Sayın Calatrava’nın bu sorusunu biraz daha ayrıntıya girerek yanıtlamalı.
Sanırım bir süre önce forumda “Bir Loca Mabette Neler Yapar?” gibi bir başlık altında bu konuya da şöyle bir değinmiştim ama şimdi bir başka açıdan yazayım.
Her şeyden önce şunu anımsayalım: Bir locada bir adayın kabulü ile ilgili birbirini izleyen en az üç önemli aşama vardır. Bunlar adayın önerisinin dinlenmesi, dilekçesinin incelenmesi ve soruşturma aşamalarıdır. Ayrı tarihlerde yapılan bu işlemlerden her birinin sonunda, bir sonraki aşamaya geçilmesi için oylama yapılır.
Bu aşamalardan herhangi birinde yeterli sayıda olumsuz oy verilmiş olması, adayın hemen reddedilmiş olması anlamına gelmez. Adayın bir sonraki işlemi ertelenmiştir. Ne kadar süre ile ertelenmiş olduğu ilgili büyük locanın tüzüklerinde belirtilir.
Bazı büyük locaların tüzükleri uyarınca belli bir sayının üstünde olumsuz oy verilmiş olması adayın sonraki işleminin ertelenmesini ancak çok sayıda (ne kadar olduğu bellidir) olursa ertelemesiz reddedilmesini gerektirir.
Tek bur olumsuz oy ile erteleme ya da ret kararı verilmesini uygulayan büyük localar da vardır. Ancak bu yeterli olumsuz oy tek değil de üç ya da daha fazla ise, o zaman orada bir kişinin adaya şu ya da bu nedenle karşı çıkışıyla bu iş bitmez demektir.
Şimdi bir adım geri gidelim… Diyelim ki adayın önerisinin okunduğu aşamadayız.
Öneri okunduktan sonra hemen oylamaya geçilmez. Önce orada bulunanlara söz verilir. Bazı uygulamalarda geleneksel olarak olumlu görüş belirtecek olanlar da söz alır; bazı uygulamalarda ise geleneksel olarak susmak, herhangi bir olumsuz görüş olmadığının belirtisidir. Fakat bir olumsuz görüşü olan varsa, mutlaka söz alarak görüşünün gerekçesini açıklar. Eğer Üstad-ı Muhterem bu gerekçeyi haklı bulur ya da üzerinde durulmasını öngörürse, işlemi “çekiçaltı” eder yani kendi sorumluluğu altına alarak erteler. Bundan sonra gerekli incelemelerde bulunacak ve ya o işlemi tümüyle ortadan kaldırmış olacak ya da locanın gündemine yeniden getirecektir.
Diyelim ki locadaki o kişi söz alarak olumsuz görüşünü bildirmedi ama sıra oylamaya geldiğinde olumsuz oy kullandı. Bu da onun doğal hakkıdır. Locadaki masonların önünde –hepsi kardeşi bile olsa- söz alarak görüşünü belirtmemesinin bir gerekçesi olabilir. Kendi açısından değil, aday açısından… Onun olumsuz yönlerini ortaya sermemek istememiş olabilir.
Soru: «Madem bir olumsuz görüşü vardı, adayın adı daha önce yapılacak işlem ile birlikte duyurulmuş olduğuna göre, bu konuda gidip Üstad-ı Muhterem ile görüşemez kiydi? Adayın işleminin gündemden çıkarılmasını isteyemez miydi?»
Yapabilirdi elbette ama kim bilir, belki dikkat etmemiştir, belki fırsatı olmamıştır, belki önerilen adayın kendi tanıdığıyla bir isim benzerliği olabileceğini düşünmüştür, belki son anda aklına gelivermiştir.
Bu şekilde bir olumsuz oy kullanan mason, daha sonra bu davranışının gerekçesini Üstad-ı Muhterem’e açıklamak zorundadır. Bun yapmazsa resmen bir “masonik suç” işlemiş duruma düşer. Çünkü gereksiz yere locanın işlerini aksatmakta, bilinmeyen bir bireysel nedenle Masonluğun genel yararlarına aykırı davranmaktadır.
