Felsefede Sokratik metod diye bir şey var. Buna Platon "diyalektik" diyordu, ancak bugünkü diyalektik kavramından farklı bir kavram bu. Bugünkü "diyalektik" terimi, anlam kaymasına uğramış, ve zıtların sentezi anlamına gelecek bir kavrama dönüşmüştür. Bu tam anlamıyla Sokrat'ın yöntemi değildi. Sokrat'ta birbirine zıt iki fikir çatışıp, ortak bir noktada buluşmaz. Sokrat'ın diyalektiğinde de birbirine zıt iki fikir vardır, ama tartışma sonunda, tartışan taraflar sokrat'ın fikrinde hem fikir olurlar. Neden? Çünkü doğruyu, ortalama insana Sokrat kadar iyi anlatabilen biri yoktu.
Okuduğunuz bölümü veya entelektüel bir konuyu, ortalama bir insana anlatmak beceri işidir. Çoğu insan, bunun gereksiz olduğunu düşünür. Yani entelektüel konuların, uğraşılıp kavranmış meselelerin, eğitimsiz insanlara anlatılmaya çalışılmasını "gereksiz" görür. Çünkü kendi düşüncesine göre, bu kişi zaten anlatılacak olanı anlamayacaktır.
Halbuki bence bu çok kötü bir yanlış. Ben de çok cahil olduğum dönemlerimi bilirim, ve beni okumaya araştırmaya iten şeyin, bir tesadüf değil, başka insanların bilgisine duyduğum merak olduğunu söylemek isterim.
Eğer ortalama bir insana, veya ilk görüşte umarsız gibi görünen birine (eğitimli olsun olmasın) eğer bazı şeyleri olması gerektiği gibi anlatırsanız, o kişiye bazı şeylerin sonucunu kendisinin anlayabileceği bir tarzda açıklar, sorular sorarsanız, o kişiyi bilgi yoluna döndürmüş olursunuz. Sokrat'ı sokrat yapan budur. O insanı hiçbir zaman küçük görmemiştir.
Ben bu yöntem üzerine vaktiyle düşünmüştüm, ve şu sonuçlara vardım. Bir olguyu, bir kavramı, bir şeyi birine anlatırken, şunlara dikkat edilmeli;
1. Kesinlikle işe sanki ekonomi101, psikoloji101, sosyoloji101 anlatır gibi, temel kavramlardan başlamayın. Muhatabınız zaten bu kavramlara ilgisiz. (Zaten kanımca şu anki eğitim sisteminde de bu sorun var. Temel kavramlar bir ilk değil, son anlayış, sonuç, ulaşılan nokta olmalı.)
2. Anlatacağınız konu her neyse, o kişinin hayatını etkilediği noktalardan başlayın.
3. Siz sorun, o cevaplamaya çalışsın, hatalı cevapladığı yerlerde siz doğrusunu söyleyin. Doğru cevaplıyorsa, soruyu doğru sormuşsunuz demektir, ve kısa sürede sizin iddialarınızın gerektirdiği sonuçlara çıkacaktır.
Bir konunun, ille de ders verir gibi, işe temel kavramlardan başlayarak anlatılacağını sanmak zaten kişiyi bilgisiz birine kavramı anlatmaktan caydıran bir şey. Eğer siz baştan değil de, biraz ortadan, o şeyin, kişinin hayatını etkilediği bir noktayı çerçeve seçerek anlatmaya başlarsanız. O kişi zaten o kavramla ilgili bir nosyon edinir, ve kendisi araştırmaya başlamasa bile, içinde bulunduğu durumun değişik bir yönü de olduğunun farkında olur.