‘’Kişi, neyi gerçekleştirmek istiyorsa, gerçekleştirmek istediği şeyle ilgili kesin bilgiler elde etmelidir.
Kişi, ulaşmak istediği hedefe aklıyla odaklanmalı ve hedefine ulaşmak için o konuda edindiği ve de edinebileceği bütün bilgileri kullanmalıdır.
Kişi, kaç kez hayal kırıklığına uğrarsa uğrasın, hedefine ulaşmak için çalışmalarına devam etmeli, asla yılmamalıdır.
Kişi, bir başkasının kendisiyle aynı doğrultudaki hedefine yönelik çalışmalarında, başarısız olmasından etkilenmemelidir.
Kişi, karşılaştığı sorunların çözümünün bir yerlerde mutlaka var olduğunu ve onu mutlaka bulacağını düşünmeli ve bu fikirle yaşamalı; sonuçta da başarıyı yakalayacağını hayal ederek hedefine emin adımlarla yürümelidir…’’
Thomas Edison
Aydınlanma… Bilimsel ve düşünsel tüm reformların temelini oluşturan, anlamı hiçbir hacim ya da boyuta sahip olmayan sınırsız keşif…
Bir adam düşünün ki; cam bir fanusun içine, varoluş sırrının en anlamlı somut delili olan bu kelimeyi yerleştirmiş olsun: Aydınlığı, ışığı… Bir tren vagonunda keşfedilen yaşamsal gerçeklerin çilekeş rutubetinde, düşerine ve ideallerine türküler yakabilecek kadar cesur ve inançlı bir adamı barındırabilsin kalbinde. Soydaşlarından farksız olduğunu hissettirip, aslında onlardan çok farklı olduğunu kavrayabilsin en mahrem sığınaklarında…
İşte, böyle bir adam düşünün ki; onun azim tarlalarında yetişen cam fanusun içinde gizlenmiş ışık, çaresizliklerden ve mağdur bekleyişlerden uzanan bir çıkış kapısını simgelesin. Bu adam ki, bilimin içinde barındırdığı duyguyu ve ruhu ispatlasın bize: Somut kanıt ve anlatımlardan çok daha derin bir manevi yoğunluğu bünyesinde barındıran bilimi göstermiş olsun. Ve öyle bir adam düşünün ki, yaratımlarıyla, odalarımızda, evlerimizde, sokaklarımızda hala yaşıyor olsun…