Yaşam, tıpkı bir binanın; temeli, tuğlaları, kolonları ile oluşması misali; kendi matematiksel
denklemine uyarlı bir inşaa ürünüdür.Her insanın yaşamı, bu kaideye bağlı olarak, sağlam veyhaut da
sarsılır bir temele ve bu temelin sağlamlığına bağlı kalınarak ölçülebilecek kolon düzeneğine ve tüm bunlara
dolgu malzemesi olan tuğla gücüne sahiptir. Ve buna eşdeğer olarak da, şöyle denilebilmelidir;
' Her insan, kendi yaşamının ve başka insan yaşamlarının mimarı ve ustası olma kudretine ve kuvvetine nail edilmiştir'.
Peki ya bu nailiyet vasfına layık olma veyahut da layık olmama ölçüsü nasıl belirlenecektir?.. Elbette ki
bunun için de, yaşamın, varolan herşeye karşı geliştirdiği simgesel rehber klavuzunda bir izah mevcuttur.
Bu izah yasasının simgesel anlatımı, yorgunluktan kamburu çıkan belin bir ödülü misali, uzun bir çıkmazın ardından
kendini ele verir: Simgesel anlatım bize 5 sihirli harfi tüm eminliği ile sunmuştur: M-A-S-O-N:
Yani, duvar ustası simgesinin ardındaki sır...
Süleyman, Kral-Peygamber ikileminin tebasında zuhur eden şüphe tehdidini bertaraf edebilmek adına, Hiram'dan, bir anlayış üretmesini istedi:
Tüm tebasını sualsiz olarak Kral-Peygamber ikileminde bütünleştirecek bir felsefe...
Bunun üzerine Hiram, mimarlığını ve ustalığını üstlendiği mabedin her bloğunun 33'te 3'üne bir mucize nakşetti. Bununla birlikte,
adanmışlık felsefesi- Süleyman'a adanmış mabed- yeryüzünde boy gösterdi ve Hiram'ın anlayışı, Süleyman'ın tebasında birliği ve dirliği inşaa etti.
Birliğin ve diriliğin doruğa ulaşma tehdidi karşısında Süleyman'ın meclisinden biri, Hiram'ı katelettirdi. Ve mabed felsefesi, misyonunu beklenildiği şekilde tamamlayamadı.
'İştirak etmenin üç usulu vardır' demişti, Usta Hiram: 'Ya inançla, ya merakla, ya da çıkarla' demişti...
Yaratan tabiatının en hikmetli niteliğini öğretmeyi amaçlamıştı: Paylaşan olabilmek... Belirli bir anlayışın,
bir toplum düzeninin, bir Kral'ın yönetim politikalarının mimarıydı o herşeyden önce.
( Anekdot, mite tekabül eder ve adeta mit puzzle'ının parçaları gibidir. Anekdot bize, mitin simgesel bütünlüğünü
ortaya koymak yerine, mitsel kahramanın sihirli kılıcının keserek çözebileceği gordias düğümünün komedisini anlatır.
Buradan yaklaşacak olursak görürüz ki; simgenin ve simgedeki mesajın sırrının belirli bir kalıba oturtularak yorumlanmasındaki
abeslik, bizi yenilenebilir esinden uzaklaştırmaktadır. Her mitin ve simgenin, her duruma ve çağa ait bir yorumlanma şekli vardır
ve bu yorumlama şekli ile de sabit bir mesajı ifade etme kısırlığından yoksundur...