Sayın Karahan,
işi basitleştirmek için,şöyle düşünmeye çalışalım...
Tek Tanrı'ya inanan,aklı erdiğinden beri müslüman olduğunu bilen,ama kendisine öğretilen ibadet şeklinden haz almayan,tatmin olmayan birisinin olduğunu varsayalım.
Bu birisi,ibadeti esnasında ettiği dualardan gerek arapça olması,gerekse türkçe açıklamalarından beklediğini bulamıyor olanlardan olsun.Takdir edersiniz ki bu dudrumda olan oldukça fazla salih mümin var.
Günün birinde,kendi geliştirdiği salat yöntemlerinden haz almaya,Allah'a yaklaştığını düşünmeye başlamış;bu durumunun da artarak geliştiğinin idrakinde...
Artık evrendeki işaretleri daha iyi okuyabiliyor,hakikati çok daha iyi yorumladığını düşünüyor.Mevcut durumu kişiliğine de olumlu yansımış,takva sahibi bir insan haline gelmiş.İyiliğin kadrini,kötülüğün zulmünü gayet iyi görebiliyor.
Şimdi;bu insanın ibadetimi,yoksa bilinçsizce uyguladığı egzersizleri,anlamını bilmeden ettiği dualaları,Allah'ın kendisine hitaben söylediklerini "O"na tekrar etmeyi ibadet sanan,zannından da hiçbir lezzet alamayan bir insanınmı ibadeti daha makbuldür?
Bence,"O"nunla bir şekilde iletişim kurmayı başarabilen beşerin uyguladığı ibadet yöntemi ne olursa olsun makbuldür.Zira, makbul olmasa,yakaladığı iletişime izin verilmezdi,diye düşünüyorum.
Saygılarımla