Bu başlık altında yazılanları okuyorum da...
Biraz şaşırıyorum.
Herkes "kendine göre" olanı söylüyor. Elbette kendine göre olanı söylemeye hakkı var. Kimse durduramaz.
Fakat bu başlık ile bağlantılı olmak üzere "bana göre" olandan önce "benim bildiğimce" gelmeli.
Bu diğer deyişle bu konu üzerinde görüş üretmeden önce konunun bilgisini edinmeli.
Nereden?
Bir bilimsel bilgi kaynağından hatta doğrudan o bilimin kendisinden.
Nedir o bilim?
Öncelikle psikoloji; biraz da genetik.
Bu arada işin içine birazcık da astroloji karışabilir ama o henüz bir bilim dalı olma olanağını elde edemedi.
İşin ilginç yanı şurada ki, bu bağlamdaki bilimsel anlatılarda konu öncelikle ve kabaca ikiye ayrılıyor. Bunlardan biri "kişilik", diğeri "karakter".
Kusura bakmayın. Bu benim marifetim değil. Bilim adamları öyle yapıyor.
İnsanın yaklaşık yedi yaşına kadar oluşanı kişiliktir. Bunda genetik transfer etkisi kısmen vardır ama doğumdan çok önce daha yumurtanın döllenme anında başlayan manyetik alan etkisi onlardan çok daha güçlüdür. Bu noktada astrolojiden yardım almak gerekir. (Kimileri parapsikoloji üzerinde duruyor yoğunca.)
Karakterin oluşumu daha sonra başlar. Kimi bilim adamları kişilik oluşumunu on yaşına kadar uzatırken kimileri de karakter oluşumunun başlangıcını dört yaşına kadar indiriyor. Bir örtüşme dönemi var anlaşılan.
Hepsi de bilim. Hepsi de bilimsel yönteme dayanıyor. Bilimsel yöntem de veri toplamayı, sonra bunları irdelemeyi, hipotez oluşturmayı, deneye vurmayı, yeterli bir güvenilirlik düzeyinde doğrulamayı, standart sapmayı olabildiğince azaltmayı gerektiriyor.
Öyle yapılıyor ama bu bağlamda bilim çok genç; daha alınması gereken çok yol var.
Üstelik bunlarda bir de coğrafyanın, topoğrafyanın, bitki örtüsünün ve iklimin de etkisi var; hem de azımsanamayacak etkiler bunlar. Öyle ki belli bir ülkede kurulu olan teori, bir başkasında birçok yönden geçersiz olabiliyor.
Özellikle karakterin oluşumu bakımından toplumun yaşam tarzı, inançlar ve gelenekler... İşte o bir başka âlem.
Forumda tüm bunları iyi bilen bir bilim adamı olsaydı da özetle anlatsaydı... Biz de özetle okuyup öğrenseyduk... Sonra görüşlerimiz yenrine bilgilerimizi aktarsaydık birbirimize.
Dolayısıyla, görüş üretmeden önce biraz bilgi edinmek için okumanın yararlı olduğunu düşünürüm. Örneğin acaba Özcan Köknel'in "Kişilik" adlı o güzelim kitabı hâlâ piyasada bulunabiliyor mu?... O bulunamasa da eminim onun yerine okunabilecek ve bilgi alınabilecek popüler bilim kitapları vardır.
Belki siz bu konuda benim de bir görüş belirteceğıimi sandınız. Üzgünüm, yanılmışsınız öyle sanmışsanız. Bu konu üzerinde bence bilgi ile tartışmak gerek, görüş ile pek olmuyor bu işler çünkü görüşler ya da kanılar, bir temeli olmayınca bilimsel bilgiyi izlemeyebiliyor hatta aykırı bile düşebiliyor.
Ancak siz benim dediklerime bakmayın. Görüşlerinizi tartışmayı sürdürün.