Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Masonluk Karşıtı Akımlar  (Okunma sayısı 23467 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 18, 2006, 02:22:43 öö
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

Masonluk aleyhtarı akımlar

Franmasonluk aleyhtarlarını üç ayrı sınıfta ele almak mümkündür:

1. Dinî yönden
2. Siyasî yönden
3. Sosyal yönden

aleyhte olanlar. Saldırıların kendisine gelince, genellikle, aşağıdaki maddelerin bir veya birkaçı tarzında ceryan ederler:

1. Resmî beyanlar. Papaların, resmî organların ferman ve beyanları gibi.

2. Diktatörlerin emir ve eylemleri. Hitler ve Mussolini'nin icraatı gibi.

3. Baskı grupları veya tek tek kişilerin yayınladığı kitap, broşür ve diğer yayınlar.

4. Tefsirli ritüel açıklamaları (ifşaatlar).

5. "National Christian Association" (Millî Hristiyan Birliği) gibi "gizli cemiyetlerin" aleyhinde çalışmak üzere kurulan gruplar.

6. Anti-Masonik müzelerin kurulması. Hitler'in yaptığı gibi.

7. Din adamlarının vaızları.

Masonların iyi niyetli bazı yayınlarının suiniyetle yorumlanması Mason aleyhtarlarının kullandıkları malzemenin çoğunluğunu oluşturur. Kiliselerinki gibi Masonluğun resmî bir organı yoktur; bu nedenle bu baskı grupları için Franmasonluğun hakikaten özgür olduğunu ve her yazarın ancak kendi hesabına yazabileceğini anlamak mümkün değildir. Franmasonluğun resmî organı yoktur. Dinî ve siyasî konularda, kutuplaşmaların üzerinde bulunan Franmasonluk hesabına, hiçbir Masonun veya Mason grubunun konuşmağa yetkisi yoktur; bu tür konulara temas eden Masonlar ancak kendi şahsî düşüncelerini dile getirirler.

Zaman, zaman, "peki, öyleyse neden Franmasonluğun düşmanları vardır?" sorusu sorulur. "Masonic Service of the United States" örgütünün Mayıs 1949 tarihli "Short Talk Bulletin"de bu soruya ilginç bir cevap verilmektedir:

"Bu saldırıların yüzlerce sebebi vardır; hırs, kıskançlık, isim yapma arzusu, hayal kırıklığı başarının ancak vicdansız davranışla mümkün olabileceğine dair inanç, sorumluluğu başkasına yükleme ihtiyacı... listenin sonu yokur. "İki değişik inanç, doktrin, dogma, din, felsefe ve siyasî sistem arasında daima sürtünmeler olur. Franmasonluk bazı felsefelerle yan yana yaşamayacak bir felsefedir. Ya biri gitmeli ya da Franmasonluk yasaklanmalıdır. Umuma uygulanan kanunların üzerinde kişilerin bulunabileceğini kabul eden insanların yaşayabildiği, kanunlar yerine kişilerin hükûmet ettiği ülkelerde Franmasonluk afaroz edilir, zulme uğrar, dağıtılır ve kapatılır.

Franmasonluk daima siyasî fikir hürriyetini, dinî inanç hürriyetini, kanun önünde kişinin hürriyetini, ferdin itibarını, önemini ve değerini savunmuştur. Franmasonlukta yüksek ve alçak kimse yoktur. - Masonlar tesviye üzerinde buluşurlar.

Saldırıların karşısında, Franmasonluk, susmanın getirdiği tehlikelerin bilincindedir. Sükût bilinçli olmalıdır. Lowa Büyük Locası Büyük Sekreteri, B. Delzell Birader, Şubat 1953'te Washington'da toplanan Büyük Sekreterler toplantısında, "Düşmanlarımız vardır. Sebatkârdırlar. Masonluğun yanlışlarını bize söyler dururlar. Cehalet onları konuşturmaktadır. Biz, Masonlar, bilinçli olmalıyız" demişti.

Massachussetts B... Üs...'ı, Thomas S. Ray Birader, 10 Eylül 1952 tarihinde aşağıdaki konuşmayı yapmıştı:

"Bir dinin hiçbir özelliği bizde yoktur. Hiçbir doktriner beyanla bir itikat ve iman ikrarımız yoktur. Teolojimiz yoktur. Tapınma ritüelimiz yoktur. Bir kilise veya sinagogda olduğu gibi dinî mânada sembollerimiz yoktur. Sembollerimiz karakterin tekâmülü ve insan ilişkileriyle ilgilidir. Sembollerimiz hayat binası yapımında kullanılacak aletlerdir.

"Varmak istediğimiz, bir dinin maksadı değildir. Ruhun kurtuluşu ile ilgili değiliz. Haricileri Mason yapmağa çalışmayız. Eleştiricilerimizin kabul edebileceği herhangi bir din tarifine giremeyiz. Bir haricî Demokratik Partiye veya Y. M. C. A., ye (Gençlik spor ve kültür kulübü) yazıldığı gibi, Mason olduğu zaman da bir yeni dine girmez. Kaldı ki, Franmasonluğa kabulü esnasında beraberinde getirdiği kendi dinine aykırı birşey bulamayacaktır."


Anti - Masonik broşür veya kitaplardan yarım düzine okumakla bir tek tanesini okumak arasında fark yoktur. Hepsi, bazı ayrıntı değişikliğiyle, aynı masalı anlatırlar. Son senelerde bu tür saldırıların şiddeti de azalmıştır, zira, aynı sözler tekrarlandıkça, sonuçta, kışkırtıcı güçlerini kaybederler.

İngiltere'da Masonluk aleyhtarlığı

Genel olarak, bilinen ilk Masonluk aleyhtarı olay, 24 Şubat 1652 tarihli Kelso manastırı mahkeme zabıtlarından saptanabilmektedir. Rahip James Ainslie'nin Masonluğu şikâyet konusu olunca, Kelso Manastırı mahkeme heyeti "Mason kelimesinde ne günah, ne de skandal vardır" şeklinde bir karar almıştır.

İlk Anti - Masonik neşriyat ise 1698 senesinde Londra'da bastırılan bir broşürdür. Broşürün maksadı "Hıristiyan kuşakları uyarma" olup saldırıyı şu şekilde özetleyebiliriz:

"...Özel âyinleri ve yeminleri ile kendilerine Franmason olarak adlandıran kimseler Tanrı huzurunda kötülük yapmaktadırlar... Bunlar Antikristtir... Gizli yerlerde buluşup gizli işaretlerle biribirlerini tanırlar..."

Bu broşürden kalan tek örnek İngiltere Büyük Locası kütüphanesinde saklanmaktadır.

