H.G. Wells´in ünlü romanı "Zaman Makinesi"inde, zaman gezgini, özel bir iskemleye oturur, ışıklar yanıp söner, gezgin bir numaratörü çevirir ve sonra kendisini binlerce yıl sonrasına fırlatılmış olarak bulur. Çok uzak geleceğin İngiltere´sinde dünya çok farklıdır, Morlock´lar ve Eloi´ler adlarında iki garip ırktan başka kimse yoktur. Kısacası İnsanlık değişmiştir. Bu iyi bir romanın özetidir ama aslında fizikçiler bilim tarihi boyunca, zaman yolculuğu fikriyle alay etmişlerdir. Zaman Yolculuğu fikri çok yakın zamana kadar, genelde bilim kurgucuların, mistiklerin, fanatiklerin ve şarlatanların ilgi alanında kalmıştır. Buna karşın, son yıllarda hızla gelişen kuantum kuramı ve çekim alanı bu fikri yeniden getirdi diyebiliriz ve şimdi zaman yolculuğu fikri günümüzün teorik fizikçilerinin çok sık oynadıkları bir oyuna dönüşmüştür. Ama nasıl?
Michio Kaku
New York Üniversitesi Fizik Bölümü
Fikrin temel ve vazgeçilmez sorunu, ortaya çıkacak olan çeşitli türlerdeki bulmacalar yani paradokslardır. Örneğin bunlardan bir tanesi ailesi olmayan adamdır; Zaman içinde geriye giden birisi annesini ve babasını, kendisi doğmadan önce öldürürse ne olacaktır? İşte bu bir paradokstur yani sizin anneniz ve babanız siz doğmadan evvel ölürlerse, siz nasıl olur da onları öldürebilirsiniz? Geçmişi olmayan adam paradoksu da, buna benzer. Örneğin, genç bir bilim adamının laboratuarında bir zaman makinesi inşa etmeye çalıştığını varsayalım. Birden kendisinden daha yaşlı bir adam laboratuarda ortaya çıkar, nereden geldiği belli değildir ve genç bilimciye zaman makinesinin yapılışının sırrını verir. Genç adam, öncelikle çok zengin olacaktır; borsada, at yarışlarında, müşterek bahislerde oynar ve daima kazanır çünkü geleceği bilmektedir. Sonra geçmişe bir kez daha dönüp, kendisine yani daha genç haline zaman makinesinin sırrını vermeye karar verir ve paradoks ortaya çıkar. Yani laboratuara gelen adam, aslında kendisidir ama aynı zamanda da kendisine verilen sır dışardan yani gelecekten gelmiştir. Öyleyse, zaman makinesini yapan kimdir? Her ikisi de mi? Ama ikisi aynı kişi değil midir?
"Benim annem, yine benim!"
Bir tane daha var; Kendi kendisinin annesi olan adam; Jane sokakta bulunmuş ve öksüzler yurduna verilmiş bir çocuktur, genç bir kız olduğunda kötü bir aşk ilişkisi yaşar, terk edildiğinde hamiledir. Felaket başlamıştır, Jane bir kız olan bebeğini tek başına doğururken ölüme çok yaklaşır, tam o anda bebek kaçırılır, doktorlar Jane´i bulduklarında ölmek üzeredir, hemen müdahale ederler. Gariplikler sürmektedir; tedavi sırasında doktorlar Jane´in çift cinsiyetli olduğunu fark ederler; Jane´de erkeklik organları da vardır; gereken ameliyat yapılır Jane´in adı Jim olur. Jim, iyileştikten alkolik olur ve bir gün bir barmenle dost olur. Barmen bir zaman gezginidir ve kendini düzeltmesi için Jim´i geçmişe yollar, Jim çok güzel bir genç kızla karşılaşır, kız hamiledir ve bir kız bebeği olur. Jim bebeği kaçırır ve bir öksüzler evine verir. Daha sonra zaman gezginlerine katılır ve seçkin bir göreve getirilir. Bir görevinde barmen olur ve geçmişte Jim adlı bir alkolikle tanışır. Bu bilimsel hayalin sonucunda şimdi söyleyin bakalım; Kim Jane´in annesi, babası, kardeşi, kızkardeşi, büyükanne ve babası ve çocuğudur?
