Türk Dil Kurumu bir türlü tutarlı olamadı. Sözcüklerde harflerin üzerindeki uzatma nitelikli şapkaları bir kabullenir, bir kaldırır.
Bu yüzden bir sözcüğü “hakim” biçiminde yazdığınızda bunu nasıl okuyacağınızı şaşırırsınız. Fonetiği gözetirsek, hakim mi, haakim mi, hakim mi?
Birincisinin bir anlamı yok aslında.
İkincisi, bir sıfat olarak egemen, üstün anlamına gelir. İsim olarak da, sıfatın bir türü: yargıç.
Üçüncüsü ise az bilinir hatta pek bilinmiyor bile diyebiliriz; bilge anlamına gelir. Masonlukta yer yer kullanılır ama kimilerinin yanlış kullandığı da ortada. Yanlış kullanan, Masonlukta bilgelik anlamında geçen şu hikmet sözcüğünün kökeninin hakîm olduğunu bilse, şaşırır belki de.
Eski Türkçenin Arapçaya dayanan bu türetmelerinin belli kuralları vardır ama kuralı bilmezseniz türetmeyi yapamazsınız. Ne dediğinizi bilmez ve anlatamazsınız.
Bizim güncel dilimizde hakîm sözcüğü yok ama hakîm sözcüğü yok ama hâkim sözcüğü, bir sıfat olarak yargıç ya da egemen anlamına gelmese bile var. «Şu tepe tüm ovaya egemen» diyebilir misiniz? Derzseniz olmaz. Tepe tüm ovaya hâkimdir.
Fakat birinden övgü ile söz ederseniz, onun “pek hakîm bir kişi” olduğunu söylediğinizde, sizi anlayan çıkmaz. Masonlar bile anlamaz.
Dilimizi iyi bilmeli, doğru kullanmalıyız.
Sözlediğimizi analatabilmemizden çok anlaşılabilmesini sağlamamız önemlidir.