Sayın ceycet ,
Bu tahmininize katılmamak mümkün değil diyor ve saptamadaki isabet nedeniyle tebriklerimi gönderiyorum size. Bu tümden soyut da olabilir , somutluk kazanmış bir süreç ya da olay/olgular dizisi de olabilir bence .
Kişiler , öteye hiç bakmadan , "Bunu böylece bil." talimatına riayet etmeye çalışmaktadırlar ancak dünya görüşü, algıları ne kadar genişse , kendi tasavvuru ve maneviyata yapabileceği kişisel katkıları da gördükçe , birer cümlelik ezberlenmiş tanımların üzerinde önce düşünmeye başlarlar. Düşünce davranışları şekillendirir ve buna bir de duygu dünyası eklenince , ezber tanım kişiye dar gelmeye başlar. Forumumuzdaki üyelerimizin tamamına yakını düşünen, irdeleyen,araştıran , hisseden ve bunları kendi kişiliğinde eritip harmanlayabilen , özgün sentezler de çıkarsayabilen kişiler.
Bu döngüyü tetikleyen kişisel yaşanmışlıklara sadece "münferit" diye bakmak bizi yanılgıya götürür bence. Tüm bu anılan döngü , araştırmalar, okumalar, düşünmeler ve hissetmeler insanlığın ortak duygulanım ve düşünüsüne katkı yapmakta . Bunlardan yararlanmaz isek, mütemadiyen tekerleği yeniden keşfetmek isteyecek kişilere dönüşürdük.
Bu düşünmeler, okumalar , itkiler neticesinde kişi , hayatı sadece cennet-cehennem , ödül-ceza , havuç ve sopa gibi biçimsel düzalizmin ötesinde de , genişçe kavramakta ve görmekte ki , cennet ve cehennem diye tasvirleri asırlara hükmetmiş kavramların özü, alacası , kişinin içinde de başgösterir . Yaşam içeriden dışarıya doğru ve spiralik-döngüsel olduğu için sizin de bahsettiğiniz süreçlere girilir ve cehennem diye ifade edilen ilk tünelden doğrusal çıkış olmadığı da belki hissedilmeye başlar. Tünelde ilerleyen kişi , döngüselliği kıramayacağını ancak kendini regüle ederek, pozisyon değiştirerek spiralik yapıyla uyumlanır bence. Ama burada 5 cümleyle kendime göre anlatmaya çalıştığım süreç bazen onlarca yıl da sürebilmekte.
Kişi tabiata hükmetmeye , kusursuz sisteme kendi ihtiyaçlarına göre mekanik düzen vermeye çalıştıkça , sürtünme etkisi artar. Tabiat kişiye kendisine hükmedilemeyeceğini ancak kısmi önlemlerle uyum gösterilirse , "cennet" e ancak , yaralanma-berelenme- tökezleme - düşünme-hasar tespiti(?) ve onarımdanlardan oluşan uzun tünellerden (kişiye göre kısa da olabilir) geçtikten sonra erişebileceğini hissettirir . Mesajlar mütemadiyen döngüdedir ama algılanması ve gereğince uyumlanabilme için "cehennem" denebilecek yaşantılar çoğu zaman öğretici olduğu kadar yıpratıcı da olabilir.
Belki bir gün , döngüde evrilirken , kişi sadece havuç-sopa ihtiras ve kaygısının ötesine bakmaya cesaret ederse , ödül-ceza tanımlarını öncelemeyip,bunları dayanak yapmadan da katıksız , öylece ve hal üzere davranabileceğini de duyumsayabilir. Böylece kişinin "cennet"i iyice sahicilik kazanabilecek, iyisi iyi, kötüsü kötü , eveti evet , hayırı da hayır olabilecektir.
Zor yanı ise , döngüde sabırsızlıktır .Sonucu hemen almak istemek çoğu kez basıncı arttırır . Tabiat insanın bu zaafını pek kolay görmezlikten gelmez genellikle. "Öğrenene kadar" inanılmaz biçimde "cehennem" basıncı artabilir. Ama yaşla ve tecrübeyle sızı büyük oranda azaltılabilir bence .
Okumalar, yazmalar, düşünmeler, hissetmeler hiç sonlanmasın .
Saygılarımla