Arch şapitrleri kuruldu.( İngiliz Masonluğu, 4’ten sonraki dereceleri yadsımasına rağmen yine de bu dereceleri içeriğinde barındırır. )
20 Eylül 1865 tarihinde “Thistle Of The East Royal Arch Şapitr’i, 16 Haziran 1869’da Homer Royal Arch Şapitr’i kuruldu. Leinster Locası 25 Temmuz 1871’de Hasköy’e taşındı. Bu olay Levant Times adlı bir gazete tarafından Osmanlı’nın ilk mason mabedi İngilizler tarafından kuruldu olarak haber oldu.
5. Murad Prodos Locasında tekris oldu.
1908 yılında Meşrutiyet’in ilanıyla beraber bir Türk locası kurmanın yolu açıldı. Şuraî Alî-î Osmanî’yi yeniden canlandırmak için çalışmalar başladı. Suprem Konsey’in kurulması için dokuz adet 33 dereceli masona ihtiyaç vardı. Kadük (dokuz kişiden herhangi birinin vefat ermesi durumunda, derneğin düşme durumuna girmesi) olmaması için 3 Mart 1909’da on mason 33. Dereceye yükseltildi:
Mithat Şükrü, Talat Paşa, Osman Adil, Mehmet Arif, Rıza Teyfik, Nesim Mazelyah, Asım Bey, Mehmet Cavit, Michel Noradunkyan ve Fuat Hulusi.
29 Haziran 1909’da Büyük Loca Yönetim Kurulu oluşturuldu:
Büyük Hâkim Amir (Grand Komandör): Prens Aziz Hasan Paşa
Büyük Hâkim Amir Kaymakamı (Yardımcı): Mehmet Cavit
Umumi Büyük Müfettiş: Talat Paşa
Büyük Hatip: Mithat Şükrü
Büyük Sekreter: David Kohen
Suprem Konsey’in kurulmasından sonra 1-4 arası dereceler için Büyük Loca kurulması için faaliyetler başladı. Kısa bir zaman sonra Büyük Maşrık(Loca) da kuruldu. Büyük Loca’nın tanınması için yedi locaya ihtiyacı vardı. Yasaya uyuldu ve şu yedi loca gereksinimi karşıladı:
Vefa, Şafak, Resne, Muhibbanı Hürriyet, Uhuvveti Osmaniye, Terakki ve İttikah Hakiki Muhibleri, Vatan.
1 Kasım 1909’da Suprem Konsey ile Büyük Loca(Maşrık) arasında konkordato imzalanarak 1’den 33. Dereceyi kapsayan masonik sistem tamamlandı.
1925 yılına gelindiğinde CHP içerisindeki pek çok milletvekili mason olmuştu. Adliye Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un masonluk başvurusunun reddedilmesi üzerine Esat Bozkurt tekke ve zaviyelerle beraber Türkiye’deki Mason localarının da kapatılmasını gündeme getirdi. Böylece Masonluk meclis gündemine oturdu ve tartışmalar da haliyle büyüdü.
1930 ve 1935 yılları Türk Masonluğu için sıkıntılı bir süreç oldu. Masonların bu süreçte kendi içlerinde çeşitli sorunlar yaşadığı ve tartışmalar olduğu iddia edilir.
1932 Eylül’ünde İstanbul’da yapılan masonik genel toplantı (konvan) basına yansıdı. Basının bu toplantıya olan yaklaşımı olumluydu. Toplantıya (konvana) katılanlar tarafından Atatürk’e telgraf yollandı. Atatürk’ün bu telgrafa kısa bir cevap verdi (cevabın içeriği hakkında bilgim olmasa da Atatürk’ün bu toplantıya olumlu yaklaştığı iddia edilir).
1935 yılına gelindiğinde takke ve zaviyeler kapatıldı. Ama Türkiye’deki Mason locaları yasal süreçten önce kapandı. Böylece Mason localarının tekrar kurulması ve menkullerine tekrar kavuşmalarının yolu açılmış oldu. Yani Mason locaları yasal süreçten önce bizzat yine masonlarca kapatıldı.
Şükrü Kaya masonluğa atfedilen çalışmaların artık Halk Evleri tarafından yapılacağını belirtti. Mason localarının kapanması 10 Ekim 1935 tarihinde Anadolu Ajansı tarafından haber edildi. Bu haberde masonların hiçbir baskı olmaksızın çalışmalarına son verdikleri ve menkullerini Halkevlerine bağışladıkları belirtildi.
Türkiye’de Mason localarının tekrar açılması için 19 Mart 1939’da Amerika Ana Suprem Konseyi Komandör’ü Crowless, İsmet İnönü’ye bir mektup yolladı. Mektupta Amerika Kongresindeki 435 kişiden 218’inin mason olduğu belirtiliyor, masonluğun bugüne değin bir damla kan dökmediği ve fanatik faaliyetler içerisine girmediği, barışçıl bir oluşum olduğu belirtiliyordu. Crowless Türk masonların kendisinden yardım istediklerini iddia ediyordu. Fakat aynı yıl İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması, bu konuya yeterince ilgi gösterilememesine neden oldu.
