Ben bu soruya cevap verebilmek için öncelikle din nedir onun bi,linmesi gereklidir diye düşünüyorum bu forumda her ne kadar sıklıklada tartışılsada aşağıda bir çok kesim tarafından yapılan din nedir sorusunun cevabı var önce bunları bir görelim bu tarifle başlayalım.
DİN NEDİR?
Din Nedir?
Din: Allah tarafından peygamberler aracılığı ile insanlara ulaştırılan ilahi bir kanundur. Dinin kurucusu Allah, muhatabı insanlardır.
Dinin amacı, insanları iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini bildirmektir, onları dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşturmaktır.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Dinin Teolojik Tanımları
Dinin Tanrı ya da bir kısım tabiatüstü manevi güçlerle ilişkili olduğunu vurgulayan tanımlar, dinin teolojik tanımları olarak adlandırılabilir. Ferguson’un bu tip örnekleri şunlardır:
a) ‘Din Tanrı’ya inanmadır’. Bu tanım Fergusan tarafından “din nedir” sorusuna sağduyulu bir yaklaşım gösteren bir okul çocuğuna atfedilir. On üçüncü yüzyıl teologu St. Thomas Aquinas (1225-1274), dinin Tanrı’yla uygun bir ilişkiye işaret ettiğini ilan ettiğinde, yukarıdaki tanıma oldukça benzer bir şey söylemişti (Hall, Plgrim ve Cavanagh tarafından iktibas edildi, 1986, 6).
b) ‘Din, manevi varlıklara inançtır’. Bu on dokuzuncu yüzyıl antropologu, E.B. Tylor’un görüşlerinin kaba bir özetidir. Tylor’u daha sonra detaylı bir şekilde tartışacağız ancak burada, ilk şekliyle dinin en düşüğünden en güçlü varlıklara kadar uzanan bir ruhlar hiyerarşisini içerdiğini kabul ettiğine işaret etmek yeterlidir.
c) ‘Din, Tanrı’nın insan ruhunda yaşamasıdır’. Bu tanım, on dokuzuncu yüzyıl teologu W. Newton Clark’dan gelir. Mezkur tanım, Tanrı’nın ve ruhun gerçekliklerini ve dinin var olması için zorunlu olan bu iki gerçekliğe olan imanı vurgular.
d) ‘Din, hem korkutucu hem de cezbedici olan bir gizemdir’. Bu ifade, dinin özünü, gizemi ve gücünden dolayı insanları cezbettiğini iddia ettiği ‘kutsal düşüncesinde’ bulan yirminci yüzyıl Alman felsefeci Rudolf Otto’dan gelir. Bu, ‘kutsal bir varlığın’ var oluşunu iddia anlamında teolojik bir tanım olarak kabul edilmeyi gerektirmese de, o dini beşerin dışındaki manevi bir alana (yani, Tanrı, ruhlar, korkutucu bir gizem gibi) uygun olarak tanımladığından bu başlık altında tasnif edilebilir.
Yukarıdaki bu dört örnek, dinin teolojik tanımlarını şu şekilde özetlemede bize yardım ederler.
Teolojik bir tanım, bir şeyin din olabilmesinde, genel olarak bir Yüce Varlık şeklinde kişiselleştirilen ancak zaman zaman güçlü manevi varlıklar vasıtasıyla yayılan bir varlık olarak tasavvur edilen ya da gayri şahsi, gizemli, tabiatüstü bir güç olduğu kabul edilen bir güce inancı merkezi ölçü haline getirir.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Din nedir?
Din, Allah tarafından konulmuş bir kanundur. İnsanlara, yaratılış gayesini ve varoluş hikmetini bildirir. Yüce Rablerine karşı ne şekilde ibâdette bulunacaklarını öğretir. İyi ve faydalı şeyler yapmaya sevkeder, zararlı işlerden de alıkoyar. Din, insan aklının kendi kendine sorup durduğu, "Ben kimim, nereden gelip, nereye gidiyorum?" suâllerinin tatmîn edici yegâne cevab kaynağıdır. Din, imkânların tükendiği, ümidlerin söndüğü yerde başlayan imkân yolu ve ümid ışığı, ilâçların dindiremediği acıların ilâcı, yıkık gönüllerin sığınağıdır. Din; adâlet, iyilik, fedakârlık, doğruluk, fazilet gibi duyguların hayat menbaı, insan vicdanındaki inanma ihtiyacının tam karşılığıdır. İnsanlar, dinleri peygamberlerden öğrenmişlerdir. Peygamberler, vahiy yoluyla Allah'dan aldıkları dinî hükümleri, aldıkları şekliyle insanlara bildirmişlerdir. Bu bakımdan, dinlerin hakikî sahibi, Allah Teâlâ'dır. Peygamberler ise dînin hükümlerini insanlara bildiren birer elçi durumundadırlar. İnsan Hayatında Dinin Yeri Nedir? Din inancı, insanla beraber doğmuştur. Çünkü insanlık tarihinin hiçbir döneminde din duygusundan mahrum bir millete rastlanamamaktadır. Nerede insan varsa, orada bir nevi îman, ibâdet ve din duygusu görülmüştür. Bundan anlaşılıyor ki, din, insanlığın yaratılışından getirdiği fıtrî ve zarurî ihtiyacıdır. İnsanoğlu vâr oldukça, din de vârolacaktır. Filozof Auguste Sabatier bu konuda der ki: "Diyânet, gayet kuvvetli bir ağaç gibi, insaniyetin geçirdiği inkılâpların hepsinde hayatını muhafaza etmiş ve edecektir. Zaman geçmekle, onun kaynağı kurumak şöyle dursun, bilâkis, gittikçe o menbaın derinleştiğini, genişlediğini görmekteyiz. Binaenaleyh, insan hayatı diyânetle başlamış olduğu gibi, diyânetle kuvvet bulacak, diyânetle nihayetlenecektir." "Ben niçin dinliyim" suâlini nefsime sorar sormaz, şu cevabı alıyorum: Dindarım, çünkü başka türlü olmaya muktedir değilim.
