Tanrı, her ne kadar islam gibi dinlerde izah edilmeye çalışılmış olsa da insan beyninde şekillendirilemeyen bir kavramdır. Örneğin o dogmamıştır, yaratıcısı yoktur, her şeyin başlangıcıdır yaratıcısıdır denilince insan beyni ister istemez bunu saçma bulur. Çünkü bir kavram veya nesne var ise onu mutlaka bir yaratan dizayn eden vardır ki bu yaratılan her şeyin olağan üstü bir dizayn ve mühendislik eseri olmasından dolayı yaratıcı kavramı olan Tanrı inancını mantıklı kılan bir yaklaşımken; aynı yaklaşımda Tanrı işin içine girince aynı yaklaşım Tanrı inancını sarsıyor. Yani Tanrı'nın bir yaratıcısı olmayışına insan beyni ve mantığı inanamıyor. Mantıksız gelmesine rağmen Tanrıya iman edilmesi kavramı ise dogma olarak algılanabilir.
Bu gibi konularda Kuran gibi kaynaklara bakındığımızda "sana kader hakkında sorarlar de ki size ilimden çok az verildi" gibi kafanızı Kader, tanrı gibi konularda çok yormayın mantığınız almaz denmektedir. Buna cevap veremediği soruyu geçiştirme taktiği olarak da bakılabilir.
Bu gibi baş ağrıtan sorulara dinlerde yatıştıcı niyetine verilebilecek cevaplar var gerçekten de. Fakat kaynak olarak dini kitaplar verilince bu kitapların Tanrı'nın sözleri olduğuna inanamayan insanların ağrıları yatışmıyor. Mantığına, aklına uygun elle tutulur bilimsel veriler bekliyor.
Bana kalırsa ben Kuran'a katılıyorum. yani "sana kader hakkında sorarlar de ki size ilimden çok az verildi" ayeti bu gibi konuların aydınlatılmasının beşeri akılla imkansız oluşunu güzel ifade ediyor.
Tanrının iyi veya kötü olup olmadığı hakkında forum sakinlerinin ilginç yazılarını ve yaklaşımlarını okudum ve işin içinden çıkamayacağımızı düşünüyorum.
İslami kaynaklardan şu ana kadar duyduğum Tanrı hakkındaki izlenimlerime dayanarak Tanrı'nın psikolojik yapısını tahlil edebilmek neredeyse imkansızdır. Örneğin tasavvufçulara göre Hz.Muhammed'in torunlarını sevmesi Tanrı'nın zoruna gitmiş ve "aramıza sevgi mi soktun" diyerek onları şehit ettirerek intikam almıştır deniliyor. Demek istediğim kötü olmasa da intikam alan, yarattıklarından sadece Hz.Muhammed'e değer veren, diğer insanlara pek değer vermeyen çok değişik ilginç bir karakter izlenimi bırakıyor. Tabi ki tasavvufa inanmayan islami kesim bu gibi inanç ve verileri kabul etmezler ve bu gibi kesimleri kafir olarak algılarlar. Her ne kadar dinleri dogma gibi algılasalar da dinlerin de kendi içinde stabil bir tarafı yoktur. Çok farklı ve zıt kutuplarda tezleri dinlerde görebilirsiniz. Farklı inançların çatışmaya girmesi birbirini yok etme çabasının tarihte görülmesi dogmalaşmaktan ziyade siyasi kavgaların zemin arama veya savaş için bahane araması neticesinde dini değerleri kullanmalarıdır diye düşünüyorum. Ki dogmasızlıktan dem vuran ateistler de dogmasızlığı dogmalaştırarak dogma sahibi olduğunu iddia ettikleri teistleri kitle imhaya tabi tutmuşlardır.
Saygılarımla.