Zaman nehrine doğru...
Zaman yolculuğunun olanaksızlığı boşuna değildir. Newton, zamanı bir atılan oka benzetirdi. Yaydan fırlayan, yükselen ve sonra düşmeye başlayan bir oka. Bir okun dünyadan, bir diğerinin Mars´dan atıldığını düşünün. Atılış anları da, evrensel ritmde aynı değerde olsun ama iki okun atılış, yükseliş ve düşüş eğrileri farklı olacaktır çünkü mekan farklılığı zamanı etkiler ve başka gerçekliklere neden olur. Einstein, daha katı bir resim çizer; zamanı daha çok bir nehre benzetir. Bu nehir, yıldızların ve galaksilerin çevresinde akarken, hızı etkilendiği ve etkilediği katı kütlelere göre azalır veya çoğalır. Yani dünyadaki bir dakika, Mars´daki bir dakika değildir. Evrensel ritm aynı olabilir ama ritmi çalan davulcu farklıdır. Einstein, ölümünden evvel çok önemli bulduğu bir sorunla karşılaşmıştı, sorun zaman yolculuğu denklemiydi. Princeton´daki komşusu Kurt Gödel ise, belki de son 500 yılın en büyük matematik mantığına sahipti ve Einstein´ın zaman yolculuğu denklemine uygun çözümü o buldu. Zaman nehri, bir girdaba dönüştüğünde, zaman kendi kendisini bir burgaç gibi kendi üzerine sarar. Gödel´in çözümü dahiceydi; bir postula olarak evrenin bir musluktan akan ve bir kovayı dolduran suya benzettiği zamanla dolduğunu düşündü, kovaya dolan suyun yani evrene dolan zamanın bir doluş yönü veya rotası vardı. Rota yönünde ilerleyen birisi, kendisini kaçınılmaz biçimde yine başlangıç noktasında bulacaktı yani zaman içinde geriye gidiş imkansızdı. Akıntıya karşı gidilemez ve rotadan çıkılamazdı. Einstein anılarında, denkleminin çözümünden rahatsız olduğunu yazıyordu, tam tatmin olmamış gibiydi, denklemin içinde zaman yolculuğuna izin veren birşeyin saklı olduğu umudunu sürdürüyordu. Sonunda bir karar verdi ve yazdı; evren bir rotası yoktu, evren genişleyen bir şeydi (Big Bang) ve bu nedenle Gödel´in çözümü doğru değildi. Buna göre, eğer Big Bang´in yani Büyük Patlama´nın akan değil, genişleyen bir rotası varsa, evren boyunca zaman yolculuğu mümkün olacaktır.
Kurt delikleri bulunuyor;
1963´de Yeni Zelanda´lı matematikçi Roy Kerr, Einstein´in denklemini bir "kara delik"le bütünleştirdi, zaman akışı kara deliklere doğruydu, orada bükülerek girdaplaşıyor yani dönmeye başlıyordu. Halkanın hızı arttıkça da, Schrödinger´in santrifüj gücü kuramına göre zaman çekim alanının gittikçe artan gücü sonucunda eziliyordu. Yani halka bir aynaya dönüşüyor, üzerinde yürüyen birisi ölmüyor fakat başka bir alternatif evrene geçiyordu. Buna "nötrön kurt deliği" dendi. Daha sonralarda Einstein´ın denklemini çözmeye yönelik yüzlerce "kurt deliği" çözümü daha geliştirildi. Kurt delikleri sadece uzayın iki bölgesi arasında ilişkiyi sağlamıyordu, aynı zamanda da iki ayrı zaman arasındaki ilişkiyi sağlıyordu. Yani prensip olarak Kurt Deligi bir zaman makinesi gibi kullanılabilirdi. Kuantum kuramının çekim kavramına katkısı nedeniyle (artık buna herşeyin kuramı deniyor), paradoks sorununa da yeni boyutlar eklendi. Kuantum kuramında, bir cismin çeşitli durumları vardır. Örneğin bir elektron benzer ama farklı rotalar çizer, zaman içinde geri gidersek, alternatif geçmişler bulabilir ve paralel evrenler yaratabiliriz. Yani birisinin geçmişi değişebilir; örneğin John Kennedy suikastten kurtulur ama bizim geçmişimizdeki Kennedy hala ölüdür. Yani o başka bir geçmiştir, bir altenatiftir, biz oraya geçersek başka sonuçlarla karşılaşırız. Bu bir zaman çatalıdır, nehrin kollara ayrılması gibi...
