Masonluk ve dinler

[Prometheus]

Bildiğim kadarıyla localarda veya toplantılarda din konusunda konuşmak yasak. Ancak işin ilginç yanı, bir dine inanmıyorsanız mason da olamıyorsunuz. Bu biraz çelişkili değil mi?
Dinleri içinden çıkılamayacak tartışmalara sebep diye tartışmıyor değiller herhalde. Başka bir sebebi olmalı diye düşünüyorum.
Üstelik Dinlerin hedefleri bellidir. Bütün insanlığa gün gelecek sahip olacaklardır. Her inanan dinini yaymakla görevlidir. Oysa masonlar birbirlerine kardeşim diye hitap ederler. Dinler konusunda yolları ayrılırken, sadece tartışmayarak bu sorunun üstesinden gelinebileceğini mi düşünüyorlar acaba?
Benim bildiğim kadarıyla insanlar dinleri ile daha iyi insan olunacağını savunurlar ve bir yaşam felsefesidir. Sadece bu kadarla kalsa iyi, dinler insanın evrene bakış açısını, varoluşun sebeplerini de söylerler. Hatta diğer dinden olan kişi kafirdir. Burada bütün dinlerin yolları birbirinden ayrılır. Hatta varacakları noktalar bile farklılaşır. Hristiyanlık ile büyüyen birisi ile Müslümanlık ile büyüyen birisinin hayata bakış açısı tamamen olmasa bile kısmen farklıdır. Her öğretinin yöntemleri de farklı olacağı için, kişiler üzerindeki etkileri de değişik olacaktır. Bu farklılıklar insanın hem düşünce yapısını hemde olaylara tepkilerini farklı kılacaktır.
Masonluk bütün bu farklılıklara rağmen insanları kardeşim diyecek kadar yaklaştırabiliyorsa niçin giriş için dinlere inanç istiyor?

Günlük hayatımızdaki bir çok olay ile dinler arasında bir bağlantı kurabiliriz. Yani temelinde dinlere kadar inen bir sürü olay vardır. Tartışmayarak bunları nasıl çözebiliyorlar?
Aynı masonlukta şekilde siyasette yasaktır, dinin ve siyasetin olmadığı bir yer düşünemiyorum. Kaldı ki bunlar günlük yaşantımızı birebir etkiliyor. Eğitimden konuşsanız bunlara girersiniz, tarihten konuşsanız bunlara girersiniz, tıptan, basından, ulaşımdan veya herhangi bir konudan konuşsanız ya siyasete yada dinlere girmiş olursunuz.

Umarım gizli şeyleri sormamışımdır?

Saygılarımla...

[Mustafa Kemal]

Ayrıntılı cevap hakkımı saklı tutarak:

1- Masonluğa girerken "Tanrı" inancı sorgulanır (adına ne derseniz diyin farketmez), din değil. Yani adaya hangi dine ait olduğu, ve hatta birine ait olup olmadığı sorulmaz. (deist de olabilir, tercihim deist olmamasıdır, ama şu anda bir engel yok eizme).

2- Localarda din konusu tabu değildir. Konuşulur. Tartışılmaz. Daha doğrusu, yasak olan şudur: "benim dinim en iyisi, öbürleri yalan" demek... Bir dinin son derece inançlı üyesi olabilirsiniz, o din hakkında bilgi de verebilirsiniz. Yasak değildir.

3- Aynı durum syaset için de geçerlidir. Siyasi görüşler tabi ki dile getirilir. Kavramsal olarak konuşuruz da. Bunun "taraftarlığını" yapmak yasaktır.

Saygılarımla.

[AQUA]

Sn Prometheus,
Benim  fikrim bahsettiğiniz  her  iki konununda ortak bir özelliği  var o yüzden.
Saygılarımla
AquA

[Prometheus]

Sayın Mustafa kemal, masonluk sizinle yeniden şekilleniyor:)
Bu forumda dahil bir çok yerde bunları ilk defa siz söylüyorsunuz. Açıkçası iyi ki sormuşum diyorum.
Ancak Tanrı inancı değilde, ille de bir din isteniyor diye biliyorum. Hatta bu yüzden sayın ADAM'la tekris sırasında boş veya herhangi bir din kitabının bulunması hakkında epey tartışmıştınız.
Forumda belki yüzlerce siyaset ve din konuşulmaz yazısı bulabilirim ama size güveniyorum.
Açıkçası bazı bildiklerim değişti. Teşekkür ederim.


Saygılarımla...

[Mustafa Kemal]

Sn. Prometheus,

Ayrıntılı cevap hakkımı bunun için saklı tuttum zaten. EUM tabiri de bu durumu açıklamıyor mu aslında? Dinler arasında kurumsal olarak taraf olmamak... Her din yaradanı kendince isimlendirir. Bir ismi tercih etmek o dini tercih etmek olarak algılanabilir...

Biz "Yaradan inancını" sorgularız, hangi din sorusu kesinlikle sorulmaz. Bu kısa girişin üzerine sorularınız varsa elimden geldiği kadar cevap vermeye çalışırım.

Saygılarımla.

[Prometheus]

Peki localarınız da hiçbir dine ait olmayan mason var mı?
Belki burası açıklamak için uygun bir yer değil, çünkü antimason olanların huylarını biliyorsunuz. Yarın gazetelerde masonlukta dinsizler bulunuyor diye bir yazı bulmamız çok olasıdır.


Saygılarımla...

[Mustafa Kemal]

Sorun tam olarak orada zaten...

