Mısır'ın Ölüler Kitabında ise Osiris ve Horus şu şekilde ifade edilirler.
BAB l :
OSİRİS : Osiris ölülerin koruyucu tanrısıdır. Bütün doğan şeylerin simgesi olduğundan ölüler arasındaki yeri tamdır. Çünkü ölüler Galaksilerin dönendiği gök nehirlerinde ebediyen dolaşmaya başlamadan belki de evren dediğimiz başlangıç ve oluş olan ışıklı ruhların arasında, artık belleği olmayan zamanda gelişmeye başlamadan, ikinci bir defa daha doğacaklardır. Bu dünya uzayın tanınmaz bedeninde ölü bir hücre, ölü bir dünya haline gelinceye kadar Osiris, yeryüzünde biten her buğday tanesinde, ne kadar ilkel olursa olsun her hayat parçacığında, ölülerin "Kalbi ve Yüzü" olunca onlara yöneltilen her bakışta, Nil’ in taşma zamanındaki ter gibi, ellerinden ve ayaklarından süzülen her su damlacığında, yeniden çoğalarak doğacaktır.
Osiris'in destanı devirlerin ilk Firavununun zaferi, kutsal kenti olan Abydos üzerinde yeniden parlasın, ölülerin koruyucusu tanrı, yaşayanların nefesini ebediyen beslesin, daima aydınlık kabirlerinde ölüler "Gökyüzünün Anası" Tanrıça Nout'un kolları arasındayken, Osiris’in etkileri onların organlarını canlandırsın, kemiklerini birleştirsin, sihir merasimlerine göre çapraz sarılmış sargıları olan ölüler Osiris’te kişiselleşsin, yeniden doğarak onu çoğaltsınlar. O, Osiris’in karısı, sihirbaz İsis ağlasın, O, İsis ki insanlara bedenlerinin çürümemesi için ne yapmak gerektiğini, iç organları ayrılıp vazolara konulduktan sonra bedenin nasıl mumyalanacağını öğretti. O İsis ki kardeşi SETH tarafından öldürülmüş sevgilisini, bütün Mısır’a dağılmış ölüsünün - erkeklik organı hariç; çünkü onu nehirde bir balık yutmuştu.- On üç parçasını bulduktan sonra diriltmişti.
RA'nın oğlu firavun gibi, Osiris’te doğacak ölü için de aynı şey olacaktır. Piramit metinlerinde yazıldığı, I. Seti’ nin dirilişini gösteren kabartma da olduğu gibi İsis ve Horus ölüyü kutsayacaklar ve ona "Kalk ve Uyan,, diyeceklerdir. Ve Ölüler yeryüzünü uzaklaşan ölüler gibi değil gitmekte olan canlılar gibi terk edeceklerdir. Bu ölü firavunlar Osiris’e doğru gidecekler ve onca kez dinledikleri Rahibin sözlerini hatırlayacaklardır:
"Osiris, sana doğru yükseliyorum, temizliğim ellerimdedir. Tanrıça Tefnout'un önünden geçtim ve Tanrıça beni temizledi, ben bir rahibim ve bu Mabedin Rahiplerinden birinin oğluyum.,,
"Bağ çözüldü, bu kapıyı geçmek bilekler serbest kaldı, üstümdeki bütün kötülükleri yere attım" hepsi Osiris’e doğru gideceklerdir. Yüzleri yeniden hayat ve güç bulacaktır.