İngiltere'de Büyük Locanın 1717 de kuruluşunu Masonluğun hızlı gelişmesi izlemişti. Kuruluştan hemen sonra, bu gelişmeye paralel olarak, İngiliz basınında Masonluk hakkında ard arda sansasyonel haberler çıkmağa başlamıştı. Bu durumu Masonların kendileri teşvik etmişler, her önlerine gelene demeç vermişler, alâmetlerini takarak resmi geçitler tertip etmişler, Loca toplantılarını gazete ilânları vasıtasıyla Kardeşlere duyurmuşlardır. Bu faaliyetin neticesi olarak, Masonlar ve Masonluk hakkında inanılmayacak kadar çok makale, broşür, risale yazılmıştı. Bunlardan bazıları adi referans, bazıları övücü yazılar, bazıları ise Masonluğun faaliyeti ile amacını anlatmağa çalışan neşriyattı; bunların yanında, çok kere, küstah ve kaba iftiralar içeren saldırılar veya hicivler de görülmekteydi. Bir de, Masonların polemiklere kapılıp yayınladıkları cevaplar vardı. Nihayet, ifşaat tâbir ettiğimiz, çoğu zaman para kazanmak maksadıyla, halk içinde Masonluk hakkında merak uyandıran yayınları da yukarıda sayılanlara eklemek gerekir.

Çoğunluğun Anglikan veya Protestan olduğu bugünkü İngiltere'de Papalığın afarozlarının etkisi olmamıştır. Buna rağmen, tek tük Anti - Masonik yazıların neşredildikleri gözükmektedir. Bunların en önemlisi, Katolikliği kabul eden, Walton Hannah isimli eski bir Anglikan Papazının "Darkness Visible" (Gözüken Karanlık) adı altında bir sözde ifşaatıdır. (Walton Hannah 1966 senesinde Montreal'da ölmüştür.) Anglikan Kilisesinin resmen Masonluğu savunan tutumu karşısında bu yayınların kamuoyu üzerinde etkisi az olmakla birlikte, 1966 da, BBC, Masonluk hakkında yaptığı bir televizyon serisinde bu maksatlı ifşaatı kullanmıştır. Cenaze merasimleri ile bazı dinî bayramlarda Masonların alâmetlerini takarak yaptıkları gösteriler de televizyonda yayınlanmıştı.

Bu olayların kışkırtması ile İngiltere Büyük Locası İdare Kurulu aşağıda çevirisi verilen kararı almıştı:

"Masonlukla din ilişkisi üzerine":

"Masonluğun gerek kendi bünyesinde, gerek dışında olası herhangi bir yanlış anlamaya yer verip İngiliz Franmasonluğun itibarını zedelememek üzere Kurul konu üzerine azami dikkatle eğilmiştir.

"Masonluk ne bir din, ne de bir dinin yerini tutabilecek bir kavramdır. Dogma ve teoloji alanlarına kesinlikle müdahale etmez. Masonluk, üyelerine bütün inançlar tarafından kabul edilebilecek bir hal ve hareket standardı vermeğe çalışmaktadır. Dolayısıyla, Masonluk dine rakip olmamakla birlikte, öğretisinin dinî öğretiyi tamamlayıcı nitelikte olduğu umulur. Öte yandan, Masonluğun ana koşulu her üyesinin bir Yüksek Varlığa inanması ve Ona karşı görevlerini ihmal etmemesidir.

"Masonluk dinî inancı olmayan kimseyi bünyesine kabul etmeyip, kabulden sonra da dinine bağlı kalmasını arar. Bu durumda, Masonluğa karşı yerleşmiş bir saplantısı bulunmayan kişiler için, Masonluğun dinin savunucusu olduğu konusunda yeterli kanıt mevcuttur."

Savaş öncesi Avrupa'da durum ve
İsviçre'de Mason aleyhtarlığı:


1 nci Dünya Savaşının acı anıları üzerine bina edilen 1930 ların Avrupası basınında Masonluğa karşı geniş bir kampanyaya girişilmişti. Fransız basınında, Masonluk lâikliği savunmakla, Katolik Kilisesi ile mücadele etmekle, politik sistem olarak faşizmle mücadeleyle, Milletler Cemiyetine önderlikle ve Solcu Millî Birliği icat edip onu yönetmekle suçlanıyordu. Alman gazeteleri ise Masonlukla Yahudî meselesini birleştirmişler, Jüdeo-Masonik tehlikenin çanlarını çalmaya başlamışlardı. İtalyan basınında, İtalya'nın başına gelen bütün felâketler Masonların altından çıkmış gibi gösteriliyordu. 1 nci Dünya Savaşı'ndan galip çıkmış İtalya'nın savaş ganimetleri edinmesine Masonluk engel olmuştu. Versailles antlaşması Masonluğun İtalya'ya karşı bir komplosuydu. Masonluk aleyhtarı hareket için, Mussolini'nin kendisi "Bu, yıkılan mâbedlerin intikamıdır" demişti.

Yunan Kilisesi'nin kurucusu Basilo (329 - 379) "İftira edin, bol iftira edin, daima bir leke kalacaktır" demişti.

İspanya ve Polonya'da Masonluk yasaklanmış, Masonlar zulme uğramışlardı. Birçok Avrupa ülkesinde Masonluk uykuya yatmış veya kapatılmıştı. Bu ülkelerin çoğunda, zaten, insan hakları ve demokrasi diye birşey kalmamıştı. Bu defa, Avrupanın en eski demokrasisinde, insana ve vatandaşa saygıyı esirgemeyen devlet geleneğine sahip İsviçre'de, Hitlerizmin etkisi altında, Masonluk aleyhinde şiddetli bir akım başlamıştı.

Bazı çevreler Masonluğu aile düzeni ve vatanın düşmanı, sosyal hayatı mahvedecek unsur, karanlıkta en imkânsız komploların peşinde koşan bir cemiyet olarak tesvir ediyorlardı. Aleyhtar kampanyanın kızışması üzerine, Masonluğun geleceği hakkında, ülke çapında bir referandum yapılması kararlaştırılmıştı.

Referandum öncesi tarafların kampanyası gayet ilgi çekicidir.

İsviçre Federal Konseyi, uzun, tarafsız bir raporun okunmasından sonra Masonluğun beraatına 2 ye karşı 106 oyla karar vermişti.

Liberal demokratlar, liberal muhafazakârlar, köylü ve sosyalistler aynı yönde karar vermişlerdir. Beklendiği gibi, Protestan Kilisesi de Masonluğun yanında gözükmüştü. İlgi çekici husus Katoliklerin hareket tarzıydı. Katolik piskoposlar hareketin tamamen siyasî olduğunu iddia ederek bu polemikte Masonluk aleyhine cephe almayı red etmişlerdi. Buna karşılık, daha sert bir dil kullanan Katolik Muhafazakâr Partisi, Kilisenin prensip ve tarihî sebeplerle Masonluğa karşı olduğunu; Masonluk prensiplerinin kendi ilkeleri ile bağdaşmadığını kabul eden her Katoliğin, bu fikir çarpışmasına sadece manevî silâhlarla devam edeceğini ve hiçbir surette özel kanunların arkasına sığınıp polisin yardımıyla Masonluğu kapatmaya çalışmayacağını ilân ederek, medenî cesaretini göstermişti.

1937 senesinde nüfusu takriben 4.200.000 olan İsviçre'de Mason sayısının 5000 den az olduğu düşünülürse, Masonluk hakkında uyanan bu şiddetli polemik ancak hürriyet prensiplerine İsviçre halkının içten bağlılığı ile açıklanabilir. Bu insanlar, Masonluğun arkasından vicdan ve düşünce hürriyetlerinin de hedef olacağını, ve ilki kurtarılmazsa diğerlerinin de batacağını idrak etmişlerdi.

Vasat İsviçreli ise örnek olarak gösterilen birçok ünlü adamı sütunlarında barındırmış, daima toplumun ve demokrasinin yararına çalışmış, sosyal hayatta uzlaştırıcı bir rol oynamış Masonluğu mahkûm etmek istememişti.

