Merhabalar saygıdeğer forum üyeleri. Bu yazımda sizlere bir üstadımızın ışığından edindiğim bilgileri aktaracağım. Geçtiğimiz hafta Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'yla birlikte Anıtkabir ziyaretinde bulunduk. Yolculuk sırasında pek çok üstadla sohbet etme fırsatı buldum. Kendilerine alışılagelmişin dışında ve masonluğu gerçekten tanımamı sağlayacak sorular sormaya gayret ettim. Toplumda pek çok iyi insan olduğunu ancak derneğe kabul edilmediklerinden, pek çok dernek üyesinin de aktifliğini yitirmesinden yakındım. Üstadlarımızla gerçekleştirdiğimiz 10 saatin üzerindeki sohbet neticesinde özellikle üzerinde durdukları 3 hassas kriter olduğunu fark ettim.
1) İyi insan olmak
Mason olmanın belkide olmazsa olmazı pek tabi iyi insan olmaktır. Hiçbir üstadımız bana, masonluğun bireyi iyi bir insan yaptığından bahsetmedi. İyi insanları daha iyi insanlar yapma yolundan ve ülküsünden bahsetti. Masonluk, benim anladığım kadarıyla iyi bireyleri (ham taşları) daha iyi bir birey (küp taş) yapma yolu ve bu vesileyle koca bir insanlık mabedi ülküsüdür. Elbette evvela taş olmak ve hamlığın farkına varmak gerek.
2) Tanınmak
İyi bir insan olmak hiç şüphesiz olmazsa olmazdır ancak ondan da önemli bir kriter var ki tanınmak. Tanınmaktan kastım ünlü olmak değildir. Yukarıda bahsettiğim pek çok iyi insanın fark edilemeyişi ve derneğe alınmayışı sorunsalının en önemli nedeninin tanınmak olduğunu fark ettim. Bir masonun, bir hariciyi teklif edebilmesi (referans olabilmesi) için onu çok çok iyi tanıyor olması gerek. Tanımak, huyunu, hobilerini, mesleğini vs. bilmek değil. Onu kendi gibi, yüreğini, hayallerini ve ideallerini tanımaktır. Tanımanın ne demek olduğunu sorduğumda ise bir üstadımız "Ben 30 yıldır buradayım ve daha 1 kişiyi teklif edemedim. " diyerek aslında tanımanın bambaşka bir tanımak olduğunu anlatmış oldu.
Bu noktada hiçbir tanıdığı olmayan hariciler ne yapacak sorusu akla geliyor? Elbette onun cevabını daha önce vermiştik. Tanınmak için gayret göstermek. Masonluğu tanımak, sembolleri okumak, derneğin haricilere açık etkinliklerini yakalayıp katılım göstermek. Nitekim masonlar da insan ve oturduğunuz yerden, hiçbir ulvi bir ses sizi işaret etmemekte. Kendinizi tanıtıp, istekli olmadıkça iyi insan olmanız "MASONLUĞA GİRMEK İÇİN" tek başına yeterli değildir.
3) İnsanlığa hizmet etmek
Bu nokta son derece önemli. Yolculuğumuz sırasında bir dostumuz kendisinin hobilerinden, sanata ve felsefeye olan aşkından ve yeteneklerinden bahsedip, kısaca kendisini tanıtıp masonluğa uygun olup olmadığını sordu. Üstadımızın cevabı oldukça güzeldi; "Hiç şüphesiz tüm bunlar bireyde olması gereken meziyetlerdir. Ancak masonluk için hiçbirisi yeterli değildir. Mason olmanın başlıca görevi insanlığa hizmet etmektir. Sen istediğin kadar sosyal bir insan ol, istediğin kadar dil bil, istediğin enstrümanı çal, balık tut, kitap oku, tiyatroya git. Hepsini sadece kendin için yapıyorsun. Tüm bunlara ayırdığın vakti özünde kendin için ayırmış oluyorsun. Fakat masonluk; tüm bunların ötesinde "insanlar" için bir şeyler yaptığın, toplum için vakit ayırdığın zaman başlar. Balığı bir hobi olarak değil de aç bir insanın karnını doyurmak için tuttuğun zaman anlıyorsun gerçek bir mason olmaya başladığını. "
Tüm bu cevapların ardından üstadımıza tüm o meziyetlere neden gerek olduğunu, bir insanın neden mason olmak için iyi bir meslek, güzel bir kariyer, etkili bir kültür birikimine sahip olması gerektiğini sorduğumda ise "Bir elmas, gazete kağıdının üzerinde mi yoksa kıymetli bir kumaşın üzerinde sergilendiği zaman mı değerli olur? Tüm o meziyetler senin masonluk için değerini arttırır ancak hiçbir zaman masonluğa girmek ve mason olmak için yeterli değildir." diyerek masonluk hakkındaki pek çok sorunun da cevabını yanıtlamış oldu.
Sevgi ve saygılarımla
Risus