Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Şamanizm'den kalan adetlerimiz  (Okunma sayısı 8767 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 20, 2013, 09:44:47 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay



Türkler’in Şamanizm’den İslamiyet’e geçişi yüzyıllar öncesine dayansa da, günümüzde Şamanizm’den kalan birçok adet ve gelenekleri bulunuyor.

İşte onlardan birkaçı:


Ay:

Anadolu’da yeni ayın görünmesi sırasında yere diz çökerek niyaz edilmekte, gökyüzüne, aya ve toprağa bakarak dilekte bulunulmaktadır. Yeni ayın yeni umutlara ve yeni başlangıçlara vesile olacağı düşünülür. Bu olgu da Türklerin eski Gök tanrı inancından kaynaklanmaktadır.

Su dökerek uğurlama:
Gidenin arkasından su dökmek eski Türklerdeki su kültünün doğurduğu bir adettir.
Mum yakma, çaput bağlama:Cami avlularında mum yakılması, ağaçlara bez ve çaput bağlanması da Şamanizm döneminden günümüze aktarılan geleneklerdir.

Tahtaya Vurmak:
Yine, istenmeyen bir olay duyulduğunda tahtaya el ile tokmak gibi üç kere vurulması da, kötülükten korunmak, kötü ruhların duymasını önlemek amacına yönelik eski bir Şaman inanışıdır. Bazısı Amerikalılara da geçmiş adetlerdir. Geçerken Kuzey Buz Denizi’ndeki Bering Boğazını kullanmış olsa gerektir. Zira Amerikalılar da “knock on the wood” deyip 3 defa tahtaya vururlar.

Kurşun Dökme:
Kurşun Dökme de Şaman geleneklerinden kalan bir âdettir. Şamanlar bu ritüele “Kut Dökme” anlamına gelen “Kut Kuyma” adını vermişlerdi. İnsana musallat olan kötü ruhların olumsuz etkisini ortadan kaldırmaya yönelik olarak çok eski dönemlerde uygulanan sihir kökenli bir ritüeldi.

Kırmızı kurdele:
Loğusa kadınların başına bağlanan kırmızı kurdele Şaman döneminden günümüze kadar gelmiş bir adettir. Bu kurdelenin anneyi ve yeni doğan çocuğu, Albız denen şeytana karşı koruduğuna inanılır. Alevilikte mezarın başına bağlanan kırmızı kurdelenin da ölüye kötü ruhların musallat olmasını engellediğine inanılır.

40 Sayısı:
Eski Türk inanışına göre ruh fizikî bedeni 40 gün sonra terk etmektedir. Türk destanlarında kırk sayısı çok yer alır ve kırk yiğitler, kırk kızlar epeyce geçer. Manas destanında olduğu gibi, Dede Korkut hikâyelerinde kırk yiğitler görülmektedir. Kırgız türeyiş efsanesinde de, Sağan Han’ın bir kızı ve otuz dokuz hizmetçisi ile kırk kız bir gölün kenarına giderek sudan gebe kalmışlardı. Oğuz’un verdiği şölende, diktirdiği sırıkların boyu kırk kulaç uzunluğunda idi. Hikâyelerde ve masallarda kırk gün ve kırk gece düğünler, kırk haremiler, kırk satır ve kırk katır çok geçer. Bazı ejderhalar vardır ki onlar yenilmez ve ölmezler, ancak bunların tılsımları bozulursa ölürler. Bu gibi ejderhaların kırk günlük bir uyku zamanı vardır. İşte bu zamanda ejderhanın yanına gidilir, üzerinden kırk tane kıl koparılır, ateşe atılarak yakılırsa ejderha da ölür.

40 sayısı da totemcilik döneminden kalma bir inanıştır.
Semavi dinler dâhil tüm dinlerde 40 sembolizmasının görülmesi dinlerin evrim süreci konusunda fikir vermektedir.
İslâmiyet’te ölümün ardından 40 gün geçtikten sonra Kur’an ve Mevlit okutma âdetlerinin,
Musa’nın Tanrı’nın buyruklarını Tur dağında 40 gün 40 gecede almasının,
Eski Mısır’da firavunun ölümünden kırk gün sonra cennete gidebilmek için bir boğa ile mücadele etmek zorunda kalmasının,
Hıristiyanların paskalyaya 40 gün oruç tutarak hazırlanmasının,
Ayasofya kilisesinin zemin katında 40 sütununun ve kubbesinde de 40 penceresi olmasının kökeninde Şaman veya totem gelenekleri bulunmaktadır.