Teist, deist, gnostik, panteist, vs vs vs... Yüzdelerini bilmem mümkün değil, kimse de bilemez... Çünkü soran kimse yok

[ADAM]

Ben, ADAM, sanırım bu konu üzerindeki tartışmaya katılmasam olmazdı. Forumu sürekli izleyenler benim ne diyeceğimi beklerdi. Ben de onları çok uzun süre bekletmemeyi öngördüm.

Bana göre Sayın Prometheus, bu başlığı açarken ortaya serdiği soruların yanıtlarını zaten biliyor. Dahası bu sorulara kimin nasıl yanıt vereceğini de biliyor. Bu böyle diye Sayın Prometheus’u art niyetli olarak görmüyorum. Bu bir tartışma ortamı açılmasının yöntemlerinden biridir.

Birbiri ardınca gelen birçok konu var burada. Hepsi uzun uzadıya ayrı ayrı tartışılabilir. Nitekim bazıları Sayın Prometheus ile Sayın Mustafa Kemal arasında tartışılmış bile.

Ben Sayın Mustafa Kemal’in görüş ve açıklamalarının çoğuna katılırım. Ufak tefek ayrıldığımız noktalar bulunabilir.

Burada Sayın Mustafa Kemal ‘in açıklamalarını yok sayarak kendi yanıtlarımı vereceğim. Burada alınmaca olmaz umarım. Yok sayarak derken, sanki Sayın Mustafa Kelam hiç yanıt vermemiş gibisinden…

Başlayalım…

Localarda veya toplantılarda din konusunda konuşmak yasak değil. Sadece dinler üzerinde yan tutarak övgü ya da yergi türünden konuşmalar yapılamaz, o kadar.

Bir dine inanmıyorsanız mason olamazsınız diye bir şey yok. Zaten dine inanılmaz, bağlanılır. Fakat bir dine bağlı olmayan mason olamaz diye bir şey de yok. Kimileri bu bağlamda “Ulu Yaradan’a inanmayan mason olamaz.” diyebilir belki ama o da yanlış. Çünkü, örneğin, Budistler mason olabilir ama Budizm’de ulu yaradan diye bir şey yok.

Dinler içinden çıkılmaz tartışma konusu değildir. İçinden çıkılır. Fakat masonlar tam ve yetkin kişiler olmadıkları için bu konuda tartışırken birbirlerini incitebilirler. Bu da uyum ve kardeşliği zedeler.  Dolayısıyla olmasa daha iyidir. Varsın tartışılmadık bir tek bu konu kalsın.

Dinler bir gün gelecek, insanlığa sahip olmak bir yana dursun, önemsizliğe tutsak olacaktır insanlığın gücünün karşısında.

Her inanan dinini yaymakla görevli değildir. Böyle bir misyon bazı dinlerde vardır ama bazılarında yoktur. (Bu konu Masonlukla bağlantılı değil.)

Masonların dinleri tartışmayarak değil de dinsel konularda kendi inanç ya da yeğlemelerini ortaya koyarak tartışmamak suretiyle yaptıkları iş, bunun üstesinden gelmek ya da gelmemek değil, kendi yapısal ortamlarında huzur ve ahengi korumaktır.

Kimi insanlar dinleri ile daha iyi bir insan olduklarını savunabilirler ama bu her din için ortak, genel geçerli bir uygulama değildir.  (Bu konu da Masonlukla bağlantılı değil.)

Masonluk bu kuruma giriş için dinlere inanç falan istemiyor. Kimi mason kuruluşlarının sadece Hıristiyanları (Katolikler hariç) kabul ettiği doğrudur. (İsveç’tekiler gibi…) Kimileri genel olarak bir teist inancı zorunlu görür; bu da doğrudur. Kimileri her ne olursa olsun bir inancı yeterli görür; bu da var. Kimileri mason olacak kimselerin din ya da inançlarıyla ilgilenmez. Dolayısıyla hepsi “kimileri”… Hiçbiri Masonluğun bütününü tek başına temsil etmez.

Temelinde dinlere kadar inen bir sürü olay elbette olacaktır. Din sosyal bir kurumdur. Masonluk da sosyal olgular ile pek yakından ilgilidir. Ancak masonların bir şeyi çözmek gibi bir iddiaları da yoktur. Dolayısıyla nasıl bilimsel, tarihsel, bilgisel birçok şeyi inceliyorlarsa toplumsal bağlamda dinlere değinmeleri de söz konusu olur. 20. yüzyıla dek insanlık tarihi dinler tarihi çevresinde dönmüştür. Bunu masonlar da bilir.

Masonlukta siyaset yasaktır, doğru. Bunun anlamı localarda siyaset yapılamayacağıdır. Locaların ötesinde bir mason örgütü, örneğin bir büyük loca, siyaset yeri değildir. Fakat bu masonların localarında politika ile bağlantılı konular ile hiç ilgilenmediği anlamına gelmez. Böyle bir şey düşünülemez. Sosyoloji de din ne kadar önemliyse politika da o kadar önemlidir. Ancak özellikle iç politika bakımından herhangi bir politik eğilim, doktrin, parti ya da eylem ne özendirilir, ne propagandası yapılabilir ne de üzerine yergi kurulabilir. Hepsi, objektif bir tutumla incelenebilir, tartışılabilir. Ancak bu bağlamda adı belli politik partilere değinilmez.  Örneğin milliyetçi muhafazakar görüş karşına sosyal adaletçi evrensel görüş yerleştirilerek irdelenebilir; fakat işte o kadar.

Sayın Mustafa Kemal’in anlattıklarına karşı bir tür yorum farkı olarak anlaşılabildi mi acaba?