Bir okurumdan mektup aldım. Kendisi bir işveren. Orta ve küçük ölçekli bir işveren. Mağdur...
Alacaklarını alamıyor, ödemesi gerekenleri ödemiyor. Onun durumunda “borçlu” ama siyasetçilerimizin iddia ettiğinin aksine “namusuyla” borçlu, binlerce insanımız var...
Zor durumda. Haykırıyor. Haklı olduğu yüzlerce nokta var.
Bakalım ne diyor sevgili okurum;
“...Sn.Bulut, yüksek tahsilli, kriz kurbanı müflis bir tüccarım. Lütfen haberlerde işsizler kadar bir nebzede işverenlerin durumuna değinilsin, sanki bizim durumumuz işçilerden iyi mi? Neticede vasıflı bir ücretli ekonomi biraz toparlanınca tekrar işini bulur ve normal yaşamına döner. Biz tüccarlar ne yapacağız, nasıl tekrar ayağa kalkacağız düşünen var mı? Yılların birikimi bütün varlığımız, kredibilitemiz, aile düzenimiz herşeyimiz gitti. Siz bankacılık sektörünü bilen insansınız soruyorum size, bu ülkede ticari siciliniz bozulursa bunu düzeltmeniz kaç yıl sürer?
Yani bir tüccar, yukarıda saydığım telafisi hemen hemen imkansız çok büyük bedeller ödemektedir. Bunlar yetmezmiş gibi birde aleyhimize açılmış karşılıksız çek davalarından hapis cezalarıyla karşı karşıyayız. Geçen gün Bursa’da 34 yaşında gencecik bir tüccar, karşılıksız çekine hapis cezası çıkmasından dolayı kendini astı, intiharlara bakın hepsi tüccar, çünkü onlarda kayıplar korkunç boyutlarda, İşçilerden çok farklı... Bu nasıl bir adalet ki; krizden dolayı batmış vatandaşlarını bir de borcundan dolayı içeri tıkıyor...
Sayın Bulut, mevcut çek yasasındaki cezai yaptırımların 31.12.12008 tarihine kadar yeni Türk Ceza Kanunu ile uyumlu hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren artık uygulanamaz olduğu ve yeni yasa çıkıncaya kadar bu davalara ve devam eden mahkumiyetlere beraat kararı verilmesi gerektiği üst düzey bir çok hukukçumuz tarafından söylenmektedir. Bunların başında Meclis Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ve özelliklede İ.Ü.Hukuk Fakültesi Dekanı Adem Sözüer gelmektedir...
Bazı Hakimlerimiz bu davalara “İNFAZIN DURDURULMASI” veya “BERAAT” yönünde kararlar verirken, bazı hakimlerimiz “tersi yönde karar vermektedirler”! Acaba diyorum, bunu düşündüğüm için bile utanıyorum ama diyorum; “AVUKAT VE BANKA LOBİLERİNİN” baskısıyla mı “HAPİS” cezaları devam etmektedir! Çünkü yeni düzenleme ile avukatların ekmeği kesilecek ve bankaların batık kredilerle lgili yaptırımları azalacak! Örneğin, bir adliyede 3.ve 11.Asliye Ceza mahkemeleri çek davaları ile ilgili “BERAAT” kararı verirken, aynı binadaki diğer mahkemeler “HAPİS” cezası vermektedir. Bir başka olay da başka bir ilde başka bir Adliyede yaşanmaktadır, Asliye Ceza Mahkemelerinin daha önce vermiş olduğu hapis cezalarına mahkum avukatlarının yaptığı “Tahliye” itirazları reddedilmekte olup, aynı bina içindeki üst mahkeme olan 1. Ağır Ceza Mahkemesi bu defa itirazların kendilerine yapılması durumunda bu Asliye Ceza Mahkemelerinin kararlarının hatalı olduğu gerekçesiyle bu cezalara “TAHLİYE” kararı vermektedir. Bu emsal kararlar 4 tane olup, sonuncusunu ek’te gönderiyorum...
Sayın Bulut soruyorum; insan özgürlüğünün kısıtlanması ile ilgili böyle bir çifte standart başka hangi ülkede vardır? Hangi ülkede Bankacılık lobileri bu kadar güçlüdür!!
Sevgili dostlar, Adem Sözüer bu işi en iyi bilen isimlerden biri ve yaptığı açıklamalar sonrası gazetelere yansıyan haberi de aynen aktarıyorum; “...Hukukçu Prof. Dr. Adem Sözüer, yaptığı açıklamada yürürlükte olan TCK’nın cezaların niteliği ve ceza sorumluluğuna ilişkin kurallarla, 3167 sayılı Çek Kanunu’nda yer alan kuralların birbirine uymadığını söyledi. TCK’ya atıfta bulunarak ceza verilmesini düzenleyen kanunların, TCK’nın ilgili maddelerine uyumlu hale getirilmesi için 31 Aralık 2008 tarihine kadar süre bulunduğunu söyleyen Sözüer, ‘Çek Kanunu’nda ilgili değişiklik yapılmadı. 31 Aralık 2008’den itibaren TCK’nın genel kuralları Çek Kanunu’nun cezalarına ilişkin kuralları ortadan kaldırmış oluyor dedi...”
Sonuç: Maalesef bu ülkede “Bankacılık” lobileri çok güçlü ve ne tür bir düzenleme yapılırsa yapılsın; Türkiye’de sistem hep vatandaşın aleyhine işliyor!
Son söz: “Ben güçsüzün, fakirin, ezilmişin yanındayım” diyen Sayın Başbakan Erdoğan’a sesleniyorum; gelin “Mortgage” yasasını düzelterek başlayın ve vatandaşın aleyhine “güçlünün” leyhine olan bütün düzenlemeleri değiştirin! Samimiyseniz bunu yapın! Her gün bankalara “posta” koyup, bütün düzenlemeleri “vatandaşı ezmelerine” yönelik şekilde yürürlükte turarsanız, samimiyetinizden şüphe ederim!