Mezar taşı:
Şaman ayin sırasında yardımcı ruhlarını kullanmaktadır. Ölülerin, ailenin vefat etmiş büyüklerinin, eski Şamanların ruhlarının, ormanın, suyun ve yerin yardımcı ruhlarının da Şaman’a yardım ettiği kabul edilir. Ölen büyüklerin ruhlarının çoğalması sonucu bu ruhların en kıdemlisinin ruhların başına geçeceğine ve bunun da diğerlerinin yardımı ile Şaman’a yol göstereceğine inanılır. Kuş biçiminde düşünülen bu ruhlar Şaman’a gökyüzüne yapacağı yolculukta yardımcı olmaktadırlar. Toplumda ulu kabul edilen kişilerin ölümünden sonra ruhlarından medet ummak mezarları kutsamış ve bu yerler medet umulan yerler hâline gelmişlerdir. Günümüzde mezar, türbe, yatır ve benzeri yerlerin ziyareti ve bunlardan medet umulması da bu inanç sisteminin devamı olarak ortaya çıkmıştır.

Eski Türklerde mezarları gizleme geleneği yoktur, aksine özellikle büyüklerin özel mezarları yapılıp, üzerlerine bir yapı (bark) yapılmış, barkın iç duvarları ölünün yaşarken katıldığı savaş sahnelerini gösteren resimlerle süslenmiştir. Ayrıca mezarın veya mezar yapısının üstüne Balballar dikilmiş, sıradan kişilerin mezarlarına da, belirli olması için tümsek biçimi verilmiştir.

Arap dünyasında mezar taşı yoktur. Ölünün toprakla bütünleşmesi ve zaman içinde kaybolması istenir. Kutsanması günahtır. Mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın sanat eseri hâline getirilecek kadar süslenmesi İslam coğrafyasında sadece Anadolu’da görülmektedir.

Dilek tutma:
Gök tanrı inancında kanlı kurbanlardan başka bir de kansız kurbanlar vardır. Saçı yalma, yani ağaçlara veya kamın davuluna bağlanan paçavralar, ateşe yağ atma, tözlerin ağızlarını yağlama ve kımız serpme gibi törenler bu kansız kurbanlardır.


Köpek uluması:
Şamanizm’de köpek ruhun yaklaştığını uzaktan acı ulumayla haber verebilmektedir. Sıradan bir kişi bu ruhu görürse bu onun pek yakında öleceğine işaret sayılır. Anadolu’da günümüzde köpek uluması uğursuz sayılmaktadır. Köpeklerin bazı olayları önceden algıladıklarına ve bunu uluyarak anlattıklarına inanılır.

İçki:
Şamanlar (kamlar), Tanrı ve koruyucu ruhlar için arak (rakı) saçı saçarlar, bu kansız kurban sayılır.
Eski Türk kültüründe içki içilmesi yaygın bir gelenektir. Özellikle düğünlerde ve mutlu günlerde müzik eşliğinde içki içilmesi geleneği vardır.

Kubbe:
Ayrıca, cami mimarisine kattığımız “kubbe” gök tanrı dini’nden taşıdığımız bir durumdur.

Nazar:
Anadolu’da halk arasında “nazar” olgusu çok yaygın bir inançtır. Bazı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bunların bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük yaptığına inanılır. Bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu”, “deve boncuğu”, “göz boncuğu” v.s. takılır. Nazar olgusu da eski Türk inançlarındandır.



Halı Kilim Desenleri:
Şaman’ın üzerine giydiği giysiye yılan, akrep, çıyan, kunduz gibi yabanî ve zararlı hayvan şekilleri çizilerek onların kaçırılacağına inanılırdı. Bugün Anadolu’da Türkmen köylerinde dokunan halı, kilim gibi örgüler Şaman giysilerinin izleri taşımaktadır.


Müzik:
Şamanlar ayinlerinde davul ve kopuz kullanmışlardır. Müziksiz bir ayin düşünülemez. Oysa İslam dininde Kur’an dışındaki dinî eserlerin müzikle okunması günahtır. Şaman geleneğinin devamı olarak Anadolu’da Hz. Muhammed’in, Hz. Ali’nin hayatları müzikle okunmaktadır. Mevlit ve İlâhiler sadece Anadolu’da uygulanan müzikli anlatımlardır.

Alıntıdır.

Not: 1-a) Gece ay tutulmalarında, ay'ı kurtarmak için davul çalmak, tenekeye vurmak, havaya tüfek-silah sıkmakla gürültü yapıldığını gözlemlemişimdir.

b)Her yeni ay gördüğünde annemin aya dönerek sarfettiği sözler;

"Ay gördüm allah
amentü billah
hayırlı aylar olsun
ya resulallah"

Not: 2- Nazar için kullanılmış at-eşek nalın'ının dış kapı giriş üstüne çakılır.