Bu arada şunu da eklemeli: Bazı büyük localarda bu oylamaların hepsi “skrüten” denilen kapalı oylama yöntemiyle, bazı büyük localarda ise hepsi değil ama bir ya da ikisi açık oylama yöntemiyle yapılır. Az önce dediklerim elbette sadece kapalı oylamalar için geçerlidir.
Hatta şunu bile eklemeli: Bazı büyük localarda bu oylamalara sadece ilgili locanın oy kullanma yetkisine sahip üyeleri, bazılarında ise onlarla birlikte aynı büyük locanın diğer localarının üyesi olan konukları da katılır. Bir diğer deyişle, herhangi bir adaya itiraz başka locaların üyelerinden de gelebilir. Ancak bunun bir diğer yöntemi daha vardır. Dilekçe aşamasından sonra adayın adı ve kimlik bilgileri askıya çıkarılır. Bir mason, askıda itiraz edeceği bir adayı görürse ilgilileri bu konuda duyuruda bulunur.
Bütün bunlar neyi gösteriyor?... Bir adayı Masonluğa alınmasına karşı çıkmak ve bunu olumsuz oya yansıtmak öyle kolay bir iş değildir. Olmadık iş, olmamış iş değildir ama mutlaka haklı bir gerekçesinin bulunmasını gerektirir. Sayın Calatrava’nın verdiği örnekler geçerli gerekçeler değildir ve bir mason bundan ötürü bir adayın Masonluğa girmesine karşı çıkamaz.
Bir noktaya daha değinmek isterim… Masonluk bir KARDEŞLİK kurumudur. Bu nedenle de bir mason adayına açıkça Masonluğa girdikten sonra bu toplulukta dışarıda geçimsizliği olan ya da hoşlanmadığı birisiyle karşılaşacak olursa nasıl bir tutum takınacağı sorulur. Şayet o kişi bu soruya ters bir yanıt verecek olursa, işte bu, onun Masonluğa kabul edilmemesi için en sağlam gerekçelerden biridir. Dolayısıyla her mason böyle bir soruya daha başından uyumlu bir yanıt vermiş demektir. Nitekim masonlar arasında, Masonluğun dışındaki ilişkilerinde pek de iyi geçinemeyenler bulunabilir. Vardır da… Politik görüş ve eğilim farklılıkları ya da iş ilişkilerindeki çekişmeler bunların başında gelir. Ancak tüm bunlar locanın kapısının dışında bırakılır. Şimdi… Sayın Calatrava’nın belirtmiş olduğu gerekçelerden herhangi biri nedeniyle bir adayın masonluğa alınmasına karşı çıkacak olan mason, zamanında kendisine böyle bir soru yöneltilmiş olduğunu ve ona uyumlu yanıt verdiğini anımsamalıdır. Bir kez de bu nedenle geçersiz bir gerekçeye dayanarak bir kişinin Masonluğa alınmasına karşı çıkılamaz.
Bütün bunlar böyledir ama Masonlukta hiç görülmemiş şeyler midir?... Hele Türkiye’deki büyük localarda.
Görülmüştür… Olmuştur… Ancak bunun ardından o kurumda birtakım sorunlar çıkmış, disiplin soruşturmaları açılmıştır. Bazılarında böyle bir olay iyice büyümüş ve ilgili büyük locada önemli bir sorun haline gelmiştir. Ancak biz bunları pek bilmeyiz. Bunlar öyle kitaplara, internete falan pek yansımaz. Çünkü kol kırılır, yen içinde kalır. Bunlar Masonluğun, ilgili büyük locanın hatta ilgili locanın kendi iç işidir. bir aile sorunudur ve kendi içinde çözümlenir.
Bu forumda ikide birde masonların sırlarından falan söz ediliyor ve ben de Masonlukta öyle sır falan bulunmadığını söyleyip duruyorum. Fakat bakın, işte bu sırdır. Locada bir aday ile ilgili olarak yapılmış olan bu işlemlerin hiçbirinin ayrıntıları (sistemin nasıl işlediği hariç) hiç kimseye anlatılmaz, anlatılamaz. Bunlar SIR’dır.
Uzun anlattım ama önemli bir konu başlığıydı bu ve anlatılarımın yeterli olup olmadığından da kuşkuluyum. Katkılar ve başka sorular olursa başımın üstüne…