Nihayet, 25 Kantona bölünmüş olan İsviçre'de (3 ü ikişer yarım kanton olan 22 adet kanton) 28 Kasım 1937 tarihinde referandum yapılmış, neticede, Friburg Kantonu haricinde, ülkenin tamamında halk Masonluğun lehinde oyunu kullanmıştı.

Büyük bir Alman, büyük bir düşünür ve büyük bir Mason olan Lessing Birader, "sağlam, sağlıklı bir devlet daima Masonluğun yaşamasına izin vermiştir; Masonluğa tahammül göstermemek devletin zafiyetini ortaya koyar", demişti. Bu sözler 200 sene önce söylenmişti.

Kilise ve Masonluk düşmanlığı:

Kilisenin Mason aleyhtarlığı Papa XII ci Clement'in 4 Mayıs 1738 tarihli "In Eminenti" isimli fermanı ile başlar. Bu fermanın yayınlanmasına başlıca sebep olarak aşağıdakileri sayabiliriz:

1. Katolik dininde günah çıkarmak esastır ve Masonların ketumiyet yeminleri bu esasa aykırı düşmekteydi.

2. Localarda Protestan ve Katoliklerin biribirlerine "kardeş" demeleri dinler arasında eşitliği getirerek Katolik dininin üstünlük iddiasını zedeleyici mahiyetteydi.

3. Apostolik tabir edilen Katolik mezhebinin mecburiyeti, mensuplarının her yerde ve her fırsatta mezheplerinin propagandasını yapıp başka inançlara sahip olan zavallıları Katolik yapmak suretiyle ruhlarının kurtuluşunu temin etmekti. İlkesi tolerans olan Localarda Katolikliğin bu şartının yerine gelmesi imkânsızdı.

4. İngiltere Büyük Locası liderlerinin çoğu Protestandı ve Kilise, Protestanların Masonluğu Katolikliğe karşı kullanmalarından korkuyordu.

5. Lord Herbert of Cherbourg (1538 - 1648) tarafından başlatılan "Deizm" hareketi Localardaki tolerans havası sayesinde kuvvet kazanmıştı.

6. Franmasonluk ihtilâlcı Jakobit hareketi destekler mahiyette bir siyasî kuruluş olarak gözükebiliyordu.

7. Katolik Kilisesi daima kendi kontrolu dışında kalan her türlü cemiyete karşı cephe almıştı, ve kendi arazisi üzerinde, biri Roma'da, diğeri de Floransa'da olmak üzere, liberal görüşlü, birer Loca kurulmuştu.

Herhangi bir Papalık fermanının Fransa'da yürürlüğe girmesinden önce, Fransız parlamentosunda onaylanması gerekmekteydi. "In Eminenti" bilhassa Fransa parlamentosuna sunulmadığından, söz konusu afaroz Fransa'da etkisiz kalmış, hatta, XVIII ve XIX cu yüzyıllarda birçok Katolik Fransız papazı Loca sütunlarını süslemişti. Afarozun etkisiz kalması Fransız Localarını, kıta Avrupasında, bir liman haline sokmuş ve bu Localarda esen tolerans havası özgürlük, eşitlik, kardeşlik düsturları, ilerici fikirlerin gelişmesine hizmet etmişti.

Ancak, diğer Katolik ülkelerde, Kilise nüfuzunu kullanabilmiş ve Masonluğa karşı şiddetle harekete geçmişti. "In Eminenti"nin doğrudan sonucu olarak, İtalya, Portekiz ve İspanya'da üç tipik olay aşağıda verilmiştir.

Tommaso Crudeli olayı (İtalya - 1739):

Tommaso Crudeli Floransa'da bir Locanın faal üyesi, muhtemelen de Üstadı. Muhteremiydi. 9 Mayıs 1739 tarihinde Engizisyon tarafından Santa Croce Manastırı'na hapsedilmiş ve orada işkence edilmişti. Engizisyon mahkemesi Crudeli'den Franmasonluğun sırlarını itiraf etmesini istiyordu. Bir suç işlemediğine inanan Crudeli, itiraf edilecek bir hususun bulunmadığında diretmiş, Locasının diğer üyelerinin isimlerini açıklamamıştı. İngiltere Büyük Locası 1731 senesinde La Hey'de tekris edilen Loren Dukasının aracılığıyla, Nisan 1741 de Crudeli'nin serbest bırakılmasını sağlayabilmişti.

John Coustos olayı (Portekiz - 1743):

İngiliz vatandaşı John Coustos 1743 yılında Lizbon'a yerleşmiş, orada Locanın Üstadı. Muhteremi olmuştu. Katolik Portekiz'de Masonlar evlerde gizlice toplanırlardı. Bir ihbar üzerine Engizisyon mahkemesi tarafından tutuklanan John Coustos, kendisine uygulanan işkencenin etkisi altında, bütün bildiklerini anlatmıştı. İngiltere Büyükelçisinin aracılığıyla Ekim 1744 te serbest bırakılan Coustos, Londraya dönüp 1746 da Engizisyon mahkemesinin seyri üzerine anılarını yayınlamıştı. Lizbon Engizisyon mahkemesinin, bugün yeni bulunan, Coustos'la ilgili zabıtları ile Coustos'un anıları biribirlerini destekleyen iki belge olarak karşımızdadır ve zamanın Masonik örf ve âdetleri, bu sayede, aydınlığa kavuşmaktadır.

Jose Torrubia olayı (İspanya - 1751):

2 Temmuz 1751 tarihinde, İspanya Kıralı VI. Ferdinand, Masonluk aleyhinde bir fermanı imzaladıktan sonra, İspanyol Engizisyon mahkemesi üyelerinden Fransisken keşiş, Jose Torrubia Peder, özel bir izin elde ettikten sonra, takma bir isimle bir Locada tekris edilmiş ve Mason yeminini etmişti. Tekrisinden sonra Jose Torrubia birçok Locayı ziyaret etmiş, ve böylece, sonradan Enggizisyon mahkemesi tarafından tutuklanan yüzlerce biraderin isimlerini saptayabilmişti.

Clement XII den sonra gelen Papaların bu ilk afarozu tazelemeleri, her defasında değişik tarihî, dinî, felsefî, siyasî veya toplumsal sebeplere dayanıyordu. Söz konusu sebepleri aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:

1. 1309 senesinde papa Clement V tarafından afaroz edilen ve Fransa Kıralı Philippe le Bel tarafından işkence edilen Templier Şövalyeleri ile reisleri Jasques de Molay'ın idamı bazı üst derecelerin ritüellerine konu edilmişti Her ne kadar bu sembolik ritüellerde Philippe le Bel dünyevî ve Clement V ruhanî despotizmi remzederlerse de, ritüeldeki papalık aleyhinde bulunan kısım Kilise tarafından hoş karşılanmamıştı.

2. Fransız ihtilâlinin kahramanlarının çoğu Masondu.

3. Napolyon Bonapart, afarozlar bahanesiyle, Fransız Masonluğunu siyasete âlet ederek Papanın kudretine karşı kullanmaya çalıştı.

