Aslında öyle çok gizlenen bir gerçek de yok. 1930'ların başında Almanya'da 75.000 civarında Mason ve 9 düzenli Büyük Loca mevcuttu (galiba bugünkü sayıdan fazla). O dönemden bu sayının Yaklaşık 3'te 2'si Old-Prusya Locaları olarak adlandırılan ve yalnızca hristiyan olanları kabul eden 3 Büyük Locanın üyesi idi. (Diğer altı büyük locaya Humanitarian denmiştir, çünkü onlar hristiyan olan/olmayan ayrımı yapmamaktaydılar. (Bu 9 düzenli Locanın dışında iki tane daha 'düzensiz' kabul edilen Büyük Loca vardı. bunlar, Freimaurerbund zur aufgehenden Sonne (AMI uyesidir) ve Symbolische Großloge von Deutschland'dir (Sonne'den ayrılarak kurulmuştur ve Die Alten Pflichten isimli bir dergi de çıkartmıştır)) Hatta 1922'de Eski Prusya Büyük Locaları 1872'de kurulmuş olan Alman Büyük Locaları Birliğinden 1922 yılında ayrılma kararlarını ilan ederlerken 'Eski Prusya ulusal Masonluğu ile 'humanitarian'ları keskin biçimde farklılaştıran ayrımlardan olduğundan bahsederek 'Biz Üç eski Prusya Locaları olarak dünyada insanlar arasında genel bir insani kardeşleştirme hareketine katılmayı reddediyoruz' ifadelerini kullanır). Dolayısıyla Almanya'da o dönem Masonluğunda kuvvetli bir ulusalcı düşüncesi vardır.
1926'dan itibaren Große Nationalmutterloge Zu den drei Weltkugeln (3WK) ve Große Landesloge der Freimaurer von Deutschland (GLL) Masonluktaki Eski Ahit kaynaklı düzenlemelerinden kendilerini ayırmak istediklerini açıkça göstermeye başladılar. Bu etkileri azaltmak için rituellerin değiştirilmesini istediler. Dinsel motiflerden arındırmak belik temel sebepleri olabilir kabul edilse de yine de Localarda bu dönemden itibaren ırksal tartışmalar giderek artmaya başladı. Hiçbir Büyük Loca ırksal kategorileşmeyi (saf aryanlaşma) kabul etmemekle beraber 1920lerin ortasından itibaren Wetzlarer Ring ve Bielefelder Ring gibi bunu temel talep olarak dile getiren güçler oluşmaya da başlamıştı.
Bu dönemde bu tip girişimlerden etkilenmeyen Alman Ulusalcıları, Masonluğa saldırmaya devam etmiştir. Bunların içerisinde belki de en önemlisi General Erich Ludendorff ve onun eseri "Vernichtung der Freimaurerei durch Enthüllung ihrer Geheimnisse"dir. kitap
http://nsl-archiv.com/Buecher/Bis-1945/Ludendorff,%20Erich%20-%20Vernichtung%20der%20Freimaurerei%20durch%20Enthuellung%20ihrer%20Geheimnisse%20(1931,%20112%20S.,%20Scan,%20Fraktur).pdf adresinden indirilebilir) Kitapta GLL'nin rituelleri saptırılarak ve sahteleştirilerek sunulmuş ve Masonluğun 'yapay bir Yahudilik' olduğu ileri sürülmüştür (Böyle yazınca aklıma Türkiye'deki anti-masonik yayınlar geldi. Saptırma ve gerçek dışı ifadelere yer verme. Mesela Yemin konusunda Tanju Koray'ın "Çırak-Kalfa-Usta" kitabının 41. sayfasına atıf yaparmış gibi yapılan çalışmalar (hatta videolar) gördüm. Ne yazık ki o çok güzel eserin hiçbir yerinde yer almayan 'şeytani güçleri çağırma, onlara yemin etme' gibi ifadelere yer verildiğini gördüm. Tüm dünyada anti-masonluk yalan ve sahtekarlık üzerine kuruluyor. İşin paradoksal yanı, bu anti'ler Masonları bir de ahlak yoksunluğu gibi sebeplerle de suçluyor
neyse konuya dönelim)
Bu dönemde (Wiemer Cumhuriyeti diye de adlandırılır) Alman milliyetçiliği ve anti-semitizm temelli siyasal gücün etkinliği sebebiyle Alman Masonluğunun etkinliği görece sınırlı kalmıştı. Gerçekte Weimer dönemi demokrasisinde dmeokratik eğilimli bireyler için sıkıntılar mevcuttu. Alman MAsonluğunun bu dönemde başarısız olduğu kabul edilebilir. Pek çok Alman Masonu Weimer demokrasisinde kurucu bir rol bulmakta da başarısız olmuştu.