Not: 3- Geceleyin evin yakınında baykuş ötüşünü duymak kötüye-uğursuzlığa yorumlanır. Ölüm habercisi olarak görülür. Gece vakti buşu kovalamak için  çaba sarfedilir.

Not: 4-çömçeli gelin
1.çukurova yöresi yağmur yağdırma törenlerinde çocukların kapı kapı dolaşıp söyledikleri tekerleme, dua. çömçe gelin diye de bilinir. çocuklar bu tekerlemeyi söyledikten sonra kapıyı açan kişinin çocuklara hediye vermesi de adettendir.

çömçeli gelin çöm ister

bir kaşıcık yağ ister

yağ verenin oğlu olsun

bulgur verenin kızı olsun

ver allahım ver

sulu sulu yağmur

başım yağmur ister

ayağım çamur ister



alıntı
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Şubat 22, 2013, 04:36:35 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 405
  • Cinsiyet: Bay

Şamanizm konusunda geniş bilgi için Jean paul roux'nun Türklerin ve Moğolların eski dini isimli eserine baş vurulabilir. Mesela yemin edilirken yemin edenlerin parmaklarına çizik atıp kanatıp, daha sonra kanların karıştırılıp içilmesi şeklinde bir ritüel varmış, Türkçe'deki "and içerim" yani kan içerim sözü de buradan geliyormuş.
Gerçi bu şahsın türklerin tarihi isimli eserini hiç beğenmemiştim içinde bir dolu yanlış vardı ama asıl  uzmanlığı genel türk tarihi değil türklerin orta asyadaki yaşamı olduğunu hatırlıyorum....


Şubat 22, 2013, 11:37:49 ös
Yanıtla #2
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 856
  • Cinsiyet: Bayan

Dünyanın her yerinde ve çevremizde türlü dini inançlar, geleneksel davranışlar ve bunlara dayalı uygulamalar tarih boyunca etkili oldular ve hala da olmaktalar. İnsan hayatının önemli bölümünü kapsayan ve yaşayış tarzımızı değiştiren inançlar elbette ki bunlarla sınırlı değildirler. Eski Türkler´den veya Osmanlı´dan kalan veya bazı kör dinsel bilgisizliklerle başlayan inançların hala devam ettiğini günümüzde de görürüz. Oysa batıl inançların büyük bir kısmının ardında sosyal ve doğasal gerçekler saklıdır, bazıları ise bilinmeyen tarih öncesi zamanların izleridirler. Jung batıl inançları yaşamın gerekli parçaları olarak tanımlar ve onlara sığınırak yaşamsal bir bilinç alanında korunduğumuzu düşünür.
Modern çağda bilimin ulaşamadığı ve aydınlatamadığı tedavisi bugünün şartlarıyla mümkün olunmayan hallerde ise, evlilik, sevgi, kısırlık gibi türlü çaresizlikte yatır, türbe, adak adama, okuma gibi inançlara dört elle sarılırız. Bilimin etkisi arttıkça, boş inançlara inanan kafalar yıkandıkça bu tür batıl inançların azalacağı ümit edilebilir.
Adequatio intellectus et rei


Şubat 23, 2013, 11:25:10 öö
Yanıtla #3

Sn. Melina, batıl inançları ortadan kaldırmak kolay değildir. Biraz genelleme gibi de olabilir ancak İnsanlar olarak mistik şeylere çok ilgiliyiz. Bütün batıl inançlar bilim tarafından çürütülebilse bile, umut bağlayacak bir şeyler elbet buluruz.
 Bahsetmiş olduğunuz adak adama, okuma, üfleme meseleleri bazı  maji yöntemlerinin çarpıtılmış ya da içi boşaltılmış sürümleridir. Yine de ben nadiren bu adetlerin amacına ulaşabildiğini düşünüyorum. Çünkü sadece maddeden oluşan bir evrende değiliz. Her düşüncemiz, her eylemimiz, her duygu durumumuz realitemizi etkiliyor. Bilim insan ile Evren'in etkileşimini tamamen çözdüğünde dünya daha farklı, belki çok daha güzel bir yer olacaktır :)
"İsteyen yavaş gitsin, ister hızlı koşsun, arayan bulur. İki elinle isteğe sarıl; çünkü istektir iyi yola kılavuz olan."
Mevlana


Şubat 26, 2013, 09:34:45 ös
Yanıtla #4
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 856
  • Cinsiyet: Bayan

Yanıtınız için teşekkür ederim Felix Steiner. Evet mistik olgular bizi hep cezbeder ve etmiştir de. Okultizm, kutsal kitapta geçen ve yasaklanan bir bilimdir, pozitif bilimler arasına henüz girmedi ama girmek için onların bunu keşfetmesini bekliyor. Sihir Bilimi eski bir bilimdir, en eski tılsımlar Babillilerden kalmadır Babil diliyle yazılıdır. Evrendeki enerjiyi kontorol ederek başkaları üzerinde o enerjiyi kullanarak etkide bulunma bilimidir diyebiliriz.

