Bu konunun açılmasını istiyordum. Bu nidenle gerek Sayın Ceycet gerekse Sayın Popperist’e katılım ve katkılarından ötürü teşekkür ederim.
Gerek sayın Ceycet gerekse sayın Popperist’in görüşlerine birçok bakımdan katılırım. Ancak katılmadığım noktalar da var. Bunların başında da “bilgelik” ya da “hikmet” kavramının içeriğinin ille de bir tanrısal ya da ilâhî düşünüşe bağlanmasıdır. Oysa bilgelik, hiçbir doğaüstü güç ya da inanç bağlantısı olmaksızın, salt insanca bir nitelik olarak da tanımlanabilir. Bu bakımdan Sayın Popperist ile biraz daha yakın düşeriz sanırım.
Gelin bilgeliği şöyle tanımlayalım: Bilgi ile erdemin birleşiminden oluşan olgunluk…
Böyle tanımlanınca, bilgelik, insanın öz varlığını bilmesinden doğan bir içsel aydınlıktır. Şiddetli istek ve tutkuları dizginlemek suretiyle, ruhsal bütünlüğe kavuşabilmektir. Özveri, hoşgörü ve tolerans ile birlikte egemenlik ve gelişme buyrultusunu bir araya getirebilmektir.
Bence özellikle Sayın Ceycet günümüz açısından biraz eskide, geçmiş çağlarda benimsenen bir bilgelik kavramını tutuyor. Özellikle mistik bağlantılı olan o tür bilgelik, tüm isteklerin dizginlenmesi, her türlü tutkunun giderilmesi şeklinde tanımlanırdı. Bireyin toplumsal ortamda edindiği bilincin, tutku, buyrultu (irade), arzu ve sevgiden oluşan güçleri, gerçeğin üstünde olduğu benimsenen bir tanrısal ya da ilâhî amaca yöneltilmiş olurdu. Bilincinin tüm öğelerini ona erişim amacıyla birleştirebilmiş olan kişinin, bilgeliğe varmış olduğu kabul edilirdi.
Bence o tür bilgelik, insanın doğal yaşamına hiç uymaz. Yaşamı yapaylaştırır. Belki bir düzeye kadar insanın kendisine yararı dokunur ama ne içinde yaşadığı topluma, ne doğaya ne de bilimsel ve akılcı gelişime bir yararı vardır. Dolayısıyla bir tür bencillik bile sayılabilir. Sadece insanın kendi kendisiyle baş başa kalarak iç evrenine kapanması, giderek miskinleşmesi ve öne toplumsal sonra da evrensel yaşamdan kopması olgusunu doğurabilir.
Çağımızın toplumsal yaşam koşulları uyarınca gerekli olan bilgelik anlayışında ise, kişinin bilinçsel güçleri önce doğaya, sonra topluma ve giderek insanlığa yönelmelidir. Gerçi bu tür bilgelikte de inançsal ya da mistik bir yön bulunabilir ama bu zorunlu değildir. Çünkü bu tarz bilgelik anlayışında, çağdaş bilimsel bilgilerle beslenip gelişen akıl ilkelerinin, natüralist ve hümanist erdemlerle birleşmesi söz konusudur. Bu tür bilgelik, gerçeklere, akılcı ve bilimsel gelişime, evrimsel doğrultuda ilerlemeye, giderek yetkinliğe yönelmeye olanak sağlar.
Bilgeliğe böyle bakınca, kimilerinin bu kavramı yalnızca “bilgi sahibi olmak” ile eşdeğer tuttuğunu görebiliriz. Oysa Sayın Ceycet’in de vurgulamış olduğu gibi buna “bilgelik” değil, ancak “bilginlik” denebilir. Çünkü bilgelikte bilgi ile birlikte adalet, ahlâk, sevgi ve benzeri manevi nitelikler de bulunur. Bilginlik ise salt maddi bir olgudur; manevi kavramlara da ancak bilgisel bakımdan önem verir.
Bence bilgelikte bilim ile erdem, bilgi ile töre, nesnel gerçek ile sevgi kaynaşma içindedir. Bir kişi eğer bilgeyse, bilgi ve duygularını yoğurarak düşünülerine yükselip, bunları akıl ile bağdaştırarak toplumuna ve insanlığa yöneltebiliyor demektir. Bilimsel ve akılcı düşüncenin erdemlerle beslenip bilgelik aşamasına getirilişi, yetkinleşme yolunda olgunlaşmaya başlamaktır. Dolayısıyla bilgelik, “yetkinlik doğrultusunda yol alan kişinin bireysel niteliği” diye de tanımlanabilir.
Bu nitelik, insanın ön yargılardan, dogmalardan, saplantılardan, kuruntulardan, batıl ve boş inançlar ile bağnazlıktan sakınmasını sağlar. Bilgi ile erdemin birleşimi, bilinçli ve etkin bir mutluluğu gerçekleştirir.
Ancak tüm bunları genel olarak değil de Masonluk ile bağlantılı olarak irdelediğimizi de unutmamalıyız. Bilgelik, Masonlukta ruhu eğitmek üzere önerilen yollardan biridir. Bilge olabilme yolunda ilerlemek için, tüm konularda tartışma ve eleştiriye toleransla yer vermek, her türlü karşıt düşünce özgürlüğüne içtenlikle saygı göstermek, gerçek yolunda varılan her noktanın bir “son” olmadığını kavramak, her ilkede bir yanılgı payının bulunabileceğini benimsemek gerekir. Durağanlık ve içine kapanıklık yerine bireysel buyrultu gücünün kullanılması ve bunun yararlı bir eyleme dönüştürülmesi söz konusudur. Böylece bilgelik, ruhun eğitim ve gelişiminde geçilen aşamaların bireydeki birikimi olmaktadır.
Ben, Masonlukta bir bireysel nitelik olarak bilgelik ya da hikmet kavramına işte bu nedenlerle önem verildiğini ve bundan ötürü üzerinde özenle durulduğunu düşünüyorum.