-----------------------------------------
DİN ve İSLÂM hakkında
DİN NEDİR?
Din, ilâhî hükümdür, dedik...
Din, hükümler bütünüdür ve bu hükümler, ilâhî olmak mecburiyetindedir!.. Beşerî hükümler olmaz!..
Niye?.. Çünkü, bütün beşerî hükümler, beşeriyeti meydana getiren terkipler istikametinde-doğrultusunda meydana gelir ki; bunlar da seni neticede, yine terkibe götürür!..
Ancak, ilâhî dediğimiz zaman, burada terkip söz konusu değildir!.. Çünkü ilâhî hükümler bütünü, neticede ilâhî ahlâkla "Allâh'ın ahlâkıyla" ahlâklanmaya yol açar!
Nitekim, "Din nedir?" sorusuna, "Din mekârimi ahlâktır", ahlâkın mekârimidir, yani tam kemâle ermiş hâlidir, yani "Allâh'ın ahlâkıyla ahlâklanmaktır" denerek cevap verilmiştir.
İşte bu yüzden, ilâhî hükümler bütünüdür. Bu ilâhî hükümler, dört yönde mütalaa edilebilir...
Birincisi, kişinin tabiatına yönelik ilâhî hükümler...
İkincisi, terkibiyetine yönelik ilâhî hükümler...
Üçüncüsü, nefsinin hakikatini bilmeye yönelik ilâhî hükümler...
Dördüncüsü de Zâtını bilmeye yönelik ilâhî hükümler... Bunlardan dördüncüsü, sadece Ümmeti Muhammed'e, yani Hz. Muhammed (aleyhisselâm)'ın ümmetine gelmiş hükümlerdir!.. Bu lütfa mazhar olmuş kişiler, Hz. Muhammed'in ümmetidir!.. Daha önceki hükümlerse diğer Nebi ve Rasûllerde var olan kemâlâttır!..
Kaynak:
http://www.ahmedhulusi.org/yazi/din-nedir.htm#ixzz240pHmElw---------------------------------------------------------------------------------------------
DİN NEDİR?
Din, Allah tarafından konulmuş bir kanundur. İnsanlara, yaratılış gayesini ve varoluş hikmetini bildirir. Yüce Rablerine karşı ne şekilde ibâdette bulunacaklarını öğretir. İyi ve faydalı şeyler yapmaya sevkeder, zararlı işlerden de alıkoyar.
Din, insan aklının kendi kendine sorup durduğu, "Ben kimim, nereden gelip, nereye gidiyorum?" suâllerinin tatmîn edici yegâne cevab kaynağıdır.
Din, imkânların tükendiği, ümidlerin söndüğü yerde başlayan imkân yolu ve ümid ışığı, ilâçların dindiremediği acıların ilâcı, yıkık gönüllerin sığınağıdır.
Din; adâlet, iyilik, fedakârlık, doğruluk, fazilet gibi duyguların hayat menbaı, insan vicdanındaki inanma ihtiyacının tam karşılığıdır.
İnsanlar, dinleri peygamberlerden öğrenmişlerdir.
Peygamberler, vahiy yoluyla Allah'dan aldıkları dinî hükümleri, aldıkları şekliyle insanlara bildirmişlerdir. Bu bakımdan, dinlerin hakikî sahibi, Allah Teâlâ'dır. Peygamberler ise dînin hükümlerini insanlara bildiren birer elçi durumundadırlar.
-----------------------------------------------------------------------------------
Tamam daha fazla devam etmeyeceğim sizde gördünüz tanımlarda bir birlik hemen hemen yok gibi herkeste algı farklı farklı.Yüce rablerine ibadet etsinler diye din yaratılmaz allah bu işi böyle yapmamıştır.Din allahın kendisini (anlamamız gerektiği kadar )ve kurduğu sisytemi detayları ile anlattığı örnekler verdiği öncelikle insana hürriyet ve vicdan özgürlüğü vererek kurduğu sistemi anlattığı bir olaydır bu sistemin farklı algılanışından doğan paradoxları yaşıyoruz biz.
İhtiyaç sahibi olmayan heleki herhangi bir tapınım yada ibadete ihtiyacı olmayan ve bunuda kullarından istemeyen bir allaha ilk yaptığımız şey onun bizden istemediği ibadetler değilmi,kaldıki kuranda apaçık söylüyor benim sizin ibadetinize ihtiyacık yok diyor.Allah bize kurduğu ve bizimde anlayarak ona ulaşmamızı istediği sisteme biz din olarak isim veriyoruz bu yol tek ikende biz bunu bir sürü hale getiriyoruz bu karmaşıklığı yaratan biziz bu olayı sulandıranda ısrarla anlamayanada kendine göre ve çıkarına göre yorumlayanda biziz sistem son derece net ve açık aslında.
İşte bana göre sanırım masonların allaha ve dine bakışı bu noktayı gördükleri yerdir,teologlardan farklı düşündükleri farklı algıladıkları yerden bakıyorlar o kadar.
saygılarımla