Mein Kampf'ta Hitler Masonluğun yahudilerce kullanılan 'mükemmel bir araç' olduğunu söylemektedir.Masonluğun karşısında durmak bir kültürel kod haline gelmişti. Liberal, yahudi, demokrasi karşıtlığı temelli bu kültürel kodun bir parçasını da mason karşıtlığı oluşturmaktaydı. Hitlerin iktidara geldiği 1933'te Alman Masonluğu yukarıda açıkladığım üzere birbirinden kopmuştu, Nazi döneminin başlamasıyla da aslında belirsiz bir geleceğe sahip olmuştu. 1933'ün Mart ayında Yüksek Şura ve Symbolische Großloge von Deutschland uyku dönemine girdi (SGvD Kudus'te Haziran 1933'te Sürgünde Almanya Sembolik Büyük Locası'nı (Symbolische Großloge von Deutschland im Exil) kurmuştur) . Freimaurerbund zur aufgehenden Sonne, AMI'den ayrıldı.
Royal York (Großloge von Preußen), 3WK, GLL, kendilerini savunmak için çalışmaya başladılar. 7 Nisan 1933 günü GLL Büyük Üstadıyla Gestapo şefi Herman Göring buluştular ve aynı gün GLL'nin yeniden yapılanmasıyla ilgili mesaj ilan edildi. "Bugünden itibaren Große Landesloge der Freimaurer von Deutschland ismi geçersizdir. bundan böyle teşkilatın doğasına karşılık gelen "Deutsch-Christlicher Orden der Tempelritter" kullanılacaktır. bundan 3 gün sonra 3WK ismini Nationaler Christlicher Orden Friedrich der Große olarak değiştirdi. DCO, 23 Nisan'da temel kurallarını şu şekilde ilan etmiştir: "1. DCO ulusal temelde kurulmuş özgür Alman erkeklerine özgü bir kuruluştur. 2. DCO'nun amacı, Alman ulusal yaşam felsefesi ve hıristiyan inancına adanmış öncüler oluşturmaktır. 4. Alman-Hıristiyan karakterin bir sonucu olarak yalnızca vaftiz edilmiş Aryan kökenliler üye olarak kabul edilir"Örgüt Masonik gelenekten ayrıldığını göstermek için kendi içinde ve çalışmalarında da kimi değişikliklere gitmiştir. (çok ayrıntıya girmeyeyim diyorum ama yazdıkça bakıyorum zaten ayrıntılandırmışım. Bu değişikliklerden birisi Hiram Efsanesi yerine Baldur Destanının koyulmasıdır mesela). Eylülde yayımlanan bildiride Nazi ırkçılığına yakınlaşma daha belirginleşmiştir. Yeni Tüzük'te ırk konusunun ulusal devrim sonrası büyük bir önem taşıdığı ve ulusun geleceği için önemli olduğu vurgusu yapılarak "Aryan kökenli olmayan Kardeşlerin örgütle ilişkilerinin derhal kesilir kuralı getirilmiştir. Tüzüğe göre Aryan kökenli olma babası ve dedesi Aryan kökenli olmasıdır. Eşleri yahudi olanlar için de ilişki kesme kuralı işletilir." kuralları getirilmiştir.
Eski Prusya Localarının varlık mücadelesi 1935 baharına dek devam etmiştir. Aryan maddelerini koymalarına, isimlerini değiştirmelerine rağmen, 22 Mart 1935'te üç Büyük Locanın Büyük üstatları Gestapoyla bir toplantıya zorlanmışlardır. Toplantıda sonuç olarak, gönüllü kuruluşların çözülmesinin doğru bir iş olacağı kararına vardıkları ve bunun için istekli olduklarını açıkladılar. Yaz 1935'te tüm örgüt "gönüllü" olarak kapatılmıştır.
1933'ten itibaren Masonluğa karşı vahşi bir saldırı hali başlamıştır. Çoğunlukla SA (Sturmabeilung) üyeleri tarafından gerçekleştirilen bu saldırılar yerel makamların emri altında gerçekleşmiştir. Pek çok yerel Loca Reichstagsbrandverordnung ile (Reichstag Yangını Kararnamesi) yasadışı ve devlet düşmanı ilan edilerek kapatıldı. Masonların mallarına el konuldu. Ağustos 1935'te tüm Masonik oluşumlar ya Devlet tarafından kapatıldı ya da gönüllü (!) olarak kapatılmaya zorlandı. Localar vandalca harap edildi. Loca arşivleri ele geçirildi. Bir çok Mason, Berufsbeamtentumgesetz (Medeni Hizmet Yasası) ile kamu hizmetlerinden çıkarıldı ya da etkin makamlardan alındı. Likiditeler Gestapo tarafından kontrol altına alındı. Paraları, locaların kapatılması ya da malların taşınması işlerinde kullanıldı. Devletçe el koyulan taşınmazların satışından sembolik miktarlar Masonlara verildi. Satışlar Gestapo denetimi altında gerçekleştirildi.