4. Restorasyon devrinde Charles X ve Louis Philippe gibi hükümdarlar Masondu; ancak, Louis Philippe devrinde, Karbonari, Misraim Riti gibi paramasonik teşkilâtlar kurulmuş ve bunlarda antiklerikalizm, sosyalizm, cumhuriyetçilik, bonapartçılık gibi cereyanlar gelişmiş ve bu hareketler muhafazakâr ve kıralcı Kilise ile çatışma yoluna girmişti.

5. 1848 Fransız İhtilâlinde Masonların büyük rolü olmuştu.

6. Franmason Garibaldi Vatikan'a ait toprakları işgal etmiş, Vatikan'ın siyasî nüfuzunu kırmıştı.

7. 19 cu yüzyılın ikinci yarısında Masonlar dinle devletin ayrılmasını, boşanma hakkını talep etmeye ve aydınlar arasında bu düşünceleri yaymağa başlamışlardı.

8. Birinci Enternasyonal'i hazırlayan Proudhon Masondu, Marx'ın da Mason olduğu iddia edilir. Enternasyonal'in Fransız kolunu teşkil eden Benoit Malon, Varlin, Frankel ve Julles Vallès Masondu.

9. 18 Mart - 28 Mayıs 1871 kanlı Paris Komünü baskıya karşı bir ayaklanmaydı ve kahramanlarının çoğu Masondu. Barikatların üzerinde Masonlar bayrakları ve alametleri ile çarpışmışlardı.

Yukarıdaki açıklamanın ışığında, Kilisenin Mason aleyhtarı fermanları kronolojik sıra ile incelendikleri zaman, günün siyasî ve sosyal eğilimine göre Vatikan'ın saldırılarındaki evrim izlenebilmektedir.

Clement XII: "In Eminenti"
(1652-1740, papalığı: 1730-1740)
"Liberi Muratori" veya Franmason tabir edilen cemiyetin mahkûm edilmesi ve azalarının afarozu ve bu afarozun ancak, bizzat Papa tarafından, veya ölüm anında kaldırılabileceğine dair bu ferman 4 Mayıs 1738 tarihinde yayınlanmıştı. Söz konusu fermanda, ilk mutad cümlelerle süslü girişten sonra, Masonluğun tarifi yapılır":

"Liberi Muratori ve Franmason tabir edilen cemiyete her din ve mezhepten adam kabul edilir; bunlar gösterişten ibaret olan haricî bir namus kisvesi altında, kendilerini biribirlerine bağlayan ve en ağır müeyyidelere çarpılmak pahasına, toplantılarında geçenler hakkında mutlak ketumiyeti muhafaza edeceklerine dair bir yemini, Mukaddes Yazılar üzerine ederler."

"Suç daima kendi kendini ele verir... bu toplantılar, bu cemiyet, iman sahibi kimselere o kadar ters düşmektedir ki, haysiyet sahibi insanlar bu cemiyete girenlerin ahlâksızlığından şüphe etmezler. Utanılacak hareketleri olmasaydı, herhalde, ışığa çıkmamak için bu kadar dikkat sarf etmezlerdi. Zaten, bu sebeple, birçok prens ülkesinde bu cemiyeti yasaklamıştır.....Devletin huzuruna ve ruhların kurtuluşuna engel olan bu cemiyetin medenî ve dinî kanunlara uyamayacağına kanaat getirmiş olup..... masum ruhları ve basit insanları baştan çıkarmalarına mâni olmak vazifemizdir.

"Nihayet, bu günahkârlık dalgasını durdurmak ve BİZCE MALUM, iyi haber almış ve doğru başka sebeplere dayanarak, Kardeşlerimiz, Aziz Roma Kilisesi Muhterem Kardinalleriyle de istişare ettikten sonra, ve kendi şaşmaz bilgilerimizden de kuvvet alarak, işbu fermanla, isimleri ne olursa olsun, Franmason Cemiyetlerini ebediyen mahkûm ve yasak ediyoruz".

Bundan sonra gelen uzun bir paragrafta Masonların ve onlarla temasta bulunanların afaroz edilecekleri ve bu afarozun ancak Papa tarafından veya ölüm halinde kaldırılabileceği ifade edilmektedir. Ayrıca, bütün Kilise mensupları, muhtelif papaz ve engizisyoncuların, mevkileri ne olursa olsun, yukarıdaki maddede tarif edilen kişileri takip etmeleri ve heretiklere uygulanan cezaların aynen bunlara da uygulanması emredilmektedir. Bu fermana karşı gelenlerin Allah, St. Pierre ve St. Paul'ün gazabına uğrıyacakları ilâve edildikten sonra, ferman mutat şekliyle son bulmaktadır.

Avignon Arşövekinin fermanı:

(Avignon şehri 1309 ve 1377 arası papalığın merkezi olmuştu. Clement VI. 1348 senesinde, Avignon şehrini Provence devletinden satın almıştı. Avignon 1791 de Fransa'ya İltihak etmiştir. (Larousse))

"Kilisenin afaroz kararına rağmen, bazı kimselerin kendilerini şeytana kaptırıp mutsuz bir yeniliğin aldatıcı zevkine uyarak, Franmason Cemiyetine katıldıklarını görüyoruz," diye bir girişten sonra, Arşövek, "In Eminenti" fermanının müeyyidelerini tekrarlayıp afaroz sebeplerini bir bir açıklar. Bu sebepler aynen şöyledir:

1. Bu cemiyetin toplantılarında her din ve mezhepten insanlar bulunur. Bu sebeple, tek doğru din olan Katolik dini safiyetini kaybetmek tehlikesi ile karşılaşmaktadır.

2. Bu toplantılarda yapılan her şeyin gizli kalmasını öngören bir ketumiyet yemini mevcuttur.

3. Herhangi bir toplantıda yapılan ve konuşulanların din veya devlete karşı yöneltilmiş olup olmadığını tahkik etmeye memur makamların sorularına, sözde yemin dolayısıyla, cevap vermeyi red etmektedirler.

4. Amme makamlarının kontrolundan uzak cemiyetlerin mevcudiyeti medenî ve dinî kurallara aykırıdır.

5. Bu cemiyet ve toplantılar birçok devlet tarafından yasaklanmıştır.

6. Aklı başında, itibarlı, namusları ile tanınmış kimseler bu cemiyet ve toplantıları mahkûm etmekte ve onlara devam edenleri anormallik ve intizamsızlıkla suçlamaktadırlar.

Engizitörlerin görevleri ve fermanın her kilisede ilân şekli açıklandıktan sonra, aşağıdaki ilginç paragrafı okuyoruz:

"Franmason denen cemiyetin nizamnamelerini ve bu cemiyete katılanların imzalarını ihtiva eden, elle yazılmış bir kitabın varlığını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu kitaba sahip olanların bunu kendimize veya Baş Engizitöre vermelerini, ayrıca bu kitabın kimin elinde bulunduğunu bilenlerin de durumu Baş Engizitöre veya herhangi bir piskoposa ihbar etmelerini önemle emreder, söz konusu emri yerine getirmeyenlerin afaroz edileceklerini ilân ederiz.

Benoit XIV: "Providas"
(1675 - 1758, papalığı: 1740 - 1758)
Benoit XIV, 15 Nisan 1751 tarihli "Providas" isimli fermanı ile Clement XIII nin "In Eminenti" fermanını teyid etme gereğini hissetmişti:

"Selefimiz tarafından konan afaroz cezası, tarafımızdan şimdiye kadar ayrıca teyid edilmediğinden, artık geçerli olmadığını düşünen cahiller mevcuttur...."

