Masonlukta “soruşturma” ya da bizim deyimimizle tahkikat, bir sınav değildir. Aday adayının kim olduğuna, hayatını nasıl yaşadığına ve çevresinde nasıl tanındığına bakılır. Masonluk; ahlaklı, dürüst, güvenilir, vicdan sahibi ve topluma fayda sağlamayı ilke edinmiş bireylerin bir araya geldiği bir topluluktur. Bu nedenle, içeriye girecek her kişi, mevcut kardeşlerin rızasıyla kabul edilir.
Bu süreçte yalnızca belgeler değil, karakter değerlendirilir. Çünkü Masonluk’ta her kardeş, diğerinin onurundan da sorumludur. Bir kardeşin dahi içten bir olumsuz görüşü, adayın seçilmemesi için yeterlidir. Bu, dışlayıcı bir tutumdan değil, içsel bütünlüğü koruma arzusundan doğar.
Bir adayın reddedilmesi, onun kötü biri olduğu anlamına gelmez. Bazen zaman, çevre, niyet veya içsel olgunluk bakımından henüz hazır olmadığı düşünülür. Masonlukta kapılar ebediyen kapatılmaz, ancak ilk başvuruda alınan ret; içsel sebeplerin derinliğine duyulan saygıdan ötürü genellikle tekrar başvuruya izin verilmemesiyle sonuçlanır. Bu durum, hem adayın hem de locanın huzurunu koruma refleksidir.
Masonluk, bireyin sadece “girmek istemesiyle” değil, “hazır bulunmasıyla” mümkün olur. Her şey doğru vakitte olgunlaşır.