BAB 2 :
HORUS : Yirmi değişik şekil altında Horus Mısır Pantheonunun ( Tanrılar Grubunun ) en büyük tanrılarındandır. O, Louvre Müzesinde görebileceğimiz, Firavunun önünde zarif kutsama jestini tekrarlayan atmaca başlı Horus’tur. Piramit tekstlerinde, Seth’i Horüsle karşı karşıya getiren korkunç savaş ilişkisi anlatılır. Oradan Seth’in nasıl husyelerini (testis) kay*bettiği ve Horus’un bir gözünden olduğunu öğreniyoruz. Bu kötülüğü kovalayan, yakalayan ve peşini bırakmayan Horus, özellikle ölüler tarafından saygı görmektedir. Çünkü bu ışık yapılı Horus onların "Gözünü Açmıştır" Böy*lece Ölüler" Onun aracılığı ile görebileceklerdir „ Nil Kıyıların*da canlı iken yürüdükleri zamanki gibi adımlarını ebediyete o kadar kolaylıkla yöneltebileceklerdir. Yapıtından alıntı yaptığımız S.Mayassis şöyle yazmaktadır;
"İsis, Osiris'i Horus biçiminde dirilttikten sonra onu gökyüzüne tanrıların karşısına, yeni şekillere doğru çıkardı. Eski Mısırlılar içinden çıktığı eski bir şekilden evrim sonucu oluşan her şekle çocuk diyorlardı. Genç bir adam, kendi kendinin ço*cuğu, çocukluğunun oğul’ u, yetişkin, genç adamın oğlu, ihtiyar*da yetişkininkidir. Horus Osiris’in yeni bir yaşam biçimidir.
Meydan Larousse’u incelediğimizde ise :
İSİS, Mısır dilinde ESİ, Mısır Tanrıçası Kral Tahtı veya Tanrı Tahtı anlamına da gelen bu kelime çok eski bir unvandır. En eski tapınağı Kıptî dilinde NAUESİ denilen Neteru tapınağıdır. İsis’in aynı zamanda aşağı Mısır'ın on ikinci ilinin NETERU yakınındaki Yönetim Merkezi Sebennytos’un baş tanrı*çası olması da muhtemeldir.
Çok eski zamanlarda İsis ile dokuzuncu İlinin başkenti olan Busirisin Tanrısı arasında ilişki kuruldu. İsis bir ana tanrıça sa*yılıyordu. Yeryüzünün gelecekteki tanrısı olan oğlu da Horus genç bir tanrıydı. Busiris'in tanrısı Sebennytos çiftine gösteri*len saygıya ortak olunca Osiris adını aldı. Bunun üzerine İsis de Kraliçe - Tanrıça sıfatıyla kral Tanrının tamamlayıcısı ol*du ve bundan böyle anaların ve çocukların koruyucusu ailenin gözeticisi olarak kaldı. Efsaneye göre insanların Tanrısı Osiris erkek kardeşi Set tarafından hunharca öldürüldü. İsis, Osiris’in yeniden dünyaya dönmesini sağladı. Ondan bir çocuk yaptı. Bu çocuk daha sonra babasının tahtına oturdu. Bu efsane tarih ön*cesinden beri Mısır'ın sosyal hayatı için bir medeniyet yaratıcı*sı olmuştur. İsis Osiris’in bütün tapınaklarında Osiris ile bir tu*tuldu. Hatta Buto, Koptos, PHILAC tapınaklarında ve İsis ile Hathor’un bir tek tanrı sayıldıkları daha sonraki dönemde, da*ha başka tapınaklarda da en baştaki yeri aldı. Başlangıçta yalnız veya çocuk Horus'u emziren bir kadın biçiminde temsil edilirken, ana tanrıçalardan biri olunca İnek, inek başlı bir ka*dın veya saçları inek boynuzları ile süslü bir kadın olarak tem*sil edilmeye başlandı. İsis kültü pek eski zamanlarda gemicile*rin uğradıkları limanlarda, adalarda, Akdeniz’in kıyı bölgelerin*de yayıldı ve yerleşti. Helenistik dönemde bu yayılma arttı. İsis kültü Ege adalarında ve çok daha az olmakla birlikte kıta Yu*nanistan'ı, Anadolu ve batıda tutundu. Tanrıça İsis Yunan - Roma nitelikleri kazandı. Demeter ile bir sayıldı ve Zeus - Serapis ile bir sayıldı. Roma İmparatorluğu döneminde Tanrıça*ların ilki, her şey olan tanrıça sayıldı. Mısır kültlerinin Roma’ya girişi İmparatorluk dönemine kadar yavaş oldu. Daha sonra, Hadrianus zamanında en yüksek noktasına ulaşan bir hayranlık dönemi başladı. Dine kabul törenleriyle arıtıcı ve çileli ibadetleriyle mistik bir din haline gelen bu kültür ve inançların yanın*da Mısır Bibloculuğu'da gelişti. Galya'da İspanya'da Ren ve Tuna Kıyılarında İsis Tapınakları kuruldu. İsis'e tapınanların pek çoğu Roma Lejyonlarının askerleriydi. Törenler tapınağın açılış ve kapanışlarında yapılan günlük birer ayin ve kabul törenleriyle büyük genel şenliklerden ibaretti. Şenliklerde ilkbaharda ayin alayı ile getirilen Isis'in gemisi denize indirilir, son*baharda da oğlunun gövdesinin parçalarını bulan İsis’in acısını temsil eden Osiris’in bulunuşu töreni yapılırdı.