Bu fermanında, Benoit XIV, Clément XII nin fermanını olduğu gibi tekrarladıktan sonra Franmasonluğun afaroz edilme sebeplerini 6 maddede özetlemiştir:

"Yukarıda tekrarlanan afaroz etme sebeplerinin başında, bu nevi cemiyetlerde her çeşit din ve mezhebe ait kişilerin birlikte toplanmalarıdır. Bu durumun Katolik dininin safiyetini nasıl zedeleyebileceği aşikârdır. Diğer bir sebep, bu cemiyet azalarının ketumiyet yemini ile bağlı olmalarıdır.... Namuslu olaylar daima aydınlığı ararlar, cürum gölgede saklanmağa çalışır. Üçüncü sebep yeminin kendinden gelmektedir. Kanun kuvveti, devlet, din ve amme menfaatı ile ilgili herhangi bir hususu öğrenmek üzere bu cemiyet mensuplarını sorguya çekme gereğini hissettiği zaman, bunlar ettikleri yeminin doğru cevap verme mecburiyetini ortadan kaldırdığına inanmaktadırlar. Dördüncü sebep bütün bu cemiyetlerin siyasî ve dinî kanunlara aykırı bir kuruluşa sahip olmalarıdır, zira, her cemiyetin kuruluş iznini devlet başkanından (Prens) alması şarttır. Beşinci sebep birçok ülkede prenslerin bu cemiyetleri yasaklamış olmalarıdır. Nihayet, sonuncu sebep bu cemiyetlerin iyi bilinen kişiler nezdinde kötü bir şöhrete sahip olmalarıdır..."

Benoit XIV, fermanının sonunda prenslerin bütün tab'alarını ferman hükümlerine uymaya davet ederek, Masonluk hakkında bildiklerini ihbar etmeyenlerin afaroz edileceklerini ve bu kişiler için "...kendi çocuklarımız olsalar bile, imparatorluğumuzda şerefsiz kimselerdir, saraylarımızda yerleri kalmamıştır, bizlerle temas etmeyeceklerdir, ve, sert bir şekilde ve merhametsizce cezalandırılacaklardır" demektedir.

Pie VII: "Ecclesiam":
(1742 - 1823, papalığı 1800 - 1823)
Fransız ihtilâli ve Napolyon savaşları ile karışan Avrupa'da, kardeşlik ilkelerine dayanan ve siyasî bir faaliyet göstererek "Carbonari" cemiyeti kurulmuştu. Her ne kadar, ileride, bu cemiyet kıta Avrupası Masonluğunun siyasî bir yön almasına yol açmışsa da, Masonlukla ilgisi yoktu. Pie VII, "Carbonari" cemiyeti ile Masonluk arasında, hatalı olarak, bir yakınlaşma görerek, 13 Eylül 1821 de "Ecclesiam" isimli fermanını neşretmişti. Fermanın başlığı "Demnatio societatis secretae nuncupatae Carbonarium" idi.

Söz konusu fermanın ilginç kısımları aşağıda verilmiştir:

"Karışık günlerimizde, Tanrı ve Hazret-i İsa'ya karşı, bir tek insan gibi birleşip mücadele eden günahkârların varlığını herkes bilmektedir; Kiliseyi sarsmayı başaramayan bu kişiler, yanlış bir felsefe ve boş sofizmlerle inanç sahiplerini kandırarak Kiliseden koparmağa çalışmaktadırlar. Bu emellerine daha kolayca erişebilmek üzere, gizli cemiyetler, gizli mezhepler kurmuşlar, bu suretle ihtilâl ve suç örgütlerine daha kalabalık bir topluluğu çekmeye gayret etmişlerdir. Uzun zamandan beri bu cemiyetlerin farkında olan Makamımız, bunların din ve cemiyet aleyhinde, gölgedeki faaliyetlerini açığa çıkarmış ve onlara karşı sert ve özgür sesini yükseltmişti....Maksatları din hususunda umursamazlığı yaygın hale getirmek, kendi fantezi ve fikirlerine uygun bir din kurmak, Hazret-i İsa'nın kendini kurban etmesi ve ölümünden sonra tekrar dirilmesine ait efsaneyi kriminel merasimleriyle kirletmek, Kilisenin kutsiyetini avamın aşağılmasına terketmektir... Bu cemiyet Kıralların ve kumanda mevkiinde olanların gücüne karşı direnmenin doğru olduğunu iddia etmekte ve kırallara zalim demek cüretini göstermektedir....."

Mutad afarozlar fermanı tamamlamaktadır.

Leon XII: "Quo Graviora"
(1760 - 1829, papalığı: 1823 - 1829)
"Leon XII, 13 Mart 1825 tarihinde neşrettiği "Quo Graviora" isimli fermanında, In Eminenti, Providas ve Ecclesiam fermanlarını tekrarladıktan sonra, söz konusu fermanlara halkın itibarının az olmasından, gizli cemiyetlerin arada çoğalıp üniversitelere nüfuz ederek genç dimağlara tesir ettiklerinden yakınmaktadır. Ayrıca, Masonların Katolik dinine saldırılarda bulunup Hazret-i İsa'nın mevcudiyetinin bir skandal olduğunu, Allahın mevcut olmadığını ve ruhun vücutla beraber öldüğünü iddia ettiklerini ilâve etmektedir.

"Durum bu merkezde iken, vazifemiz bu gizli cemiyetleri yeniden mahkûm etmektir... Bugün mevcut olan gizli cemiyetlerle ileride kurulabilecek olanların tamamını ilelebet yasaklamaktayız.... Bu cemiyetlerle ilgili olanlar.... ve cemiyetler hakkında bilgi sahibi olup da ihbar etmeyenler afaroz edilecekler ve ölüm döşeği hariç, hiçbir kuvvet bu afarozu kaldıramıyacaktır... Herşeyden önce ve mutlak olarak bu cemiyetlere girenlerin etmiş oldukları ketumiyet yeminini geçersiz ilân etmekteyiz... "Allah yoktur" diyenler aralarına kabul ettiklerine yemin ettirme cüretini göstermektedirler...."

"... Havlamasını bilmeyen dilsiz köpekler gibi davranıp sürülerimizin ellerimizden alınmasına, kuzularımızın bu aç kurtlar tarafından yutulmasına müsaade etmeyelim. Bunlara karşı mücadelemizde bizi hiçbir şey durdurmasın".

Leon XII, fermanının sonunda muhbirlere ve cephe değiştirebilecek gizli cemiyet mensuplarına bir senelik bir pişmanlık süresi tanımaktadır; bu süre içinde günah çıkaracak ve ihbarlarda bulunacak olanlar affedileceklerdir.

Pie VII: "Traditi"
(1761 - 1830, Papalığı: 1829 - 1830)
Pie VIII, 21 Mayıs 1829 tarihli "Traditi" isimli fermanında gizli cemiyetlerin sofizm ve hatalarından ve gençliğin yetiştirilmesine sahip çıkma arzularından şikâyet etmektedir.

