Hayır!...
Hiç de Hıristiyanlığa küfür falan değildir.
Gerçekleri arayan böyle irdelemeleri küfür olarak nitelendirmek, açıkça bağnazlıktır.
Hıristiyanlıkta, kimilerince peygamber olarak kabul edilen İsa'nın kimliğine ve yaşamına ilişkin birkaç ayrı benimseyiş vardır.
Gene Hıristiyanlıkta, İsa'yı peygamber falan değil, sıradan bir insan olarak benimseyen inanç sistemleri de vardır. Katolik ve Ortodokslar bu tür inançta olanları heretik (sapkın) olarak niteler ama gelin görün ki, asıl kendileri bu heretik dediklerine karşı yaptıkları kıyımcılıkla İsa'nın önerdiği yoldan sapmışlardır. Bunların tipik örneklerinden biri de Katharların ortadan kaldırılışıdır.
İsa'nın dinlerde benimsenenden farklı bir yaşamı ve kişiliği olduğu, Romalıların buyruğuyla çarmıha gerildiğinde orada ölmediği, ruhunun cennete yükseldiğine ilişkin sözlerin bir romantik tasarım olmaktan ileri gitmediği ve gerçeğe uymadığı, İsa'nın o olaydan sonra daha çok yıllar yaşamış ve çoluk çocuğa karışmış olduğuna ilişkin somut kanıtlar vardır. Bu bağlamda asıl o Katolik ve Ortodoks inanışlarının dayandığı herhangi bir somut delil yoktur.
20. yüzyıl ortalarında bulunmuş belgeler -örneği Nag Hammadi yazmaları- bu konuda İncillerde yazılmış olanların yer yer birçok yanlışlık içerdiğini, birçoklarının da yanlış yorumlandığını ve böylece inananların kafalarına yanlış bilgiler doldurulduğu açıkça ortaya koymuştur.
Düşünün ki en basitinden İsa'nın milâdi takvime esas diye alınmış olduğu doğum tarihinin "0" olmayıp, M.Ö. 7 olduğu bilimsel olarak kanıtlandığında, Vatikan bile bunun doğruluğunu teyit etmek zorunda kalmıştır. Bu gibi saptırılmış bilgilerin doğrusu üzerine, -Meryem’in bakire olduğunun saçma sapanlığı gibi- birçok örnek verebilme olanağı vardır.
İnsanlar artık düşünmektedir. İrdelemektedir. Bilimselliği ve aklı öncelikli tutmaktadır.
Buna karşın isteyen istediğine inanır, o ayrı.
Fakat inançlar bilimsel bilgiye yön veremez; üstün de gelemez.
İsa'nın değerlendirilişi, Müslümanlara kalmaz. Hıristiyanlara da kalmaz. Olsa olsa tarihçilere ve ilgili dalların bilim insanlarına kalır.
Zehir olan bu tip yazılar değil, insanlara baskıyla, zorla, kandırılarak, çıkar vaatleriyle ya da beyinleri çaktırmadan yıkanarak yutturulan dogmalardır.
Masonlukta, tüm inançlara, içtenlikli olunduğu sürece saygı gösterilir fakat öncelikle dogmalara ve bağnazlığa karşı çıkılarak, insanlar arasında bozgunculuk yaratan bu zararlı öğelerle mücadele edilir.