Yeterince akıllı değiliz...
Peki bu şekilde düşünerek, Wells´in zaman makinesini yapıp, bir numaratörü çevirerek, İngiltere´nin binlerce yıl sonrasına gidebilir miyiz? Cevap hayırdır veya en azından şimdilik hayırdır. Daha bunun için sayısız engel vardır. Bir kere ana sorun enerjidir, zaman makinesi için inanılmaz değerde bir enerji kaynağı olmalıdır hatta bunun için yıldızların gücü gerekir. Belki bir egzotik maddenin veya bir negatif enerjinin bulunması gerekmektedir. Fizikçilere göre negatif madde imkansız bir şeydi ama son zamanlarda deneysel alanda çok minik ipuçlarına raslandı (Buna Casimir efekti deniyor). Ama bunların büyük miktarlarda elde edilmesi çok güç bir iştir, en azından yüzlerce asır gerekecektir. Bir diğer sorun dengedir, Kerr´in rotası olan kara deliği dengesiz olabilir. Stephen Hawking kuantum etkisinin içine girmeden evvel bir kurt deliğini yok edebileceğini belirtiyor. Unutulmamalı ki, bizim matematikçilerin denge konusunda yeterince cevabı bulunmamaktadır. Çünkü "herşeyin kuramı"na gerçekten ihtiyaç vardır. Kuantum gücü ve çekim alanı bütünleşmelidir, günümüzün bu süper kuramı eninde sonunda ebedi ve tek kuram olmaya adaydır, üstelik rakibi de yoktur. Kuantum, henüz Einstein´in denklemini çözebilmiş değil ama zaten kendisi de tam anlamıyla tanımlanmış sayılmaz, dünyada henüz hiç kimse denklemle, kuram arasındaki ilişkiyi kurup, çözüme gidecek kadar akıllı görünmüyor.
Geleceğin geçmişe yolculuk turistleri nerede?
İlginçtir, Stephen Hawking bir zamanlar zaman yolculuğu fikrine karşıydı, fazla fantastik olduğunu düşünüyor ve eğer zaman yolculuğu gerçekleşmiş olsaydı, şu anda aramızda gelecekten gelen bir sürü turistin bulunması gerektiğini söylüyordu. Ama henüz gelecekten gelen hiçbir turiste raslamadık çünkü zaman yolculuğu imkansızdır. Ayrıca, Hawking, son beş yılda bu konuda teorik fizikçilerin yaptıkları çalışmaların, çok fazla olduğunu düşünüyor ve bu çabayla dünyanın başka sorunlarının bazılarına belki de çözüm getirilebilirdi, diyordu. Fakat Hawking şimdilerde fikrini değiştirdi, artık zaman yolculuğunun pek pratik olmasa da, olası olduğuna inanıyor. Kimbilir belki de bizler gelecekten gelecek veya gelebilecek olan turistler için yeterince ilginç değiliz. Yani yıldızların gücüne kontrol edebilen birisi için, bizler öylesine ilkel olabiliriz ki... Bir karınca yuvasının girişine gidin ve karıncalara süs eşyaları, kitaplar, tıp bilgisi ve güç verin? Ne ifade eder ki? Bir diğeriniz ise, bir grup karıncanın üzerine bassın, bu da karıncalar için fazla birşey ifade etmeyecek ve onlar koşuşturmalarına hiçbir şey olmamış gibi devam edeceklerdir. Sonuçta yine de dikkatli olun; birgün kapınız çalabilir ve birisi gelip sizin kendisinin büyük-büyük-büyük-büyük ve de büyükanneniz olduğunu söyleyebilir ve tekrar ediyoruz sakın unutmayın, çünkü o haklı olabilir.