şuan bir köpek balığı egoist olmadan yaşamını sürdürecek kadar bir iştahla nerede duracağını bilerek diğer deniz canlılarını yer ve daha sonra ürer ve nihayetinde ölür.. döngüdeki görevini güzel bir şekilde yerine getirmiştir bir ağaç gibi o da meyvesini vermiş, geri kalan ölü bedeniyle beslenecek olan diğer deniz canlılarına da bir enerji kaynağı olmuştur..
pekala bizde genel olarak yer içer çocuklar dünyaya getirir ve nihayetinde ölürüz, en kötü yaşamayan yani sadece var olan, bu dünyada tek bir dikili ağacı olmayan bir insan bile biyolojik olarak toprağa girince bedeniyle beslenen bakterilere, böceklere bir miktar enerji bırakır o toprak biraz daha bereketlenir döngüye az da olsa bir katkı sağlar.. (hiç bir şey ölmez, her şey yaşar belki de en basit anlamda bu demek)
fakat pramitleri inşa eden, köprüler kuran, uçaklar icat eden, aya çıkan yani diğer canlılardan bu kadar üstün bir türün içinde biz sadece toprağa gübre olmakla yetinmemeliyiz! e=mc2 den daha büyük bir meyve mi bırakacağız? romeo ve juliet'ten daha güzel oyunlar mı yazacağız? tabi ki de büyük ahenge katkıları bakımından biri diğerinden az önemli değil, o halde bizde dönüp kendi içimize dönüp yeteneklerimize irademize gücümüze bakıp, en verimli olabileceğimiz alanda muhteşem eserler vermeli insanlığa muhteşem hisler yaşatmalıyız.. en azından çabalamalıyız (topal karınca..)
sorulabilir; peki çabaladık, edindik, canımızı dişimize taktık, insanlık uğruna saç ağarttık, meyvemizi verdik, toprağa gömüldük... öte yandan diğer arkadaşlarım servetine servet taktı, kulüplere gitti, en güzel içkileri içti, daldan dala zevkten zevke alem yaptı, bir kaçta dişine göre yardım yaptı saygıdeğer oldu.. ben gece gündüz insanlık için ızdırap çektim farkımız ne? yok mudur benim de bir hediyem? diye...
tabi ki en başta söylemem gereken şey, herkesin artık bildiği ama bir türlü erişemediği sır; kendini bilme 'nin gerekli olması..
kendini bildikten sonra, ne istediğine karar verebildiğin, gerçek zevkin gerçek hediyenin ne olduğunu anladığın zaman zaten bu mana insana yetecektir.. o zaman insanlık için bir değer üretmenin verdiği haz dışında hiçbir hediye tatmin etmeyecektir..
evet dünyevi zevklerden başını kaldıramayan da ölecek, insanlık için çalışmaktan başını kaldıramayan da... fakat ister adı cennet cehennem olsun, ister reenkarnasyon olsun, bu dünya da yere, göğe, hayvanlara, denize, kuşlara, nere dönsek görebileceğimiz üzere bu büyük döngüye ne kadar katarsan o kadar alıyorsun.. bunu göremeyen bizlerin işi çok çok zor.. inanmak için peygamberin mucizesini görmek isteyenler gibi bu manayı anlayıp ona göre de yaşamak isteyenler de muhtemelen einstein'ın karşılarına çıkıp; -evet gençler ben çok çalıştım çabaladım insanlığa büyük bir katkıda bulundum ve şuan hepsinin karşılığını alıyorum zevki sefa ediyorum bal börek yiyorum. demesini bekliyebilirler.. ama kuran- ı kerim de de belirtildiği üzere güneşin doğuşundan batışına, geceden gündüze bize bir çok kanıt vardır..
bunları söylemek kolay fakat yapmak, uygulamak, hissetmek, yaşamak bir o kadar zor sanırım..
daha güzel bir mana bulabilen beri gelsin
saygılarımla...