Sayın Caliper güzel bir başlık.
Ben de kendi gözlemlerimle katkıda bulunmak isterim.
Ancak önce şu soruya cevap 'Türkiye'de Mason olmanın getirdiği dezavantajlar var mıdır?'
EVET.
Kariyer açısından herkes aksini düşünse de özellikle resmi kurumlar açısından bir dezavantaj yaratır veya öyle zannedilir. Bununla ilgili iki taraftan cevap vermeli. Birincisi kişi mason olduğunda sanılanın aksine büyük çoğunlukla kardeşi ile kesişen bir durum olduğunda özellikle kardeşi ile iş yapıyor olmaktan imtina eder resmi kurumlarda. Buna ben çok rastladım. Aslında kardeşi diyelim ki resmi kurumdaki kardeşin kurumuna teklifte bulunuyor. Bir proje getiriyor ya da o kurumun gereği neyse öyle bir karşılaşma hayal edelim. Kurumdaki kardeş aman kardeşini kayırdı denilmesin diye, bazen de meslekle ilişkisi bilinmesin diye kardeşinin önerisi, teklifi, projesi avantajlı olduğu durumlarda bile çalışmaktan imtina ediyor.
Evet, hâricîler belki bunun tam tersi durumu beklerler ancak bahsettiğim durumu kendim çok sefer gözlemledim.
Diğer tarafı ise sizin de biraz değindiğiniz atama, yükselme gibi durumlarda kişinin dernek üyelikleri didiklenirse aman bunu atamayalım, yükseltmeyelim gibi durumlar olabileceği gibi kardeş ne de olsa sonuç o olacak diye başvurusunu bile yapmayabilir.
Ayrıca hâricîler açısından da kişi çok istekli ama görüşme, tanışma, önerme durumlarında ilk sorduğu soru bu olabiliyor. Örneğin mesleğe çok yakıştırdığım bir aday adayı, bir kurumda çalıştığı ve eşi de bir atama beklediği için şu aşamada cesaret edemeyeceğini bildirdi.
Bir başka kız kardeş, eşi bilmem ne bakanlığında çalışmaya başladığı için ona sıkıntı yaratmasın diye meslekten istifa etti!
Bu örnekler çoğaltılabilir.
Bence yine de özellikle adaylar için cesaret her zaman daha iyi sonuçları getirir. Zira zaten işe alım veya atamalarda iktidarlar maalesef hep kendi gibileri tercih ediyor ve Türkiye gerçekliğinde mason mesleği ile ilgilienenler hep o iç çemberin dışında olacaktır gibi geliyor. Masonluktan değil, yaşam biçimi, hayata bakışı ve hâtta konu ile ilgisiz ama kürt kökenli oluşu, alevi kökenli oluşu, istenen tarikatlerden birine mensup olmayışı vb... Her zaman bahaneler bulunabilir.
Yapmak istemeyen bahane, yapmak isteyen bir yol bulur derler!
Çevre açısından zaten eş, aile bilmeden mesleğe girmeyi ben uygun bulmuyorum. Çünkü eğer zaten masonluğu anlayacak bir çevrede yetişmediyseniz, sizin de tamamen dogmalardan arınmış biri olarak yetişmeniz çok zordur. Eğer çevreniz de sizin gibi özgür fikirli ve iyi âhlâklı kişilerse mesleği açıklamanızda hiçbir sıkıntı yaşamazsınız. Ben şahsen dost çevrem (ki çok yoktur) ve ailemde mesleğimi gizlemem, onun dışında ofisime gelen ya da merak edip acaba mı diyene de gizlemeye gerek duymam, aksine soruları varsa cevaplamaya çalışırım.
Bunlar genel cevaplar. Ancak forum özelinde ve yaşamlarımız özelinde de cevap vermeli.
İlk soruştumamda bir kardeş bana içeridekilerin her birini Nietzche, Descartes veya Buda filan bekleme, üyelerimizi toplumdan alıyoruz, dışarıda ne görüyorsan içeride de bunu göreceksin demişti. Haklı da çıktı. Bir gelenek görenek olmakla birlikte, meslekte de aynı dışarıda gördüğümüz dogmaları, hataları, küslükleri, yanlış düşünceleri bulabiliyoruz. FARK orada bulunanların bunları keşfedip, düzeltmeye çalışıyor oluşu.
