Merhaba,
Bana kalırsa insanlar semavi dinlerin varlığından önce; sevgili Alşah'ın da dediği gibi korktukları ve bilmedikleri şeyden korktular. Fakat sanki semavi dinlerin varlığı, yaratıcının korkulası bir şey olmadığını gösterdi.
Dünyevi yaşamı düşünürsek, varlığımızı sürdürdüğümüz en küçük yapı birimi olarak aileyi ve ebeveynlerimizi ele alsak; tüm gelişimimiz boyunca bize bazı direktif ve nasihatlarla, bizim için iyi olduğunu düşündükleri eylemleri yapmamızı isterler. Örneğin; dersini bitirmezsen dışarı çıkamazsın, yemeğini bitirmezsen tatlı yiyemezsin, iş bulamazsan evlenemezsin.. Gel gelelim, birer yetişkin olarak hayatlarımıza; belli sorumluluklar almış halimize, dosyaları yetiştiremezsen mesaiye kalırsın, satış tutarlarını yükseltmezsen prim alamazsın, bu kıyafetle toplantıya katılamazsın..
Yaşamı ve yaşamayı çok iyi bildiğimiz, somut anlamda fiziki varlıklarımızla içinde bulunduğumuz dünyada biz farkında olmadan aldığımız direktif ve eylemlerimiz neticesinde karşılaşacağımız sonuçlar yüzümüze vursa dahi bundan korkmuyoruz, bunu bir tehdit olarak algılamıyoruz ? Şimdi yaşamın doğal döngüsü içinde yapmamız gerekenleri kağıdın bir yanına, yapmadığımız her satır için karşılaşacağımız sonucu ve etkisini aynı satırın karşısına yazsak; Kuran'dan çok daha tehditkar ve korku dolu olacaktır.
"Bir insan dilerse bir taşa bile tapabilir, yeter ki o taş benim başıma isabet etmesin."
Eğer bir yaratıcıya inanıyorsam ve
Bir yazılımı en iyi programcısı, bir evi en iyi annesi, bir icadı mucidi, bir sütunu mimarı bilebiliyorsa; bu dünyanın yaratıcısı da bu dünyayı en iyi bilendir. Bize bir yazılımcı, kırmızı tuşa basarsan program imha olur derse; kırmızı tuş bir tehdit midir ?
Sevgi ve saygılarımla,