Şimdi ben de bir anne ile ilgili tamamı gerçek bir yaşanmışlığı nakledeceğim. Yüreğim burkularak.
Bir anne, 35 yaşında eşini kaybeder ve bir erkek, iki kız çocuğuyla ve cebinde tam tamına beş lirası ile dul kalır. Annenin okuması yazması yoktur. Köyde yetişmiş, şehre evlenmesi nedeni ile gelmiş olduğundan öyle girişken bir kadın da değildir.
Erkek çocuğu 11, kızlardan büyük olan 7 ve küçük olan da 5 yaşındadır. Önceleri kardeşinin oğlu geçimlerini sağlaması için yardımcı olur. Fakat, taşıma su ile değirmen dönmediğinden anne konu komşunun işlerini yapıp, zaman zaman da tarlalarda çalışmak suretiyle ailesinin geçimini sağlar. Durumunu bilen çevresindeki orta halli aileler, fitre ve zekat gibi yardımlarda bulunurlar anneye.
Bin bir müşkülat ve zorluklarla çocuklarını yetiştirme mücadelesi veren anne, oğluna ancak ilkokulu, büyük kızına ortaokulu ve küçük kızına da lise eğitimi almasını sağlar. Bu arada , oğlu askerden gelmiş ama bir baltaya sap olamamıştır, haftanın bir iki günü pazarlarda onun bunun yanında çalışıp üç-beş kuruş kazansa da o kazancı da alkole vermekte eve bir katkı sağlamamaktadır. Bu yetmiyormuş gibi bir de kız kaçırmaz mı ! Neyse anne zar zor, borç harç evlendirir oğlunu. Daha kendisini toparlayamadan büyük kıza da bir kısmet çıkar ve onu da evlendirir. Bir kaç sene sonra küçük kız liseyi bitirip devlet memurluğunda işe girer. Nihayet anne biraz rahatlamıştır. Oğlundan ve büyük kızından kalan borçları da temizler. Bu arada gerek oğlundan ve gerekse kızından birer torunu olur. Şimdi sıra torunların bakmaktadır, anne torunlarına da bakar.
Zaman ilerler, küçük kızını da evlendirir. Küçük kızı evli olmakla beraber anneyi ihmal etmez. Bir müddet sonra küçük kızının da bir oğlu dünyaya gelir. Küçük kız, oğluna annesinin bakmasını ister. Anne ona da bakar. Yani kendi üç evladından başka, oğlundan iki, büyük kızından üç , küçük kızından da bir tane olmak üzere altı tane de torununu bakıp büyütür.
Bu annenin hiç bir geliri veya mal varlığı yoktur. Sarhoş oğlu bir kurumdan, karısı bir kurumdan emekli olurlar ve iki kızları da kamu görevlerine atanırlar. Oğlu artık ekonomik olarak rahatlamıştır. Alkolü bırakır ve haca gidip hacı olur.
Büyük kızının eşine de epey yüklü bir miras kalmıştır. Onun eşi de üst düzey bir bürokrat olarak emekli olur ve üç apartman dairesi, bir yazlık alıp bir de villa yaptırır. Kızının kızı yani annenin torunu kariyer yapıp doçent falan olur. Diğer iki oğlu yani torunların ikisi de gayet güzel işlerde iyi gelir sahibi konumundadırlar. Küçük kızının oğlu da iyi bir öğrenim görüp üst mevkide bir vazifede çalışır.
Derken seneler geçer. Anne 85 yaşına gelir ve işte hayat bu anne için bundan sonra zorlaşır. Oğlu benim annem yok diyerek annesini evine sokmaz. Büyük kız bin bir naz bin bir niyaz, arada yılda bir iki kez ziyaretine gelirse gelir. Küçük kız anneyi himayeye devam eder. Anne artık iyice elden ayaktan düşmüştür. Yaş 95'e gelmiştir. Oğlu kabul etmediği gibi artık büyük kızı da annelerini kabul etmemektedirler. Bu anne yıllardır küçük kızının ve damadının yanında yaşamaktadır. Konu komşu ziyaretine gelip hal hatır sormakta ama ne oğlu , ne büyük kızı ve nede bunların çocukları olan torunları tarafından yıllardır aranmamaktadır. Her türlü bakımı ve tedavisi küçük kızının ailesi tarafından karşılanmaktadır.
Buraya kadar çok kısa olarak 95 yıllık bir hayatın özetini yapmaya çalıştım. Esas ilginç olan, bundan sonra yaşanandır.
Bu hengame içinde, küçük kızın eşi yani damadı, anneye; "Bu böyle olmaz, oğlunla büyük kızın yıllardır seni görmediler. Ne maddi ne de manevi olarak senin hayatına katkı sağlamıyorlar. Gel bir nafaka davası açalım, biz kendimizi de davalı gösterip mahkemeden her üç evladından nafaka bağlatıp , hiç değilse bazı ihtiyaçlarının karşılanması için katkıları olsun " dediğinde;
Anne; -Hayır olmaz ! İstersen sen de beni sokağa at , ama ben ne oğlumu ne de kızımı hakim karşısına çıkartmam. Ben onları, üvey baba eline teslim etmemek için 35 yaşında dul kalmama rağmen evlenmedim. Çevremden, (bu çocuklara bakamazsın, gel bunları yetiştirme yurduna verelim ) diyenleri kapımdan kovdum. Ko onlar beni tanımasınlar, ama ben onların analarıyım , onlardan davacı olmam" diyerek, damadının bu teklifini reddetmiştir.
Bu anne halen hayattadır. Küçük kızı ve damadı ile küçük kızının oğlu olan torunu tarafından bakılmaktadır.
Hacı olan oğlu ve ondan olan torunları ile hayli varidat sahibi olan büyük kızı ve ondan olan torunları, bu gün bu anneyi görseler bile tanımakta zorluk çekeceklerdir.
Anneler böyledir işte!.
Saygılar-sevgiler.