Eşen Çayı’nı takip edip güneye doğru yönelince Yakaköy ve Döğer köyleri arasındaki Tlos antik şehrine ulaşılır. Tlos kenti Xanthos, Pınara, Krafos ve Tlos kardeşlerden Tlos adına kurulmuş, zamanla Likyalıların altı önemli kentinden birisi haline gelmiş.
Kazara avda kardeşini öldüren genç ve yakışıklı Bellerophon ülkesini terk etmiş. Gittiği ülkenin Kralının karısı Likya ülkesinin kralının kızı imiş. Kadın bu genç ve yakışıklı delikanlıya gelir gelmez aşık olmuş ama aşkına karşılık bulamamış. Hırsından şaşırmış ne yapacağını ve kral kocasına şikayet etmiş Bellerophon’u namusuna göz dikti diye. Kral konuğu olan yabancıyı öldürmek istememiş ve eline üstünde ölüm işaretleri olan bir mektup vererek Likya Başkentinin Kralı olan kayınpederine göndermiş genci.
Likya Kralı damadının gönderdiği konuğu günlerce ağırlamış şenliklerle toylarla. Günler sonra damadından gelen mektubu açmış. Mektupta olayı anlatan damadı gencin öldürülmesi gerektiğini yazıyormuş. Likya Kralı evine gelen konuğu öldüremezmiş,yakışmazmış krallığına. Sonunda kendince bir çözüm bulmuş
Likya ülkesini tehdit eden bir canavar varmış. Likya kralı ağzından alevler saçan, aslan başlı, keçi gövdeli, yılan kuyruklu bu canavarı öldürmesini istemiş Bellerophon’dan. Hiçbir şeyden habersiz olan genç kendisine türlü hürmet gösteren yaşlı kralı kıracak değil ya kabul etmiş bu isteği.
Bellerophon gitmiş kahinlere danışmış. Kahinler de gence tapınağa gidip orda bir gece geçirmesini söylemişler. Tanrılara adaklar adamasını da tavsiye etmişler.
Tapınakta uyuyan gencin güzelliğine dayanamayan Tanrıçalar ona Pegasus’un gemini vermişler.Pegasus uçan bir atmış,bakanı taşa çeviren yılan başlı kadının kesilen başının kanlarından doğmuş.
Bu atı tanrıçalar, sanat perilerine vermiş ve Pegasus da sırtına sadece bu perileri ve sanatçıları bindirmiş bundan sonra.
Belerophon, elinde tanrıçaların verdiği gemle Pegasus’u aramaya koyulmuş. En sonunda bir pınarın başında Pegasus’u görmüş. Gemi atın başına atmasıyla atın sırtına binmesi bir olmuş.
Bellerophon, Pegasus’la göklerden aşağı inerek canavar Chimera’ya saldırmış. Canavarla savaşı günlerce sürmüş. Bellerophon’un attığı okların kurşun uçları canavarın ağzından çıkan alevlerde eriyerek boğazını kapatmış ve canavar ölmüş. Likya Bölgesi de Bellerophon sayesinde bu canavardan kurtulmuş.
Canavarı öldürdükten sonra, Likya kralı genci Amazonların üstüne göndermiş. Bu işi de başaran Bellerophon kendisine verilen daha birçok güç işi başarmış. Bu süre içinde suçsuzluğu anlaşılan genci, Likya Kralı küçük kızıyla evlendirmiş kendine damat yapmış.
Kazandığı başarılardan başı dönen Bellerophon bir süre sonra Olimposlu tanrıları küçük görmeye başlamış. Buna kızan Tanrılar da bir at sineği göndererek Bellerophon’un atı Pegasus’u sokmasını sağlamışlar. Canı yanan at üstündeki genci şahlanarak üstünden atmış. Göklerden yuvarlanan Bellerophon toprağa düşmüş, topal ve kör olmuş. Bir müddet bu şekilde yaşadıktan sonra, kimseden habersizce ölmüş.
İşte Bellerophon ve tüm kahramanlık hikayeleri Tlos’ta kaya mezarlarına oyulan kabartmalarla anlatılmış insanoğluna.
Alıntıdır.