Bugün ki yazım biraz uzun olacak. O yüzden bu yazım bölümlere ayrılacak. Uzun bir süredir yine yoktum. Yine bir konu ile tekrar dönüş yapıyorum.
Okuyup okumamak size kalmış, yazım bol bol eleştiri ve kişisellik içerir. Aslında toplumu, sizi içerir.
Tekrar ediyorum okuyup okumamak size kalmış.
20 ve 21.yy teknolojinin tüm insanlara iletişim, görsel, duyusal bir olanak sunduğu tarih. Seks bir diğer bilimsel karşıtı ile ''Cinsellik''. Dünya üzerinde ki en büyük zaaf. Bu zaaf o kadar güçlü ki günümüzde seks en çok tercih edilen tema olmuştur. Kadınlar bir yana Erkeklerin iç güdüsel olarak uyarılar aldıkları ve bu sayede daha çabuk ikna olabilecek tek gerçek. Yada tüm Ahlaki kuramların, normların, düzenlerin tek dayanağı ''seks''. Özellikle vurguluyorum ki aklınızda çıkarmayınız bu konuyu. Eğer bir toplumun içten bitirmek ve onu düşünmeden karar veren, yat dediğinde yatan, yuvarlan dediğinde yuvarlanan bir toplum istenirse, O toplumun Ahlaki düzenini yıkmanız yeterli olacaktır. Ahlaki düzenin en kırılgan noktası da ''seks''.
Yukarıda yazdıklarımı bir köşede hafızanızda bulundurun. Çünkü tekrar tekrar okumanız gerekebilir. Unutmayınız burada anlattıklarımı okuyup okumamak sizin ''hür'' iradenize kalmıştır.
Dünyayı Kontrol Etmenin En Etkili ve Verimli Yolu Nedir ? düşündünüz mü? çok düşünmenize gerek yok. Sadece iki kelimeden oluşuyor. Bu kadar kısa evet sadece iki kelime. Nedir bu? ''Akıl Kontrolü''
Şuanda ortadoğuda yaşanan savaş hakkında hissetmemiz gerektiği gibi, bize söylendiği gibi hissetmiyorum. Bu ülkenin bize emrettiği ve öğrettiği gibi hissetmiyorum. Bunu açıkça dile getirim, bu ülkenin dile getirdiği gibi hissetmiyorum. Benim beynim devletin genellemesi gibi çalışmıyor. Onlar konuştukça benim yaptığım tek şey var o da ''düşünmek''. Durmadan düşünür dururum. Bu sebeple beni pek sevmezler. Çünkü onlara göre ben buralı değilim. Onlar gibi hissetmediğim, onlar gibi düşünmediğim için ben buralı değilim. Diğerlerine söylediği gibi yuvarlan dediklerinde yuvarlanmıyorum, ama bakıldığında çoğu kişi yuvarlan dediğin hemen yuvarlanır.
Hayatımda uyduğum ilk kurallardan bir tanesi ; 1.Kuralım : Devletin bana söylediği hiçbir şeye inanmamak. Ayrıca bu ülkenin medya ve basın organlarını pekte ciddiye almıyorum. Gezi olaylarında yada ülke içerinde yer alan herhangi bir olayda yer alan basından fazlası olmamışlardır. Çoğunlukla devletin halk ve ilişkileri gibi çalışmaktadırlar. Onları dinlemiyorum. Açıkça belirtiyorum Ülkeme gerçekten inanmıyorum. Şunu da belirteyim çelenkler ve Yıldızlı bayraklar beni ağlatmaz. Medya hep farklılıklarımızdan bahseder. Durmak duraksızın nefes almadan sadece tek yaptıkları farklılıklarımızdan bahsetmek. Ve onlar bundan hiç bıkmazlar. Yıllar durmadan devam ederler. Medya ve siyasetçiler hep bizi bölen şeyleri ortaya koyarlar. Bizi birbirimizden farklı yapan şeyleri. Her toplumda bütün yönetici sınıflar bu şekilde çalışır. Onlardan sonra geri kalanları bölmek için çalışırlar.Irk din, etnik, milli geçmiş, iş gelir, eğitim, sosyal statü, cinsiyet. Birbirimizle kavga etmemiz için gereken ne varsa herşey.
Size bu ülkede ki ekonomik sınıfı tanımlamak istiyorum.
Üst sınıf bütün parayı elinde tutar ve hiçbir zaman vergi ödemezler.
Orta sınıf bütün vergileri üstlenir ve ödemeye devam eder. Yapılması gereken bütün işleri yapar.
Fakirler vardır, onlarda toplumdan tamamen soyutlaşmışlardır. Yukarıda ki 2 tane sınıfta bu fakir sınıfından oldukça iğrenir.
Politikacıların temel aldığı 3 şey vardır. Bayrak, Din ve Çocuklar. ''Çocuklar eziyet görmesin''. Buna inanıyormusunuz ? Politikacılar bu sözlerinden sonra genç nesli nasıl arkama alırım diye düşünür. Çocuklar, çocuklar, çocuklar diye sayıklayanlar eğitim sistemini hiçbir zaman iyileştirmezler. Bu asla ama asla düzelmez ve asla düzelmeyecek. Elinizdekiyle yetinin ve onunla mutlu olmasını öğrenin. Evet söylenen bu. Çünkü bu ülkenin sahipleri hiçbir zaman eğitimde gelişimi istemezler. Politikacılardan bahsetmiyorum. Unutun politikacıları. Gerçek ''sahiplerinden'' bahsediyorum. Büyük ve Zengin olanlardan.
Gerçek sahipler: Her şeyi denetleyen, her şeyi ''göz''leyen, ve her şeye karar veren büyük zenginler. Politikacıları boşverin. Onlar önemsiz. Politikacıların tek yaptığı size seçim hakkı tanındığı fikrini öne sürmek. Unutun bunu böyle bir hakkınız yok. Hepinizin sahipleri var, size sahipler. Sadece size değil, her şeye sahipler. ''topraklara'' ''şirketlere'' ''senato'' ''meclis'' ''hükümet binalarına'' her şeye sahipler. Hakimlerin arka ceplerindeler. Her yerdeler. Vergilerinizi öderken, bağış yaparken, dışarıya çıktığınızda, faturalarınıza baktığınızda. Her yerdeler. Sizi gözetliyorlar.
Sizi Hep Gözetleyecekler.
Diğer yazımda görüşmek üzere.