Fikrimce, Masonlar.org forumunun gündemi günler boyunca ''erdem'' olsa yeridir.
Üzerine saatlerce konuşulması, yeni şeyler üretilmesi kanaatini taşıyorum. Hatta konu 'erdem' olunca belki de bir deneme de bizim yazmamız gerek diye düşünüyorum.Düşünmekte de haksız değilim herhalde. Çünkü Masonluğun da en çok üzerinde durduğu konulardan biri ve Masonlarda aradığı temel özelliklerden biri erdemli olmaktır. Hal böyle iken, üzerinde durmamak, Masonluğu anlamamak olabilir.
Tam anlamış sayılmasak da, en azından 'erdem' üzerine bir şeyler söyleyerek,anlamaya çalışmak iyi olur. Kim bilir belki erdemli de olur.
Tabi aynı zamanda erdem için söyleyeceklerimizin yanı sıra onu hayatımıza uyarlamak, erdemli bir insan olmanın,erdem üzerine konuşmaktan daha değerli olduğunu da unutmamak gerek. Biliyoruz ki antik çağdan bu yana, ahlak öğretilerinin kaynak arayışları ''ne ummamız gerek'' sorusundan değil ; ''ne yapmamız gerek'' sorusundan fışkırmıştır.. Yani erdemli olmak, uyum içinde yaşamak için bir ön koşul görülmüştür.
Ancak ,erdem konusuna 'bilgi' olarak yaklaşanlar da olmuştur. Mesela Sokrates'e göre erdem, bilmektir. Bilen insan, kendini bilen insandır ; kendini bilen insan da iyi insandır.
Daha sonra, onu akla ve ruha bağlayan Eflatun çıkıyor. Ona göre ise erdemli olmak için aklın ve ruhun arzularını önlemek gerekir. Ve bunu da davranışlarda ölçülü bir şekilde sürekli olarak göstererek yapabiliriz diye ekliyor.
Bu noktada ölçülü olunması hususunda Eflatun ilk vurguyu yapıyor diyebiliriz. Yani bir diğer deyişle ölçülü olmaktan kastının ; davranışta aşırıya kaçmamak olduğunu söylüyor. (Bu kural, davranışlar için geçerlidir. Düşüncede aşırılık olabilir. Çünkü düşüncenin etiği olmaz )
Erdem tanımlamaları ve tarifleri Sokrates ve Eflatunla bitmiyor ancak. Onu 'iç huzur ya da vicdan rahatlığı' olarak açıklamaya çalışan Stoalılardan tutun ; onu zevkte arayan Epikurculara kadar birçok görüş ortaya atılmıştır. Her biri de farklı farklı yorumlar getirerek Masonluğun mihenk taşlarından biri olan erdem konusuna yeni ufuklar kazandırmıştır. Ve bu konu, bin yıllarca konuşulmaya devam etmiştir. Yani Spinoza da, bu yazarımız Adnan Şener de erdem üzerine eğilmiş, mesai harcamış ve kafa yormuştur.
Demek ki , hakikaten önemli. Olmazsa olmazlardan...
Peki bu kadar farklı tarif varken, biz forum üyeleri bu konuda nasıl bir ölçüt seçmeliyiz kendimize ?
Yani kısacası nasıl davranırsak erdemli olmuş oluruz.
Bu soru ardılında birçok soruyu doğuruyor.
Doğan bu irili ufaklı sorular da insanın zihin dünyasının üzerinden bir tank gibi geçiyor :
Çünkü, bir yandan Socrates erdemli olmak bilgili olmak derken, diğer yandan Spinoza erdemli olmak , güçlü olmaktır diyor. Bir başkası erdemin eğitimle verileceğini söylerken,diğer taraftan bir başkası onun doğuştan geldiğini söylüyor.
Acaba ne yapmalıyız ; devam etmeli miyiz, yoksa var olanla yetinip olduğu gibi bırakmalı mıyız ?
Veya bunlardan hangisini,ne ölçüde yapmalıyız ?
...