Bizim forumda anlatamadığımız ise bu. Yani masonların kusursuz ya da her şeyi bilen kişiler olmadığı. Zira en baştan hepimiz bireyselliğimizi yazmış olmamıza rağmen kişisel düşüncelerimiz üzerinden bazen tüm masonluk yargılanıyor. Bizlerden kusursuz olmamız bekleniyor. Mason onu yapmaz bunu yapmaz, mason öyle demez böyle demez kalıplara hatta kafeslere sokuluyoruz. Oysa ki biz (özellikle de ben) ne kusursuz ne de her şeyi bilen kişileriz. Bildiğimiz kısımda paylaşımı bildiğimiz kadar, bilmediğimiz konuda da fikir yürütmeyi herkes kadar yapıyoruz. Ancak Masonluğun önemli erdemlerinden tolerans/hoşgörü herkese tanınsa da masonlar için asla uygulanmıyor. Üstelik dediğim gibi bizim üzerimizden tüm masonluk yargılandığı için bir de üzerimize toprak atılıyor, yük bindiriliyor.
Ayrıca forumda her dediğimiz, bireyselliğimiz unutularak 'Mason' bunu dedi diye dinleniyor! Yani herhangi bir konuda, masonluk ile ilgili olmasa da yorum yaparsak, bizi niye harici mason diye ayırdınız diyerek hâricî aşağılık kompleksi dediğim şey devreye giriyor.
Bir mason hâricîyi neden aşağılasın? Daha düne kadar kendisi de hâricî idi! Tüm üyelere diye hitap ettiğimiz durumda haricilere ders veriyoruz zannediliyor! Ders vermek için burada değiliz, kaç kere yazmalı? Masonlukla ilgili konularda sadece doğru ve yanlışlar vardır, onu da bilgimiz ölçüsünde paylaşırız. Yanlışta ısrar olursa, söylemde de ısrar olur. Kimi zaman didaktik olmak gerekiyor. Ama onun dışında böyle bir hak ne bende ne de başka masonda vardır. Bunun dışında söylediğimiz bu ayrım olmaksızın tüm üyelere karşı kendi fikrimizdir. Öyle de dinlenmesi gerekir.
Ancak işte Türkiye'de ve bu forumda mason sıfatı olmasının böyle bir dezavantajı da vardır.
Tabi bir de forumda, kişisel mesajlarda, e-posta iletilerinde cevaplamanız gereken binlerce gereksiz mesaj... Gereksizlerden bahsediyorum. Elbette ciddi ciddi bilgi almak, bilgi vermek gibi amaç ve iletileri kast etmiyorum. Burs ver, para ver, akıl ver, referans ver, selam ver, emoji ver... Beklentiler bu derece olabiliyor. Yapmazsanız da burnu büyük, snob, elitist vs. her türlü sıfatı anında kazanmış oluyorsunuz.
Pek az kişi, bu da benim gibi bir üye. Bu da benim gibi arayışta. Kendi için seçmiş olduğu bir yol da Masonluk. E işte orada kendini yontmaya çalışıyor. bununla birlikte bu kişi de çalışıyor, ailesi var, çocukları var, sorumlulukları var, aynı zamanda meslekte de zaman harcıyor, buna rağmen burada zaman harcayıp karşılıksız bir emek veriyor, takdir edeyim diye düşünüp, bunu gösteriyor. Göstermekten kastım ne maddi, ne selam verme ya da adına akrustişli şiir yazılması. Biraz ciddiyet ve ilgi hepsi bu...
Yani şurada bazıları için hayatın anlamı denecek paylaşımlar yapıyoruz. Altına yazılanları gördükçe gerçekten neredeyse her gün ben burada ne yapıyorum diye düşünüyorum. Ben ne söyledim sen ne anladından tutun, laf söyledi bal kabağına kadar ya da wikipedia bilgileri ile cevap yazmaktan, sırf mesaj sayım fazla olsun diye her şeye bir 'şey' yazmaya kadar...
Boğaz düğüm düğüm, ağız bir tane... 10 kere ölç bir kere taşa vur diye bir deyim vardır bizde. Sanırım herkesten beklenti bu olmalı...
Anlatsam roman olur, ama ben kısa hikayeleri severim

Sevgiler