Sayın propulsion tarafından açılmış bu konuya ben de katkıda bulunmazsam olmaz diye düşünmüştüm.
Ancak bu felsefi konuları yüzeysel olarak, sadece temel kavramlar bakımından bildiğimi, iş ayrıntılara girince tökezlediğimi de belirtmeliyim.
Bunun için ne yapmalı diye düşündüm.
Orhan Hançerlioğlu’nun Felsefe Ansiklopedisi’ne başvurmalı.
Gerçi Hançerlioğlu bu gibi konuları işlerken, kendine özgü göreli eğilimini genel geçerli doğrular gibi yansıtmıştır ama bunu bildiğimiz sürece olsun!
Nitekim bu başlığı işlerken de öyle yapmış. Daha en başta, Oportünizm sözcüğünün eski dildeki karşılığını “İdârei maslahat” diye vermiş. Basit tanımında şöyle demiş “Günlük koşullara ve çıkarlara göre ilkelerden sapma eğilimi.”
Oldu mu?
Bana göre olmadı.
Bence “Fırsatlardan yararlanma eğilimi” olarak tanımlanmalı. “Fırsatçılık” olarak tanımlamak bile yanlış çünkü bu tanım “bireyin çıkarını gözetmesi tutumu” anlamına çekiliyor. O zaman da bir erdemsizlik örneği oluyor. Oysa kavramın ille de öylesini yansıtması gerekmeyebiliyor.
Örneğin benim pek az bildiğim ekonomi biliminde “Oportünite maliyeti” diye bir şey geçer; buna “Fırsat maliyeti” deniyor bildiğim kadarıyla. Maddi bir kazanç elde etmenin yarattığı manevi gider olarak düşünülebilir. Tersi de söz konusu olabilir. Birbiriyle ilgisiz iki şeyin birbirinin karşılığı haline gelmesi.
Bir de fırsatlardan yararlanmak, fırsatları kaçırmadan değerlendirmek yani benim yaşamda bilemediğim, yapamadığım işler söz konusudur ki, bunların da aslında hiç de kötülenecek bir yanı olmasa gerektir, başkalarına zarar verilmediği, başkalarının hakları çiğnenmediği, doğruluktan ve dürüstlükten ayrılınmadığı sürece…
Fakat işte çoğunlukla bunun tersinin yapıldığı, bir kişinin kendi yararını gözetirken bencilce davranması ve bunun maliyetini başkalarının sırtına yüklemesi ya da çıkarını başkalarının sırtından edinmesi durumu biçiminde beliriyor ki, nitekim o nedenle hoş karşılanmıyor.
Hançerlioğlu, bu kavramın eski felsefe sözlüklerinde “yüksek bir amaca göre değil, şimdiki gereklere göre davranmak” biçiminde tanımlandığını belirtmiş. Bunun da hangi kaynaktan almış, biliyor musunuz? Şöyle vermiş: (Rıza Tevfik, Kamusu felsefe, c.' II. s. 49).
Eyvah! Hey eyvah ki ne eyvah!
Neden biliyor musunuz?
Rıza Tevfik’in Türk Masonluğu Tarihi’nde 1918 yılında yaptığı o işi, oportünist davranışı hatırlayın bir hele!... Bilenler hatırladı, değil mi? Bilmeyenler de bir araştırıversin. Bu Forumun arşivinde bile vardır.
Türk Masonluğunda oportünizmin dik âlâsına bir örnektir bu. Siyasi bir iştir aslında. Fakat şimdiki siyasi yapıp etmelere bakacak olursak, bundan yüz yıl kadar önceki olay “masum bir açıklama” olarak bile nitelenebilir göreli olarak…
Sayın Spock Masonlukta böyle işler olmaz diyor ama oluyor işte. Başka örnekler de verelim mi?... Yok, öyle bir söz edersem, kimileri belki beni Masonluğa karşıtlık etmekle suçlar. Neme gerek; oportünist davranayım.
Demek Oportünizm, bir bakıma kendini koruma önlemi de olabiliyor.
Hançerlioğlu, Oportünizm teriminin dilimizdeki bir diğer karşılığını da “Eyyamcılık” olarak vermiş. Dediğine göre, Lenin, çeşitli yapıtlarında, oportünist anlamında “sosyal-şoven” deyimini kullanmış. Burada konu, emperyalist burjuvazi aracılığıyla Asya ve Afrika’nın sırtından geçinen bir Avrupa yaratmak olgusuna geçiyor. Elbette konuyu bireysel olarak değil de toplumsal boyutta değerlendirir, işin içine benim bilmediğim makro ekonomiyi katarsak, bu terimin kavramsal boyutu çok farklı olur.
Orhan Hançerlioğlu’nun ansiklopedisinde konu bu kadarla kalmıyor. Bu sadece bir başlangıç. Sonrası, o minicik puntolarla iki sütun halinde büyük boş bir kitap olarak yayınlanmış yapıtta iki sayfadan fazla ki bu en azından 1500 kelime demektir. Benim takatim ise ancak bu kadar.