Merhabalar,
2007 yılının Ekim ayında pek değerli olduğunu düşündüğüm bir konu hakkında kişiler geçmişler klavyelerinin başına pekte güzel hakikatince yazmışlar. Forumun biraz tozlanmış bu sayfalarını karıştırmak hazzı bir yana söylemi önem arzettiğinden hatıra bir kez daha getirmek niyetindeyim.
Sn.MYSTICPROVOCATEUR 'un paylaştığı alıntı şöyle başlamış : '' Kitap okuyamıyorum! '' ve devam edegelmiş nedenleriyle bahane ve sığınmalarıyla.
Şöyle bir düşündürdü beni...Bir ''şey'' ile ilk tanışma onu kavrama daha sonrasında pekiştirme sürecine(mümkünse daha ileri taşıma elbette) itti beni.Her ayrıntısı ile hatrımda olan ''Kitap'' (şey) ile ilk tanıştığım an ... Nedir o an ? Algılanması basit , huzur veren , yanlız olmadığını rahatça uyuyabileceğini sana bildiren cümlelerini kopuk kopuk hatırlayabildiğin o an bir '' Masal '' kitabı ile tanışma anı elbette.Her şey yolunda güzel.Kırmızı başlıklısı , burnu uzayanı .... Sonra ne olmuş peki hali bu '' şey '' in ? Ne boyanabilir bi hal almış nede boşlukları var eğlencesi desen şakamı ? Baksana şuna!!! ağırlığı içindekinden fazla bir şekliyle sırtında ''şey'' olmuş sana '' Ders Kitabı '' . Keyfi kaçmış işin kısaca...Emek ister hale gelmiş '' şey '', üstüme biraz kafa yoracaksın demiş yetmezmiş gibi birde okuyanda anlayanda sen olacaksın.Yok öyle başkasına okutmak!!! Olur. Zamanla ''şey'' e benzerlerini keşfetmişim.Üzerinden bana sorular sorulmuş , sinirimi bozmuş.Haddine mi hiç ? Evimdeki yerleri bile ürkütücü gelmiş bi dönem.Hatları büyümüş küçülmüş.Zaman içinde bir umut güdülmüş : - eski haline dönmezmi bu ''şey'' ? Ne güzeldin bir vakit sen ? Nerden çıktı şimdi bu nazın niyazın ? Nerde görülmüş bi çocuğun kulağı çekliyor Ayşegül'ün kedisi ni bilmiyor diye ?
Kısaca ilk tanışmada sorun yokta sanki pekiştirmeler pek sancılı olmuş gibi durmakta.Düşünüyorumda : ''- Haydi çocuklar bakalım okuma haftamız geliyor şu kitapları şunlar şunlar bu kitapları bunlar bunlar okuyacak'' Eğlenceye bak hele! Dışarıda misket sesleri , toplar kale direklerine gümlemekte biz bir hafta içerisinde kalbimizde ''kitap'' sevgisini geliştirmek peşindeyiz.Olur hocam! Çalıkuşu hele...(Güzelim eser bir sözlü sevdasına , yazık ) 2 den fazla karakter ismi hatırlayan eserden ? Ala.Derken garip bir heycanı yüklemişiz kendimize '' gelecek '' demişiz adınada...Geçinme hatta geçindirmek derken bir adam çevirmiş kolumdan kitap okumayı severmisin? diye sormuş.Ne demişim sonra ben : '' Kitap okuyamıyorum! '' . Çok mu demişim ?
Yok cancazım.Öyle olmadı elbet öyküm.
Bir '' sihir '' dir derim ben.Büyülü sözleri işitmeye izin vermek mesele.Bunca olumsuz pekiştirme ve sığınmak isteği arasında bir kez kalbine düşünce iyileşmek heycanı yolu yok düşeceksin peşine ''cehaletinin''. Kimi dostlar sorar -nasıl olduk biz ? neyden olduk ? neye varır halimiz ?... Gerçekten yürektenmi merakınız? Samimi midir bu takındığınız ifade ? Azizim o zaman hangi dilinden anlıyorsanız insanın ( şiir - roman - matematik - din - kimya -tarih ) işte o lehçede yazılmış eserlerin(şeyin) peşine koşacaksın.Toparlayacaksın birbir gücün ve aklın yettiğince. Cevapları değil belki amma eminim kendinden fazlasını bulacaksın.
'' Yazar bana -sen cahilsin. dedi , matematikçi de bunu ispatladı . ''
Lise Matematik öğretmenimin , bir gün tenefüste yanıma gelip : - Şu çözemediğin üçgen sorusu vardıya oğlum , sana biraz fazla yüklendim tahtada farkındayım ama önemi yok nasılsa bu üçgenin iç açıları toplamı zaten 180 den fazlada olabilir azda '' diyerek içime işlediği merakı ve saygı değer Edebiyat öğretmenimin sıramın üstündeki kitabı gördükten sonra : Cehaletini ispata gerek mi var? diyerek uyandırdığı sonsuz açlığımı '' Kitap okuyamıyorum '' diyen dostuma ithaf ediyorum.
Saygılarımla...