Atatürk ilkeleri dediğimiz ilkelerin, Atatürk’ün belirttiği sıra içinde değerlendirmeye alınması gerekmektedir. İlkeler arasında son derece hassas bir denge mevcuttur. Birbirinden ayrılamaz bir bütündür. Bu ilkeler 1924 Anayasası’nın ikinci maddesi, sonra da 1937 Anayasası’nın birinci maddesinde şu sırayla yer almışlardır:
1- Cumhuriyetçilik
2- Milliyetçilik
3- Halkçılık
4- Devletçilik
5- Laiklik
6- İnkılapçılık veya devrimcilik... (Atatürk bu iki deyimi de kullanmıştır).
"Cumhuriyet Halk Partisi kurulduğu zaman, cumhurbaşkanının genel sekreteri olan Prof. Dr. Yusuf Hikmet Bayur, “Kurulan bu partinin doktrini ne olsun?” diye sorduğunda, Atatürk “Doktrin istemem, donar kalırız. Biz yürüyüş halindeyiz.” demiştir. Çünkü, insanlığa doktrinler değil, ancak bilimsel araştırmalar yol gösterir."
kaynak;
http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=396DEVRİMCİLİK Devrimcilik Atatürk'ün ifadesiyle, "Türk milletini son yüzyıllarda geri bırakmış olan kurumlan yıkarak yerlerine, milletin en yüksek uygar gereklere göre ilerlemesini sağlayacak yeni kurumları koymuş olmaktır."16 Bu nedenle Atatürkçülüğün devrim anlayışı, eskiyi, kötüyü, çirkini yıkıp yerine yeniyi, iyiyi ve güzeli koymaktır. Bu devrim anlayışı, bilim ve tekniğin ışığında sürekli bir çağdaşlaşmayı öngörür. Bu nedenledir ki atılımlarda kararsızlık ve şüphe yerine inanç ve değişmez karar söz konusudur.
Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak, uygarlık dünyasında yerimizi almak, ancak gerek düşünüş biçimi gerekse kurumlar açısından o uygarlığın gereklerini yerine getirmekle mümkündür. Türk Devrimi, bu büyük işi, her biri diğerini tamamlayan bir dizi devrimlerle başardı. Amaç, her yönüyle çağdaş bir toplum haline gelmekti. Atatürk bu hususu şu sözleriyle belirtiyordu: "Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağımıza uygun ve bütün anlam ve biçimiyle uygar bir toplum haline eriştirmektir. Devrimlerimizin temel kuralı budur."17
Atatürk'ün devrimcilik anlayışı, reform kavramıyla bağdaşamaz; çünkü reform yeniden düzenleme olmakla beraber, bu düzenlemenin içinde eski ile yeninin, zararlı ile faydalının yan yana yaşaması da söz konusudur. Tanzimat'tan bu yana Osmanlılarda düşünülen bütün yeniliklerde, yapılan bütün reform ve devrimlerde bu ikilik yaşatılmıştı. Yeni mahkemelerin yanında şer'î mahkemeler, yeni okulların yanında medreseler, yeni kıyafetin yanında eski kıyafet beraber yürürlükte idi. Atatürk Devrimi'nin en büyük özelliği, sadece yeniyi, iyiyi, faydalıyı kabul etmekle, kendisine kadarki devrim hareketlerinde süregelen bu ikiliği ortadan kaldırmak olmuştur.
kaynak :
http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=FikirDusunceler&IcerikNo=19“Biz büyük bir inkılâp yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. Birçok eski müesseseleri yıktık. Bunların binlerce taraftarı vardır. En ileri demokrasilerde bile rejimi korumak için tedbirlere müracaat edilmiştir. Bize gelince inkılâbı koruyacak tedbirlere daha çok muhtacız” Atatürk kaynak:http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=691
kişiselleştirmeyin diyorsunuz ama kişiselleştirmenin alasını siz yapıyorsunuz. yazdığım yazıları baştan sona okuyan birisi hiçbir şeyin etrafından dolaşmadığımı, demek istediğimi tam bir kifayetle dediğimi ve aslında dediklerimin bir bütün olarak birbirini tamamladığını görecektir.
devam etmenizin size hiçbir yararı olmayacak... bakın altı oktan altıncısının ismine