"... Öğrencilerinin kalp ve dimağlarına şekil vermek üzere, öğretmenlerin mutlak güç sahibi oldukları bilinmektedir; bu sebeple, gizli cemiyet mensupları gençliğe sapık öğretmenler vermeğe çalışıp kendilerini Allah'ın yolundan uzak Baal yollarına sürüklemeye çalışmaktadırlar.... Böylece, din korkusunu, ahlâk kuralını, kutsal doktrini attıktan sonra, devlet ve din kuvvetlerini hiçe sayarak, her türlü kargaşadan, hatadan, saldırıdan çekinmeyen gençlerimizi sızlanarak seyretmekteyiz..."

Gregoire XVI: "Mirari"
(1765 - 1846, Papalığı: 1831 - 1846)
5 Ağustos 1832 tarihli "Mirari" isimli fermanında Grégoire XVI, Kilisenin temellerinin sarsıldığını yazmaktadır:

"... Kilisenin tanrısal otoritesi saldırıya uğramakta, hakları ellerinden alınmaktadır; Kilise dünyevî konularla uğraşmaya zorlanmaktadır; büyük bir haksızlığa uğrayarak, ulusların nefretine terk edilmektedir. Piskoposlara olan itaat borcu ve piskoposların hakları artık gözönüne alınmamaktadır; Katolik dogmalarına dolaylı ve gizli yollardan değil, açıktan açığa kriminel saldırılarda bulunan yeni ve korkunç fikirler akademi ve liseleri çalkalamaktadır; öğretmenlerin düsturları ve oluşturdukları örnek öğrencileri ayarttığı zaman, dinin uğradığı felâket çok daha büyük olmakta ve ahlâk daha derin bir şekilde bozulmaktadır. Böylece, dinin yarattığı fren zedelendiği zaman, sadece sayesinde tutunabilen hükümdarlıklar ve temin edilebilen otorite yavaş yavaş yıkılmakta, kamu düzeni bozulmakta, prensler düşmekte, her çeşidiyle kanun gücü yokolmaktadır."

"Bu felâketlerin başlıca sebebi bu cemiyetlerin düzenledikleri suikastlerdir; her çeşit herezi, en kriminel mezhepler, dinî cürümler, ayıp ve küfr bir lâğımın içinde bütün pisliklerin karışıp akması gibi, bu cemiyetlerde akmaktadır."

"... Karşılaştığımız büyük tehlikenin içinde bizi üzen diğer bir husus, bu gizli cemiyetlerde her çeşit doğru ve yanlış din mensuplarının birleşmeleri ve sözde dine hürmetten, fakat gerçekte, yenilik susamışlığı ile ve her yerde devrimi yerleştirmek amacıyla, her türlü özgürlüğü teşvik etmeleri, Kilise ve devletin mallarına karşı zihinleri uyandırmaları, en saygıdeğer otoriteyi bile yıkmaya çalışmalarıdır..."

Pie IX: "Qui Pluribus" ve "Multiplices Inter"
(1792 - 1878, Papalığı: 1846 - 1878)
16 Temmuz 1846 tarihinde bir genel af ilân eden Pie IX, aynı senenin 9 Kasımında "Qui Pluribis", 19 sene sonra da, 25 Eylül 1865 tarihinde, "Multiplices Inter" isimli fermanlarını neşretmişti.

Sahtekârlığı ile ün salmış Leo Taxil "Le Vatican et les Franc Maçons" isimli kitabında, bir eliyle verdiğini diğeri ile geri almakta; bir taraftan Pie IX'un kutsiyetinden bahsetmekte, diğer taraftan da aynı Papanın Mason olduğunu yazmakta ve Pierre Larousse'un Pie IX'un hayatı ile ilgili makalesinden bir paragrafı nakletmektedir:

Pie IX: (Jean Marie, Mastai - Ferreti Kontu), papa, Sinigaglia'da 13 Mayıs 1792 tarihinde doğmuştur. Volterra Kolejinde okuyan Jean Mastai, tahsilini 18 yaşında tamamladıktan sonra seçeceği meslek hakkında bir tereddüt devresi geçirmiş, bu arada, söylentiye göre, Masonluğa kabul edilmiştir."

Yukarıdaki bilginin ışığında Pie IX'un Franmasonluk aleyhindeki iki fermanı önem kazanmaktadır.

Önce "Qui Pluribus" tan bazı seçmeler:

"... Bütün bu korkunç hâtaları, cürmü teşvik için kullanılan usullerin çokluğunu hâtıra getirdiğimiz zaman, ruhumuz dehşete kapılmakta, kalbimiz acıdan çökmektedir; ışığın düşmanı bu dimağlar bütün ruhların içinde kutsal aşkı söndürmekte fevkalâde bir kabiliyet göstermektedirler..."

"Muhterem Kardeşlerim, Hıristiyan isminin bu amansız düşmanları... sadece Allaha küfür kusmak için ağızlarını açmaktadırlar; açıkça ve her türlü reklâm yolunu kullanarak, dinimizin kutsal tedrisatının insan uydurması olduğunu, Katolik Kilisesi doktrinlerini cemiyetin yararına aykırı düştüğünü iddia etmektedirler. Daha uzağa gidip, Hazret-i İsa ile Allahın varlığını bile inkâr etmektedirler... Cahil halkı daha kolay büyülemek maksadıyla, gerçek mutluluk bilgisine sadece kendilerinin sahip olduklarını söylemektedirler; Tabiatı yaratan, yüksek ve çok müşfik Allahın, fevkalâde bir şefkat göstererek, insanın kurtuluşunu temin için göstermeğe tenezzül ettiği her şeyin araştırması felsefenin maksadı değilmiş gibi, kendilerine filozof ismini yakıştırmağa tereddüt etmemektedirler... Böylece, yanlış ve aldatıcı bir mantık kullanarak, ve insan mantığının yüceliğini iddia ederek, mantığın Hazret-i İsa'ya olan inancın üstünde olduğunu, hatta, bu inancın mantığa aykırı olduğunu söylemektedirler. Hayır, bundan daha mânasız, dine, mantığın kendisine daha karşı bir fikir düşünülemez...

"Muhterem Kardeşlerim, ilk vazifenizin piskopos gücünüzü kullanarak Katolik inancını korumak, sizlere emanet edilen sürünün bu inancında sarsılmamasını temin etmek olduğunu bilmektesiniz, zira, inancı sarsılan ebediyet için yok olacaktır... Yolunu şaşırmış bir kuzu bulduğunuz zaman, onu şefkatle kucaklayarak yuvasına geri getiriniz..."

"Multipices İnter" dan bazı seçmeler:

"... Bizden önce gelenlerin sözlerini hükümdarlar dikkate almadı. Böyle ciddi bir mevzuda, bu kadar yumuşakça davranmamış olsalardı, Avrupayı ateşle kaplayan, bunca ihtilâl ve savaş önlenecek bugünkü belâlar Kilisenin başına gelmeyecekti...

"Afaroz tehdidi ile ilân edilen fermanlarımızın lâik hükümetleri tarafından red edildiği ülkelerde (Fransa) geçerli olmadıklarını sananlar yanılmaktadırlar... Aziz Pierre'in halefleri Roma Piskoposlarının (papalar) Kilise üzerindeki otoriteleri medenî (lâik) hükümet kuvvetine dayanabilir ve onun tarafından kısıtlanabilir mi?"

