Sayın arte maalesef fikirlerinize katılamıyorum. Sizin kafanızdaki inanç ve hayat felsefeniz çok iyi olabilir, ancak Müslümanlığın, yaratanın varlığına ve yokluğuna özgürce tercih hakkını sunduğunu sanmıyorum. “Savaşınız” kelimesi Kuranda geçer, ilgili ayetleri bulursanız, müslümanlığın yayılması emredilir. Tarihte din adı altında yapılan katliamları saymak hiçbir yere sığmaz. Bu gün bile “Irak’ta hiç Irak'lı yok mu” haberi bize çok şeyi anlatıyor, Irak’ta Sünni ve Şiiler vardır ve sadece inançları farklı olduğu için birbirlerini hunharca katletmektedirler. Farklı derken, ikisi de aynı Allaha, aynı kitaba, aynı peygambere inanıyor, unutmamak lazım.
Bu sebeple, karşılıklı düşüncelerin saygı duymasına kimse bir şey diyemez, ancak hiçbir din düşünceden kaynaklanmaz, hepsi inançtır. Din düşünmeyi değil, inanmayı emreder. Bu yüzden dini kendilerine silah ve kalkan yapmış kişilerle tartışamaz ve hiçbir şey anlatamazsınız, ancak savaşmanız gerekir.
Bu ülkede Allah, kitap diyenlere saygısız denmiyor da, Allah ve din yoktur diyene saygısız gözüyle bakılıyor. Bu haksızlık değil mi? Allahın veya dinlerin ispatı var mı? İnsanlık yaratanıyla buluşabildi mi? Üstelik bizi nasıl ve nerede, hangi güç ve şartlar altında yaratan o değil mi? O olmadan veya izni olmadan biz ne yapabiliyoruz? Bize aklı veren o değil mi? İnananlara çok veriyorsa inanmayanlara neden az akıl veriyor?
Geleceği bilen tanrı neden sorgulasın?
Tek referansları kendileri olan bu kitaplara sonsuz bir inanç, akla ve mantığa yapılmış bir hakaret değil mi?
Dinler 4-5 bin yıldır var, oysa insanlık tarihi 3-4 milyon yıla uzanır. Şimdi bana dinlerin tek bir faydasını söyleyebilir misiniz? (Lütfen ilkel denilen o çağların insanlarını araştırınız. Çünkü onlarda sahiplenmek, kavga etmek çok ayıplanan bir şey di. Mal sahipliği olmadığı içinde hırsızlık, açgözlülük ve stok olmadığı için savaşmak da yoktu. Bebekleri herkes sahiplendiği için sosyal baba, anne kavramı vardı. Stok olmadığı için miras derdi de yoktu. Rızkın onda dokuzu ticarette değil, onda onu doğanın içindeydi. Bu günkü ilkel kabilelerin hepsi incelendiğinde bunlar apaçık görülebilmektedir.) Böyle bakınca, bana dinler akla mantığa yapılmış bir hakaret olarak gözükmekte.
Yarın bu dini bütünler, daha da güçlendiklerinde, bu konuyu gündeme bile getiremez katledilirsiniz. Zaten süreç ona doğru gitmekte. Bu gün, yüzlerce sahte delil olmasına rağmen aydın insanların hapislerde sürünmesine, bütün karalamaların mantığa bile aykırı olmasına ve olmadık yerlerin güçlenmesine ve sehven yapılan hataların hep aleyhte olmasına, bunca yolsuzluğa, vatan hainliğine, halkın yarısının açlık sınırı altında yaşamasına rağmen, insanların birilerine mehdi diyebilmesine hangi mantık, hangi akıl izin veriyor?
Sorun dinlerde değil, sorun insanlarda diyorsanız, o zaman dinler daha doğru yollar seçselerdi.
Ben tanrı yoktur demiyorum, dinleri de inkâr etmeyip şüpheyle karşılıyorum. Ama yanlış olan şeyleri de görebiliyorum.
Ayrıca, karikatürde değil de o yazıyı nerede görsem bütün tek tanrılı dinlere gönderme yaptığı hissine kapılırım. Bahadır Boysal’ın yaptığıysa, adaletin olmadığı bu günlerde çok cesurca atılmış bir adımdır. Böyle cesur yüreklere her zaman ihtiyacımız vardır diye düşünüyorum.
Saygılarımla...