OSİRİS efsanelerin ve en eski inançların doğuşunda bü*yük ölçüde etkili oldu. Bitkiler dünyasının hayat gücüydü ve tıpkı kışın toprak altındaki tohum gibi devre, devre dirilmek üzere toprakta gizlenirdi. Aynı zamanda insanlara görünen, on*ları yeryüzünde yöneten ve onlara sulanmış toprağı işlemeyi öğ*reten bir tanrı kraldı. Sonra araya İsis girerek efsanesini zen*ginleştirdi. Osiris CEB ile NUT'un oğlu SETH’in kardeşi İsis’in kocasıdır. Durmadan ölen ve dirilen bir tanrı olan Osiris -Seth onu öldürmekte, fakat İsis gövdesinin parçalarını dikerek onu diriltmekteydi. Eski İmparatorluk sonlarında ölüler kralı olarak Anubis'in yerini aldı. Mısırlıların kişisel dindarlıkları onun varlığında en iyi dini düşünce alanını buldu. Helenistik devirde ise efsanesi daha bir kesinlik kazandı ve yabancı düşüncelerle temas sonucu zenginleşti. Osiris her ne kadar İsis’in daha yaygın ününden dolayı sönük kalmışsa da Roma Devrine kadar Mısır kültlerinin hepsinden daha uzun süre varlığını sürdürdü. Osiris’e daha tarih öncesinden beri bir fetiş şeklinde tapılırdı. Dalları budanmış bir çam kütüğü olan CED, klâsik çağda Tanrının omurga kemiğini temsil eden bir çeşit sütun oldu. Osiris başka varlıklarla da cisimleşir. Boğa, Onuphis, Kutsal Mendes Koçu, Benu Kuşu gibi yine de özellikle insana benzer şekilde tasvir edilirdi.
Görüldüğü gibi çeşitli kaynaklarda İsis Osiris ve oğulları Horus biçimsel olarak farklılıklar arz ederek değerlendirilmek*tedir. Ancak özde bir değişim bahis konusu değildir.
Osiris Nil'in iyilik yapan tanrısıdır. Her yıl onun taşması ile Mısır'a bereket getiren bu yüksek varlık bütün her şeye canlılık vermektedir. Osiris deltanın bir mabududur. Güney Mısır'ın mabudu olan kuraklık ve kötülük Tanrısı SET ile aralarında bir savaş çıkar bunun sonunda Osiris öldürülür. Ancak karısı İsis ve oğlu Horus onun cesedini bulurlar. Osiris yeniden iyilikleri ile beraber, fakat bu sefer göğe yükselmiş bir tanrı olarak Mısır'ı himaye eder. Mısır inançlarına göre insan iki elemandan teşekkül ediyordu. Vücut ve ruh. Bu iki eleman ölümden sonra da yaşayabilirdi. Eğer bir insan Osiris önünde bütün günahlarım affettirebilirse cennette yeniden yaşayabilirdi. İşte bu suretle Osiris aynı zamanda ölüler tanrısı olmuştur. İsis ise kadınlık, analık ve bereket fikirlerini temsil eden bir tanrıdır. İsis'i Ön Asya'daki İştar, Kibele, Yunanistan'daki Demeter, Roma'daki Seres ile karşılaştırabiliriz.
