Şu halde o özellikleri taşıyan insanlar var; zor bulunur olsa da...
Burada söz konusu olan bir yeteneğe sahip olma durumu...
Peki, o yeteneğe nasıl sahip olunacak? Bir başka deyişle acaba o yeteneğe sahip insanlar bunu nasıl edindi? Biz, diğer sıradan insanlar, istersek bu yeteneği nasıl edinebiliriz?
Sayın propulsion bize bu bağlamda da yol gösterir mi acaba?
Sayın ADAM bilgeliğini ve tevazusunu göstererek çok önemli bir noktaya değindi. Bizim gibi sıradan insanların bu yeteneği nasıl edinebileceği ve geliştirebileceği üzerine bir şeyler söylemek isterim.
Bence her insanda biraz vardır bu tip düşünme tarzı. Fakat ne kadar karmaşık durumlar/problemler için uygulayabilme yeteneğine sahibiz? Bu insandan insana değişen bir durumdur. Ve tabii acaba nasıl geliştirebiliriz?
Eğitim bu noktada çok önemli bir parametre. Eğitim sadece 4 duvar arasında sıkıştırılmamalıdır. Yani eğitimin sadece okulda (çok önemli olmakla beraber) verilen bir olgu olmadığını bilmek gerekir.
Okul ayağını anlatarak başlayabiliriz. Ülkemizdeki (diğer ülkeleri araştırma ve gözlemleme imkanım olmadı. Belki forum içerisindeki yabancı ülkelerden olan üyeler de bulundukları yerlerdeki eğitim sistemini açabiliriler) eğitim sisteminde merak etme, sorgulama, araştırma, aldığı yanıtla tatmin olmayıp daha derine girme gibi yetenekler kısıtlanmaktadır. Esasen kısıtlanan analitik düşünmenin başlangıç noktalarıdır. Neden? Niçin? Nasıl? gibi sorular sorulamıyor sonrasında neden - sonuç ilişkileri kurulamayınca ise kabul edişler, büyüklerin dedikleri doğrudur yaklaşımları ön plana çıkıyor. Öyle olunca da toplum birbirine benzeyen bireylerden oluşuyor. Olması gereken tam da bunun tersidir.
-Eğitim, problem çözümlerini ezberci değil de eleştirel ve neden-sonuç ilişkilerini kapsayacak şekilde verilmelidir.
-Ayrıca problemlere ait bilinen ve bilinmeyen tüm bileşenlerin iyi ortaya konması ve bunun yanında problemin çözümüne gidecek yöntemin ve nasıl kullanılacağının anlatılması gerekmektedir.
-Bu süreç çocuğa ezberletilerek değil de öğretilerek örneklerle tekrar tekrar verilmelidir.
Bu sayede eğitimi alan kişi herhangi bir benzer problemle karşılaştığında çözüme gitmesi kolay olacaktır. Tabi okulda geçirilen zamanın kısıtlı olması (kimse 7 gün 24 saat okulda/sınıfta kalamaz) nedeni ile bu eğitimin evde bizzat ebeveynler tarafından da sürdürülmesi gerekmektedir.
Evdeki (çocuğun ev yaşamındaki) eğitim nasıl olmalı? Çocuklarımıza eğitim verirken sorular sormasını bilen, sorgulamasını bilen, kendi çapında sebep-sonuç ilişkileri çıkartabilecek şekilde büyümesini sağlayabiliriz. Karşılaşacağı problemleri çözmek yerine çözümüne yardımcı olabiliriz (çok klişe bir söz, peki nasıl olacak).
Problemin tüm bileşenlerini ortaya koymasına ve problemin çözümüne gidecek yöntemi ve bu yöntemi nasıl kullanılacağını bulmak noktasında yardımcı olunmalı problemin çözümü yapılmalıdır.
Bu noktada kitap okuma, araştırma, TV ve bilgisayar zamanlarını mümkün olduğunca verimli geçirmesini, fazla didaktik olmaktan kaçınarak, sağlayabiliriz. Kendisinin satranç, dama gibi neden sonuç ilişkilerini iyi bir biçimde benimsetecek oyunlar oynamasını sağlayabiliriz.
Eğitim hayatının tüm basamaklarında eğitimi yukarıda tarif edildiği gibi almış ve ev hayatında da yukarıda verildiği yaşamış bireyin içine analitik düşüncenin ilk tohumları atılmıştır diyebiliriz.
(Bundan sonraki kısmın bizim gibi yanlış eğitim sistemi içinde yetişmiş insanlar için de geçerli olduğu düşünülebilir. Yanlış eğitim sistemi derken “merak etme, sorgulama, araştırma, aldığı yanıtla tatmin olmayıp daha derine girme gibi yetenekler kısıtlanmış” eğitim sistemi kastedilmektedir.)
Peki, sürecin devamı nasıl olacak? Öğrenme okul hayatından sonra bitecek mi? Eğer biterse zaman içerisinde edinilmiş kazanımlar bir bir kaybedilecektir. O halde kişi yukarıda da anlatıldığı gibi kendini geliştirmeye devam etmelidir. Peki, ne yapmalıdır.
-Kitap okumalıdır.
-Araştırma yapmalıdır.
-Soru özellikle de 5N1K (Ne, Nerede, Ne zaman, Niçin, Nasıl, Kim) soruları sormalıdır.
-Gözlem yapmalıdır.
-Neden-sonuç temelli sorgulama yapabilmelidir.
-Kendisini yetiştirmeye devam etmeli ve ben oldum dememelidir (kendisini böyle görmek en büyük yanılgıdır).
-Karşılaşılan her farklı problem insanın ne kadar az bilgiye sahip olduğunun göstergesidir. Çünkü karşılaşılan her problem, içinde bulunulan her durum kendine has bileşenler içerebilir. Tecrübe bence karşılaşılan ve çözülen problem sayısının fazlalığından başka bir şey değildir.
Aksi takdirde çevrede olup biten birçok olayı sadece seyretmiş olarak kalabilir.
Problemle karşılaştığında ise,
- Problemin sistematik yapısını anlayabilmelidir.
- Problemin arkasındaki “nedenleri” belirleyebilmelidir.
- Tamamlayıcı grup çalışması yapabilmelidir.
- Başkaları ile beyin fırtınası (problem ile ilgili) yapabilme yeteneğine sahip olmalıdır.
Çünkü analitik düşünme bizlerin problemi tanımasına, çözüme dönük hipotezler oluşturmasına,
Odaklanmamıza ve çözümler üretmemize neden olacaktır.
Çözümleme yapamayanlar problemin sonucuna varmakta zorlanırlar. Yani bütünü göremeyip, parçaları görür ama resmi bir türlü birleştiremezler.