Değerli Üyeler ,
Bu küresel akademik sıralamada yer almıyor olmamız beni son derece üzmesine rağmen , şaşırtmıyor. Esas , bu listeye 1-2 üniversitemiz girebilmiş olsa idi benim için bunun hayret vericiliği ve bir haber değeri olurdu .
Bu listede yer alan kurumların pek çoğu , bu alana yıllar ve yıllar önce eğildi ; toplumlarının nitelikli birey sayısını artırma iradesini çok çok önce koydu. Listeye yeni giren kurumlar ise , geleceğin tasarımında söz sahibi olmak üzere gerekli atağı yapabildiler. Bizde bu kafa yapısıyla bunun olmaması çok doğal.
Bu kurumlar , bilimselliğe ve zihin berraklığına sahip insan ağını oluşturup eğitsel sistemlerini bozulmamak üzere kurmuşlardır. Bizim ülkemizde bilimsellikten söz edebilmek aşırı güç. Üniversitelerimizde kıymetli akademisyenlerin , daha doğrusu gerçek akademisyenlerimizin sayısı bile olağanüstü azalmış durumdadır. Eski hocalar tasfiye edilmiştir , yerlerine gelen geniş yığışımın içinde "doktora derecesi dahi olmayan" inanılmaz sayıda insan bulunmaktadır. Zeki, dolu, akademisyenliğe gönül vermiş ve yıllarını bu işe adayabilecek idealizme sahip olan az sayıda akademisyen ve akademisyen adayı da kadro problemleri , dalkavukluk ve torpil mekanizması , hemşehricilik , insani olmayan ücretlendirme , doktora sonrası mesleki güvence yokluğu gibi koşullar nedeniyle akademik yaşama katılmaktan soğutulmaktadır.
Bilgisi , görgüsü,vizyonu , bilimsel bakış açısı , duruşu ve kişiliği olan hocalarımız ve hoca adaylarımıza bunlar yapılarak , o hep övünülen "genç-dinamik "nüfusumuz en verimli yıllarında zihince iğdiş edilmektedir. Bilimsel ve akademik çalışmalara ülke bütçesinden en az payı ayıran son 3-4 ülkeden biri olduğumuz gerçeği tüm küresel raporlarda durmakta iken de hala bu listeye okul sokabilmemizin beklenmesi zaten pek düşünülemez. Bütçeden pay ayrılmıyor , TÜBİTAK'da meydana gelen rezaletlerle dünyaya bilim konusunda nasıl bir güruhca , nasıl bir kafa yapısıyla yönetildiğimizi kanıtladık zaten , bütçe diye sunulan gülünç rakamlarla da az sayıda gerçek akademisyenin literatüre yeterli katkıyı sağlaması olanaksız ; geri kalan ve hoca diye lanse edilen bilim ve mantık yoksunu çok sayıda insanın da yeterli sayı ve kalitede akademik üretim yapması doğal olarak söz konusu bile olmuyor.
Sonuç olarak , "üniversite mezunu dinamik gençlik "diye karşımıza çıkartılan , A'yı B'den zor ayırabilen , rasyonellik kavramı olmayan , "Tabula Rasa" olarak mezun edilmiş , analiz-sentez yetisi bile verilmemiş aşırı geniş bir gençlik ve diploması yurt dışında hiçbir itibar sağlamayan gri apartmanlar kalıyor geriye.
Gelişmiş uluslar , üniversitede kaliteli bireyler üreterek sadece bu güne değil , 20-30 yıl sonrasına hükmedeceklerini bilerek davranmaktalar .Bizde ise , hala akademsiyen olan veya olma arzusu taşıyan az sayıda nitelikli insanımıza şükranla bakmaktayım.
"Ekonomiyi toparlıyoruz , bölgemizde söz sahibiyiz , küresel oyuncu oluyoruz "gibi söylemler diğer ulusları eminim çok güldürmekte . Bugün bu listeye 1 tane dahi üniversitemizi sokamamış olmamız 20-30 veya 50 yıl sonrasında da yerküre üzerinde ulusumuzun esamisinin okunmayacağını ortaya koymakta . Parlak ve heybetli diye lanse edilen dramatik-gülünç sözlerle değil , akıl ve bilime dayanan rakam ve sonuçlarla konuşan bir ülke olamayacağız bu kadrolar ve bu kafa yapısıyla .
Niteliksizlik tüm alanlarda olduğu gibi eğitim sistemimizde de normal karşılanır oldu. Zaten alt nesillerde de sınavlarda "sıfır çekme" rekoru bu dönemde yakalandığı için , bu verilmiş hasarlarla , ulusumuz akılcı-bilimsel , gelişmiş ve saygın olamayacak , sadece "genç ve ümitsiz" nesillerimiz olacak .İlerleyen yıllarda pekçok küresel listede yer alacağız şüphesiz ama örnek teşkil edecek biçimde değil ne yazık ki ...
Saygılarımla