Yazının başında da belirttiğim üzere aslında kapanan sadece Büyük Loca idi. Yüksek Şura (Suprem Konsey) çalışmalarına devam etti ve kapatılmadı. Zira Suprem Konsey (Yüksek Şura) adında Mason ibaresi taşımadığı için ne tekke ne zaviye ne de Mason derneği olarak adlandırılabilmişti.
Büyük Loca’nın kapatılması (daha doğrusu Mason derneklerinin yasal olarak kapatılmış olması) , milletvekillerinin Masonluklarını gizliden gizliye yürütmelerine sebebiyet verdi. Haliyle milletvekillerinin pek çoğu Yüksek Şuara’nın yönetim kurulunda yer almak istemedi. Çünkü milletvekilliklerinin tehlike altına girmesini istemiyorlardı. Yüksek Şuara dokuzun altına düşmemek için yeni isimleri 33. Dereceye yükseltti. Bunlar arasında İsmail Memduh Altar, Cevdet Hamdi Balın ve Ali Galip Taş vardı.
Suprem Konsey, Büyük Loca olmadığı için Büyük Loca’yı kendi içinde kurdu. Fakat bu durum bazı ayrışmaları da beraberinde getirmiştir.
Masonik çalışmalar hakkında bilgi sahibi olan İsmet İnönü’nün, az miktarlarda olsa da, Suprem Konsey’e bağışlarda bulunduğu iddia edilir.
Mim Kemal Öke’nin çalışmaları sayesinde, Türk Masonluğu 1948 yılında tekrar resmî olarak dernekleşti. 9 Mart 1951 tarihinde masonlar, Yargıtay kararı ile Halk Evlerine vermiş oldukları menkulleri geri aldılar.
Kısa süre içerisinde Türkiye’de Masonluk tekrar güçlenmeye başladı. Ancak bir sorun vardı. 1909 yılından beri İngiliz Masonluğu Türkiye’deki masonluğu tanımıyordu. Haliyle Türk masonlar buna tepki göstermeye başladılar. Ama İngiltere’yi haklı görenler de vardı.Bunlardan biri de Zühtü Velibeşe idi. Velibeşe Türkiye’de Fran Masonluk adlı eserinde Türk Masonluğunu eleştirdi.
İngiliz Masonluğu tarafından tanınma isteği giderek arttı. 1957’de Yüksek Şuara (Suprem Konsey)ile Büyük Loca arasında konkordato yenilendi. Türkiye Büyük Locası’nın adı Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası olarak değiştirildi.
1959 yılında İngiltere ile olan ilişkiler arttırıldı.
İngiltere olan yazışmalar devam etmekteydi. Lakin İngiltere hala Türk Masonluğunu “düzensiz” sayıyor ve kabul etmiyordu. Hatta kendilerine gönderilen mektuplarda “kardeşim” ifadesinden rahatsız olduklarını, kendilerini (Türk Masonluğunu) tanımadıklarını belirtiyorlardı.
Sonunda İngiltere Türk Masonluğunu tanıdı. Ama yapılan törene kendisi katılmadı. İskoçya Büyük Locası’nı görevlendirdi. Yapılan töreni Türk Masonluğu için ihanet olarak değerlendiren masonlar mevcuttu. Vedat Yeğinsu’nun o gün eldivenlerini sokağa attığı ve Masonluğu bırakmaya karar verdiği söylenir.
Bir süre sonra Vedat Yeğinsu yeni kurulan Büyük Loca’ya katıldı. Yönetim kurulunda Orhan Hançerlioğlu vardı. Yeğinsu burada Büyük Üstat’lığa kadar yükseldi.
1965 Türk Masonluğu için hem karışık bir dönem hem de ayrılma dönemi oldu. Seçimin Mason geleneklerine aykırı olarak yapıldığı belirtildi ve yeniden yapılması istendi. Ancak bu durum reddedildi. Bu karışık süreç bazı Türk masonların tepkisini iyice arttırdı. İstifalar arttı. Ve istifa eden masonlar Türkiye Büyük Mason Mahfili’ni kurdular (bugünkü Özgür Masonlar Büyük Locası).
*
Yazıda Türk Masonluğunun İngiltere Masonluğu tarafından tanınma çabalarından bahsettik. Fakat bu yanlış anlaşılmamalıdır. Masonlukta karşılıklı tanınma ilkesi vardır. Fakat Mason locaları içlerinde özgürdür, özerktir. Herhangi bir kuruma/kuruluşa ve hatta yurtdışı bir locaya bağlı değildir.
*
Saygılarımla.