Hukukta Yaptırım (Müeyyide)
Her sosyal düzen kuralı yaptırıma dayanmaktadır. Çünkü yaptırım kişilerin kurala uygun davranmalarını sağlamada kullanılan zorlama aracıdır.
Hukuk kurallarına aykırı davranışlara, hukuk düzeninin bağladığı sonuçlara da ''hukuksal yaptırım'' denir. Hukuk düzeninin sağlanması ve sürdürülmesi amacıyla bireylerin devlet gücü aracılığıyla zorlanması, hukuk kuralını diğer toplumsal kurallardan ayıran en önemli özelliktir.
Yaptırım, hukukun ayrılmaz bir parçasıdır.
Her hukuk kuralına karşı koymanın bir yaptırımı vardır. Dolayısıyla yaptırım kısaca, hukuk kuralının ihlaline hukuk düzeninin öngördüğü çeşitli zorlama araç ve önlemleridir.
Yaptırım her şeyden önce bir zorlamadır. Ancak herhangi bir zorlama değil, hukuk kuralının ihlaline tepki olarak gösterilen ve hukuk düzeni tarafından öngörülen ve düzenlenen bir zorlamadır. Zorlama ile kastedilen ise kuralı ihlal edene hukuk düzeninin öngördüğü sonuçların devletin çeşitli araçları aracılığıyla uygulanmasıdır. Bu nedenle bir hukuk kuralı ihlal edilirse de bundan dolayı ihlalden zarar gören kişi yaptırım uygulama yetkisini kendinde göremez.
Her ne kadar bazen yaptırımın devlet dışındaki özneler tarafından uygulandığı görülse de örneğin bir siyasal partinin yetkili organının kararıyla parti üyeliğinden çıkarma bir işverenin işçisinin gündeliğini kesmesi, bu durum yaptırımın kim tarafından hangi sınırlarda ve hangi yöntemlerle uygulanacağı yine hukuk düzeni tarafından önceden belirlenir.
Yaptırımın maddi ve manevi olmak üzere iki özelliği vardır. Maddi özelliği CEBİR, manevi özelliği ise korkutma ya da tehditle açıklanır. Cebir, hukuk kuralına aykırı davranışın ardından devreye giren cezalandırmadır. Cebrin temel amacı hukuk kuralına aykırı davranışta bulunulmasını önleme ya da caydırma amacı güder. Dolayısıyla ihlalden önce söz konusudur. Böylece yaptırıma maruz kalma korkusu bireyleri hukuk kurallarına uygun davranmaya iter.
Belli başlı şu özelliklere sahip olması gerekir.
- Korkutucu olması ( gözdağı verici, ürkütücü ve caydırıcı olma)
- İhlal edilmesi durumunda ödetici olması. ( Yapanın yanına bırakılmaması. )
- Hem ihlalci, hem de potansiyel ihlalciler bakımından önleyici olması. ( Terbiye, ıslah edici.)
- Kamu vicdanını rahatlatıcı olması. Kamu vicdanını sızlatan bir yaptırım, toplumu bizzat kendi yaptırımını kendince belirleyici uygulamaya sevk eder. ( Sosyal linç gibi. )
- Ölçülü ve insani bir nitelik taşıması ( Hukuk devletinin diğerlerinden ayırt eden en önemli unsurlardan birisi de her alanda amaç araç dengesinin gözetilmesidir. Örneğin uyarma yaptırımıyla sonuca gidilebilmesi mümkün olan bir disiplin kuralına aykırı eylemin, bir dönem okuldan uzaklaştırma yaptırımına bağlanması ölçüsüz bir nitelik taşır.
- Nihayet,liberal demokratik hukuk devletinde hangi tür yaptırım olursa olsun her şeyden önce İNSAN ONURUYLA BAĞDAŞMASI gerekir. Bu nedenle geçmişte uygulanmış ve bugün de liberal hukuk devleti anlayışının yerleşmemiş olduğu bazı ülkelerde görülen dayak, teşhir, ibret amaçlı sokakta dolaştırmak, kırbaçlamak , aç bırakmak vb yöntemler insan onuruna aykırılığı nedeniyle terk edilmiştir.
Yaptırımın bizzat varlığı kadar eşit ve adil uygulanması da son derece önem taşımaktadır. Yaptırımın varlığına karşın işletilmesi veya çeşitli yollarla etkisizleştirilmesi zamanla hukukun aşınmasına yol açar.
Risus
Faydalandığım Kaynaklar:
FURTUN Age
EDİS
İş Hukuku
TMK
TCK
Prof. Dr. Ömer ANAYURT