Sonuç olarak sihir - büyü v.s, toplumda yaşayan insanlara veya bir kısım doğa güçlerine fiziksel anlamda karşı koyamayan kişilerin kullandıkları yöntemlerden bazılarıdır. :)
Adequatio intellectus et rei


Mart 02, 2013, 11:25:16 ös
Yanıtla #5

Yanıtınız için teşekkür ederim Felix Steiner. Evet mistik olgular bizi hep cezbeder ve etmiştir de. Okultizm, kutsal kitapta geçen ve yasaklanan bir bilimdir, pozitif bilimler arasına henüz girmedi ama girmek için onların bunu keşfetmesini bekliyor. Sihir Bilimi eski bir bilimdir, en eski tılsımlar Babillilerden kalmadır Babil diliyle yazılıdır. Evrendeki enerjiyi kontorol ederek başkaları üzerinde o enerjiyi kullanarak etkide bulunma bilimidir diyebiliriz.

Sonuç olarak sihir - büyü v.s, toplumda yaşayan insanlara veya bir kısım doğa güçlerine fiziksel anlamda karşı koyamayan kişilerin kullandıkları yöntemlerden bazılarıdır. :)

Rica ederim. Son cümleniz ile ilgili bir soru sormak istiyorum. Sizce metafizik güçlerin tek kullanım amacı "insanlara ve doğa güçlerine fiziksel anlamda karşı koyamamak" mıdır?
"İsteyen yavaş gitsin, ister hızlı koşsun, arayan bulur. İki elinle isteğe sarıl; çünkü istektir iyi yola kılavuz olan."
Mevlana


Mart 02, 2013, 11:35:33 ös
Yanıtla #6
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 856
  • Cinsiyet: Bayan

Hayır tabi ki Sayın Felix Steiner. Bu tür güçlerin bahsetmiş olduğum nedenden başka kullanım amaçları da vardır ki en başta ' metafizik istihbarat ' gelir. (  Pentagon  gibi mesela )  Onun dışında, kişi veya kişilerin üstünde egemenlik kurma amacı ile de kullanılıyor olabilir. Telepati konusuna değinmiyorum bile :)
Adequatio intellectus et rei


Mart 02, 2013, 11:41:45 ös
Yanıtla #7

Hayır tabi ki Sayın Felix Steiner. Bu tür güçlerin bahsetmiş olduğum nedenden başka kullanım amaçları da vardır ki en başta ' metafizik istihbarat ' gelir. (  Pentagon  gibi mesela )  Onun dışında, kişi veya kişilerin üstünde egemenlik kurma amacı ile de kullanılıyor olabilir. Telepati konusuna değinmiyorum bile :)

Bahsettiğiniz metafizik istihbarat konusu ne kadar gerçek bilmiyorum. Kesin kanıt varsa, bununla ilgili bir başlık açarsanız sevinirim. Bilgilenmiş oluruz hem :)
Bahsettiğiniz hep kötü niyetli kullanım türleri (ya da bana öyle çağrıştı).  Sn. ceycet'in yazdığı inanışlar arasındaki "kırmızı kurdele","tahtaya vurmak" gibi, kötü varlıklardan koruma görevini üstlenmiş objeler de var.
"İsteyen yavaş gitsin, ister hızlı koşsun, arayan bulur. İki elinle isteğe sarıl; çünkü istektir iyi yola kılavuz olan."
Mevlana


Mart 02, 2013, 11:50:58 ös
Yanıtla #8
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 856
  • Cinsiyet: Bayan

Sorunuza bilgimin dahilinde yanıt vermeye çalıştım. Kötü yönde kullanım derken, metafizik güçlerden iyi yönde istifade edeni pek duyup okumadım, eğer sizin bildiğiniz veya şahit olduğunuz bir olay varsa okumak isterim. Sonuçta, metafizik güçler ile gerçek anlamda ' Melekler ile iletişime geçmek veya Tanrı ile bağlantı kurmak gibi uç noktalara değinme yetkisini kendimde bulmamakla birlikte, böyle bir şeyin olabilirlilik ihtimaline de inanmıyorum.
Adequatio intellectus et rei


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
9 Yanıt
9318 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 28, 2013, 12:15:55 öö
Gönderen: Alşah
3 Yanıt
6262 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 06, 2008, 01:42:31 ös
Gönderen: bilmeliyimgalilei
5 Yanıt
8260 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 02, 2011, 02:36:35 öö
Gönderen: Genius Loci
3 Yanıt
3672 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 27, 2015, 04:05:38 ös
Gönderen: hyperbolic metamaterial