Masonik Sırlar
Sır( r ), Arapça bir kelime olup gizli iş veya söz, insan aklının erişemediği ilahi hikmet, bir işin dikkat, kabiliyet, tecrübe ve sezgi ile anlaşılabilen en güç ve ince tarafı, bir maksat için kullanılan gizli ve hususi yollar, usuller gibi manalara gelmektedir. Masonluğa kabul edilecek aday, tekris töreni öncesinde bilerek, isteyerek ve hiçbir dış etki altında kalmadan mason olmak istediğini beyan ederek Türk Masonluğunun ve kendisini kabul edecek Locanın yöntem ve kararlarına uyacağına, çalışmalar esnasında işitip göreceklerini başkalarına söylemeyeceğine dair şerefi üzerine söz verir. Nura kavuşmadan önce kendisine emanet edilen bütün sırları saklı tutacağına dair yemin eder.
Anderson Yükümlülüklerinde,” Gerek sözlerinize ve gerek tavrınıza öyle dikkat etmelisiniz ki, en meraklı bir yabancı bile bilmemesi gerekenleri keşfedemesin ve konuşma mecrasını değiştirmeli ve Muhterem Kardeşliğin onuru için sözü basiret ile yönlendirmelisiniz….. Yabancıyı dikkatle sorguya çekiniz, size öğretilen ihtiyatlı metot ile ki, cahil ve sahte bir taklitçi sizden yararlanamasın ve onu aşağılayarak istihza ile reddedesiniz ve bilginizden hiçbir imada bulunmayasınız.” Diyerek sırların korunması konusunda Masonları uyarır.
Masonlukta sır; Mason olmayanlara, daha alt derecelerde olanlara söylenmemesi ve açıklanmaması gereken bilgilerdir. Kendi başlarına sır olmamakla birlikte, Masonik işaret ve kelimeler sır olarak nitelendirilir. Her Mason yeminiyle üstlendiği bu mükellefiyeti yerine getirmede çok hassas davranmalı, kelimenin tam anlamıyla bir erdeme dönüştürmelidir. Mabette yapılan çalışmaların ve görüşmelerin mabette bulunanlarca sır olarak korunması, çalışmalara katılanların düşüncelerini özgürce ifade etmelerini sağlar.
Sırrı saklamak insan iradesinin ve benliğinin bir sınavıdır. Esas olan sır değil sırrı saklamaktır. Mason olmayanlar Masonluk hakkında geniş bilgi edinebilseler de, inisiye olmamış kişilerin Masonluğu kavramaları mümkün değildir. Bu nedenle Masonluk harici için her zaman anlaşılamayan bir sır ve gizlilik perdesi olarak kalacaktır.
Masonluğun bir “sırrı” olduğu yaygın olarak benimsenmiş bir görüştür. Mason olmayanlar bu “sırrın” ne olduğunu oldum olası merak ederler. Masonluğun sırları, Hür Masonluğun yöntem ve kurallarına uygun olarak Masonların yüreklerinde ve akıllarında saklanmaktadır.” Masonluktaki “Sır” ancak kendi hür iradeleri ile Masonluğa katılan bireyler arasında paylaşılabilir. Bu sır ve tevazu Masonları birbirine bağlayan harçtır. “Sır”, paylaşılan bir tecrübedir. Masonluğun sırrı öğretisindedir. Çünkü Masonluk ezoterik bir kuruluştur. Ezoterizm insanın yalnızlık içinde kendi iç dünyasına dönüp düşünerek gerçeği aramasından doğar. Hiç düşünmeden “gerçek” diye benimsediğimiz bilgilerin gizli anlamlarını düşünme ve araştırma merakının ürünüdür. Bu yöntem, tarih boyunca dinlerin, tarikatların ve doktrinlerin izlediği yoldur. Akılla çatışan düşünceler her kese açıklanamaz, ancak istidatlı kişilere öğretilebilir. Gerçekleri kavrayabilecek bir düzeye gelmemiş, basmakalıp düşüncelere, inançlara körü körüne saplanmış kişilere bazı düşünceleri anlatmak çok güç, belki de sakıncalı olabilir.
Mesela, ahlak biliminin babası Sokrates’in felsefeyi ışıklandıran düşüncelerini yaşadığı toplum anlayamamıştır. Sokrates ruhun manevi bir varlık olduğuna ve ölümsüzlüğüne inanıyordu. Ona göre Tanrı, en yetkin kıvamına gelmiş akıldı. Tanrı dünyayı aklın yasalarına göre yönetiyordu. Dinsizlikle suçlanan Sokrates ölüm cezasına çarptırıldı. Bu cezaya boyun eğen Sokrates, baldıran otunun suyunu içerek sonsuzluğa göçtü.
İslam düşünürü Şeyh Bedrettin, “Her bilgi kendi aşamasında haktır.” Der. Hermes de, “Her insan gerçeği kavrayamaz, bu nedenle gerçeği gizlemek gerekir.” Diyerek aynı görüşü savunur. Toplumun duygu, düşünce ve inançlarıyla çatışan bilgilerin yalnızca bu bilgileri kavrayabilecek kişilere öğretilmesi zorunludur.
Hermes M.Ö.3000’lerde Mısır’da yaşamış bir terzidir. Kur’an’a göre üçüncü peygamber İdris, Yunanlılara göre ise üç kez bilgindir. Hermes’e göre insanlar ölümlü, tanrılar ise ölümsüz insanlardır. Evren tek bir varlıktır. Hermes’in yaydığı, eski Mısır öğretisine Hermetizm adı verilmiştir. Hermetizm Masonluğun düşünce yapısının kuruluşunda etkili olmuş, Mason ezoterizminin Hermetizme dayandığı pek çok yazar tarafından da benimsenmiştir.
Sırlar öğreterek, gizli törenlerle Masonluğa eriştirmenin ( inisiyasyon ) amacı, bir iç esin yaratarak adayın benliğinde ruhsal bir ışık yakmaktır. Aday böylece simgesel olarak yeni bir yaşama kavuştuğunu sezerek gerçek bilgiye yönelecektir. Ruhsal ışık simgesini benimseyen Masonlar kendilerine “Işığın Çocukları” adını vermişlerdir. Ruhsal ışıkla aydınlanmak, tanrısal gerçeği, mutlak varlığı sezmek yoluna girmektir.
İnisiyasyon töreni sezgiye dayanır. Törenin sahneye konuş biçimi ve öğretilen semboller sezgiyi uyandırmak içindir. Aday sembollerin anlamlarını tören esnasında anlayamaz. Bu semboller önceden tespit edilmiş sırlar değil, bir öğretinin dilidir. Masonluğa alınan kişi, bu sembollerin özündeki bilgiyi zamanla anlamaya çalışacak, kendi çabasıyla düşüne düşüne hakikati benliğinde bulacak duruma ulaşacak, istidadı var ise ermiş bir kişi olacaktır.
Masonluğun “sırrı” budur ve felsefesini anlayacak yetenekteki tüm erdemli kişilere kapıları açıktır.
Bibliyografya:
Kamus-u Türki..........................................................Şemsettin Sami
Masonların İçinden.........................................................Martin Short
Anderson Nizamatı 1723.....................................................Anderson
Sır ( Mimar Sinan 121 ).................................................U.ğur Tuzlacı
Masonların dünyası...................................................Sabahattin Arıç
Rehber.........................................................................Acar Tekinel