Horus, Amon Ra ile birlikte Güneş Tanrısı'dır. Her sabah yeryüzüne bereket ve ışık getirmek için yeniden doğar ve bir kayık içinde batıya doğru seyrederdi.Eski Misterlere göre ;gerçekte Osiris efsanesi bitki âleminin her yıl ölümünü, sonra yeniden doğuşunu anlatmaktadır. Her yılın sonbahar mevsimi insana faydalı ve lüzumlu olan her şeyin ölümüne ve her ilkbahar mevsiminde bunların yeniden dirilmesine şahit olmaktır. Eski Mısırlılar diğer birçok halklar gibi bu yeniden dirilmeyi, toprağın ölümden kurtularak hayata yeniden kavuşmasını kâinatın en büyük bir mucizesi sayıyorlardı. Bu yüzden Mısırlılar her bahar mevsiminde Osiris dramını derin bir vecd içinde temsil ederlerdi. Osiris dramı toprağın en büyük sırrı üzerinde dönüp dolaştığı için Mısır dininin temeli olmuştu. Çünkü bu dram Mısırlılara göre ölüm kalım muammasının anahtarı idi. Mısırlılar Tanrı Osiris’in öldükten sonra dirildiğine bakarak insanın da öldükten sonra dirilebileceğine inanmışlar ve ona göre tedbir almışlar idi. Osiris’in huzuru hesap yeri idi. Osiris arş üzerinde oturmuş hakimlik ediyor ve ruhları karşısına alarak onları muhakeme ediyordu.
"Huzuruna günahsız geldim ve hayatımda Tanrıları memnun edecek her şeyi yaptım, kan dökmedim, adam öldürmedim, hırsızlık etmedim, fesat çıkarmadım, zina etmedim, mabetlerinden adaklarından bir şey çalmadım ve açlara ekmek verdim, çıplakları giydirdim" diyen her ruh derhal Osiris’in topluluğuna katılıyordu. Çünkü yalnız dürüst insanlar ebedî hayata lâyık sayılırdı.
Yazımın başlarında Osiris’in tanımını yaparken Mısır Misterleri, Misterler, Eski Misterler gibi ana bir takım isimlerden bahsettim. Bu noktadaysa İsis ve Osiris Menkıbesinin esasını vurgulayan Mısır Misterlerinden birkaç kelime ile bahsetmeden geçemeyeceğim. Mister kelime anlamı ile Behçet Necatigil’in Mitologya sözlüğü kitabında :
"İman edenlere günahlarından arınma, öte dünyada mutluluk içinde yaşama sağlayan gizli dinler mensupları. Törenleri gizli tutmayı kutsal bir vazife sayarlardı" demektedir. Bir başka deyişle; eski çağların gizemsel bilgisi. Gizem sır veya muamma anlamına gelir. Etimolojik bakımdan Yunancadaki “Mysterion” teriminden türetilmiştir. Türkçe’deki anlamı bakımından ise tekris ve gizem sözcüklerinin birleşiminden oluşan bir birleşik terimdir. Tarihte birçok meslek ve sanat kuruluşunun kendilerine özgü gizemleri olmuştur. Daha sonraki dönemlerde bunlarda mister olarak anılmıştır. Buradan da eski misterlere geçersek şu şekilde tanımlama ve açıklamalar getirebiliriz.
Eski çağların ezoterik ve yer yer gizli olan kurumlarından bazılarının öğretileri eski misterler genellikle oldukça derin gizemli bir nitelik taşırlardı. Bu misterlerin öğretildiği kurumlara girebilmek için, öncelikle çok uzun süren beklenmedik olaylarla dolu zorlu sınavlardan geçmek gerekirdi. Öğretinin temelinde genellikle dinsel kaynaklı bir efsane yatan mit yer alırdı. Bu öyküde haksızcasına öldürülen bir kahramanın tanrısallaşması ve yeniden yaşama kavuşması anlatılırdı. Bu diriliş olayı belirli zamanlarda düzenlenen şenliklerle kutlanırdı. Eski misterlerin bir diğer özelliği de öğretilen gizemlerin büyük bir titizlikle korunması idi. Bu yüzden ancak genel kapsamları öğrenilebilmiş, asıl içrek öğretilerinin ayrıntıları elde edilememiştir. Eski misterler arasında en tanınmış olanları ise, ADONIS, ATTIS, DIONYSOS, MISIR, HİNT, ELEUSIS, MİTRA, ÖRFE misterleridir.
Burada konumuza esas olan Mısır Misterlerinden de birkaç kelime ile söz etmemiz gerekir.