"Bu cemiyetlerin üyeleri Hazret-i İsa'nın geleceklerini haber verdiği koyun postu altında gizlenmiş kurtlar gibidirler, maksatları sürüyü yemektir. Hazret-i İsa'nın halefi tarafından onlara Ave (selâm) demek bile yasaklanmıştı..."

Masonluk hakkında en akıl almaz iftiraları yayan, Masonluk düşmanı yazıların belli başlı kaynağı olan Leo Taxil halkın inanma ihtiyacını istismar ederek para kazanma yolunu bulmuştu. Mason olduktan sonra, "mystères de la Franc Maçonnerie Deevollés (Franmasonluğun Sırlarının Açıklanması). "Satan Franc Maçon", gibi eserleriyle Mason aleyhtarlığını kışkırtmış ve Kilisenin gözüne girmişti.

Taxil'in geniş muhayyilesi ve fevkalâde cazip uslübü, her yazdığını cahil halka inandırıyordu. "33 dereceli "Palladist" Albert Pike"a her cuma günü saat 3 te şeytanın kendisi gözüküyordu... Şeytan, piyano çalan, silindir şapkalı ve fraklı bir timsah şeklinde genç kızları korkutuyordu.... v.s.

Lüsiferyen (şeytanî) Masonluk uydurmalarında, "Paladisme" mezhebi yüksek rahibesi, 33 dereceli Diana Vaughan, sonradan pişmanlık duyarak tövbe etmiş ve Katolikliğe dönmüştü. Taxil, Diana Vaughan'ın şahsiyetini yoktan uydurmuş, mevcudiyetine halkı inandırmıştı. Hatta, 19 Nisan 1897 tarihinde, Leo Taxil büyük bir meraklı kalabalığını toplayarak, Diana Vaughan'ı kendilerine takdim etmeyi vaad etmişti. Kararlaştırılan gün ve saatte, Leo Taxil yalnız gelmiş, konferansçı kürsüsünden, Diana Vaughan'la beraber bütün diğer yazıp söylediklerinin uydurmalardan ibaret olduğunu açıklayarak, halkla alay etmek suretiyle çok para kazandığını ilân etmiş ve millete, aptal inancı için teşekkür ettikten sonra, genel kargaşalıktan yararlanarak ortadan kaybolmuştu.

Bu olayın ardından, 20 Haziran 1897 tarihinde, Leo Taxil Papa Leon XIII e ithaf ettiği "La Bible Amusante" (Eğlenceli Mukaddes Kitap) isimli kitabıyla kutsal ne varsa alay etmiş, sonucunda afaroz edilmişti.

Asıl adı Joachim Pecchi olan Leon XIII'e ithaf mektubunda, "Mukaddes Güvercinden ilham alan ey zavallı Leonların XIII üncüsü, sevgili Joachim..." diye hitap edip, taksitle takdis edilmesini rica etmekte, Papalık makamının mutlak yanılmazlığının nerede kaldığını sormaktadır.


Leon XIII Mason aleyhtarlığı ile tanınmış bir papaydı. 20 Nisan 1884 tarihinde neşredilmiş olan "Humanum Genus" isimli fermanı yüzyılımızda hüküm süren yeni siyasî düşüncelere karşı cephe aldığından ilgi çekicidir:

"... Şeytanın kıskançlığı yüzünden beşeriyetin Allahtan ayrı düştüğü günden beri dünyamız iki cepheye bölünmüştür; bunlardan ilki hak ve fâzilet için, diğeri de fâzilet ve hakikata aykırı herşey için mücadele etmektedirler. Bunların ikincisi İblis'in hükümdarlığıdır... tanrısal kanunlara riayet etmeyip, Allahsız yaşamaya, hatta, Allahla mücadeleye tevessül edenler bu hükümdarlığın tab'asını teşkil ederler... Zamanımızda, Franmason isimli, çok yaygın ve kuvvetli bir teşkilâta sahip bir cemiyetin teşviki ve yardımıyla, karanlık kuvvetlere tapanlar, fevkalâde bir gayret içinde, birleşmiş durumdalar. Bunlar artık niyetlerini gizleme ihtiyacını bile duymadan Allahın Yüksek Varlığı ile mücadele etmektedirler..."

"... Biz teslim edilen ruhların ebediyet için kaybolmalarını önlemek, savnmayı taahhüt ettiğimiz Hazret-i İsa'nın kutsal devletini, yalnız muhafaza değil, büyümesini, yeni fetihler yapmasını temin etmek üzere, görevimiz, tehlikeyi görüp düşmanlarımızı ihbar etmek, projelerine karşı mümkün her türlü direnmeyi göstermekdir..."

"Hareketlerinin, prensiplerinin, yasalarının, törenlerin ifşa edilmeleriyle, Mason mezhebinin ana gayesi ışığa çıkarılmıştır ve kendi azalarının şahadeti bu bilgiye ilâve edilmiştir. Bu hâdiselerin karşısında Apostolik Taht'ın Franmason cemiyetini, Hıristiyanlığa karşı olduğu gibi devlete de karşı bir mezhep olarak âlenen ilân etmesi ve bu mezhebe karşı en ağır müeyyideleri tatbik etmesi kadar tabii birşey yoktur."

"... Her müsait durumdan istifade ederek, Masonların etkisinin en büyük gözüktüğü doktrinal tezleri teker teker ele aldık. Bu şekilde, "Quod Apostolici Munesis" isimli fermanımızla sosyalist ve komünistlerin korkunç sistemleri ile mücadeleye çalıştık. "Arcanum" isimli fermanımızla izdivacın temelini teşkil ettiği evcil cemiyeti müdafaa ettik. "Diuturnum" isimli fermanımızla, Hıristiyan usu (sagesse) prensiplerine göre siyasî iktidarın menşeini ve bu iktidarın doğal düzenle olduğu gibi ulusların ve prensiplerin kurtuluşu ile de olan fevkalâde ahengini göstermeye çalıştık..."

"... Masonlar kendilerini felsefe ve edebiyat dostu gibi göstererek ilmin gelişmesini temin için toplandıklarını iddia ederler. Sadece uygarlığın gelişmesi için gayretlerinden ve zavallı halk için olan sevgilerinden söz ederler. Sözde maksatları, halkın durumunu yükseltmek ve medenî toplumun çıkarlarını daha çok sayıda kişiye götürmektir..."

Bundan sonra, Leon XIII Masonluğun ketumiyete ve disipline dayanan sisteminin gayrı ahlâki olduğunu, gölgede geçen toplantılarının kriminel maksatlar gizlediklerini söyleyip şöyle devam etmektedir:

"Söz konusu cemiyetin doğal adalet ve ahlâk kurallarına aykırı olduklarını kanıtlamak için mantıkla hakikatı dinlemek yeterlidir..."

"Franmasonların arzuları - ve bütün gayretleri aynı maksada yönelmektedir - Hıristiyanlığın icabı olan her türlü sosyal ve dinî disiplini tamamen yıkmak ve yerine prensiplerini natüralizmden alan ve kendi fikirlerine göre şekillendirilmiş yeni kuralları oturtmaktır... Natüralistlerin ilk prensibi insan mantığının her şeyin üzerinde oluşudur... Allahın herhangi bir vayhin menşei olduğunu reddederler. Onlar için, mantığın kabul edebileceklerinin dışında dinî dogma, hakikat veya lâfına itimat edilebilecek vaız yoktur. Katolik Kilisesinin on birinci vazifesi Allahın vahyi olan emanetleri bütün safiyetleri ile muhafaza etmek, insanları kurtarmak üzere bu emanetlerin tedrisatını yaymak olduğundan, Masonların en büyük saldırıları Kutsal Kiliseye karşı olmaktadır."

"... Medenî toplumun içinde Kilisenin haşmet ve otoritesini hiçe indirmek suretiyle dinle devleti ayırmaya... Kilisenin teşkilât ve düsturlarının tamamen dışında bir devlet kurmaya çalışmaktadırlar."

"... Kilisenin doğal ile tanrısal haklarının hepsi bu saldırılara hedef olmaktadır... Kilisenin her hakkını kısıtlayan kanunlar parlamentolardan geçirilmektedir... Uydurma sebeplere dayanarak Papayı, özgürlüğü ve haklarının müdafaası için şart olan devlet kuvvetinden (souveraineté temporelle) mahrum etmekten başka... şimdi de menşeini Tanrıdan bulan bu teşkilâtı (papalığı) yok etmenin peşindeler."

"... En farklı dinlere bağlı kişilere mabedlerini açmakla dinî inancın önemsiz mefhumlar mertebesine indirilmesine ve her çeşit dini eş bir kaide üzerinde göstermeğe çalışmaktadırlar. Zaten, kendi başına bu prensip Katolik dinini yıkmağa yeterlidir. Katolik dini tek doğru din olduğundan, küfürlerin ve adaletsizliklerin en büyüklerine hedef olmadan diğer dinlerin kendisine eşit kabul edilmelerine asla müsamaha edemez... Bütünüyle alındığı zaman, Franmasonluk Tanrıya inancı şart koşuyormuş gibi gözükmesine rağmen, bu inanç herbir azası için sağlam ve sarsılmaz bir hakikat gibi kabul edilmemektedir. Tanrı meselesinin kendi bünyelerinde anlaşmazlıklara yol açtığını gizlememektedirler. Allahın mevcudiyetini kabul edenlerle red edenler ve panteistler gibi yanlış yolda olanlar... farksız bir şekilde cemiyetlerine kabul edilirler."

"Bu temel sarsıldığı takdirde, doğal düzenin prensipleri sarsılacak, Yaradanın hür bir hareketiyle dünyanın yaratılmış olduğu, Allahın mukadderatımızı tâyin ettiği, ruhun ölmezliği ve şimdiki hayatımızdan sonra, gelecekte, sonsuz bir yaşamın bizi beklediği gibi mefhumlar hakkında beşerî mantık şüpheye düşebilecektir... Ahlâk bozulacak... beşerin kurtuluşu tehlikeye düşecektir..."

"... Masonların ahlâk anlayışına gelince, "toplum ahlâkı - özgür ahlâk - serbest ahlâk" diye tâbir ettikleri ve dinî fikirlere hiç yer vermeyen bir ahlâk sisteminin gençliğe aşılanmasını istemektedirler... Halbuki, Hıristiyan ahlâkının yerini bir başkası alınca, örf ve âdetlerin nasıl bozulduğu malûmunuzdur... Karanlık kuvvetlerle olan mücadelemizde dünyevî arzularımızdan sıyrılıp en güç iş şartlarına ve ıztıraba katlanabilmemiz lâzımdır. Masonlar ise, her türlü vahiy ve Tanrısal müdahaleyi kesinlikle redderek mukadderata olan inancı zedelemektedirler... Güzel sanatlara realizmi getirmekle... gelecek dünyaya olan ümidi yok etmekte, mutluluğu ebedî olmayan şeylere bağlamaktadırlar... Masonlar için evlilik bir mukaveleden ibarettir, dolayısıyla, tarafların mutabakatı ile fesh edilebileceğini iddia etmektedirler... Gene çocukların eğitimlerinde dinî öğretimin lüzumsuz olduğunu söylemekte, büyüdüklerinde diledikleri dini seçmekte serbest bırakılmalarını arzu etmektedirler... Şimdiden, birçok ülkede gençliğe eğitimin lâik mekteplere terk edilmesini temin edebilmişlerdir."

"Siyasal bilgilerle ilgili doğmalarına gelince, Masonlara göre, bütün insanlar hukuken eşittir. Eşit olduklarından, birinin diğerlerine kumanda etmesi doğru değildir, ve kendilerinden gelmeyen bir otoriteye itaatlarını temin etmeye kimsenin yetkisi yoktur. Bütün güç özgür halkın elindedir, iktidarda bulunanlar, ancak halkın lütfu ile bu mevkidedirler ve halkın fikri değiştiği takdirde, devlet başkanlarının hakları, arzu etmedikleri takdirde dahi, ellerinden alınmalıdır... Ayrıca, dinler arasında tercih yapılamıyacağına, dolayısıyla, bütün dinler eşit muamele göreceklerine göre, devlet ate olmalıdır."

"... Yukarıda işaretlemiş olduğumuz hâdiseler Franmasonların gizli maksatlarını kâfi derecede açığa çıkarmaktadır... Tanrının emri ile, cemiyet halinde yaşamak üzere, insanlar dünyaya gelmektedir; cemiyetin idamesi için otorite şarttır ve cemiyeti yaratan Varlık otoriteyi de yaratmıştır. Dolayısıyla, iktidar kimin elinde ise, o Allahın sözcüsüdür. Bu sebeple, cemiyetin ihtiyacına uyarak, herşeyi yöneten Allaha itaat ettiğimiz gibi, yasal iktidara da itaat etmek borcumuzdur; bu otoriteye itaat mecburiyetinin halkın arzusuna terk edilmesi hakikata aykırıdır. Ayrıca, akıl seviyeleri, fikrî imkânları ve fizikî enerjileri aynı olmayan ve değişik mizaçlara sahip olan insanların eşit olabileceklerini iddia ederek hepsine kanun nazarında aynı hakları sağlamak kadar abes birşey olamaz."

"Kilise, insanlara kumanda etme hakkının doğrudan doğruya Allahtan geldiğini söylemekle vatandaşların itaatını, hürmet ve iyi niyetlerini daha kolay bir şekilde temin etmektedir..."

Afarozun kalkması mümkün değil

Daha sonra, Leon XIII Masonlukla mücadele için bütün inanç sahibi olanların uyanık olmalarını, sarî bir hastalık gibi yayılan Masonik fikirlerle mücadele etmelerini, her yerde "Masonluğun maskesini koparmağa çalışmalarını", Hıristiyan felsefesinin yazılı ve sözlü olarak, her fırsatta, açıklanmasını, gençliğin eğitimine azamî katılmalarını önlemek için Kilisenin otoritesi altında işçi sendikalarının kurulmalarını teklif etmektedir.

Roma Kilisesi Papaların "infailible" olmaları, yani, papaların "excathedra" (makamlarının otoritesi ile) aldıkları kararların şaşmaz, mutlak hatâsız nitelikte olmaları prensibi üzerine bina edilmiştir; bu sebeple, eski bir hatâyı kabul ve düzeltme mânasına geleceğinden, geçmişteki bir afarozun kaldırılması mümkün değildir.

Ancak Copernik - Galile hâdiselerinde veya günümüzde Darwin'in nazariyelerinin kabul edilmelerinde olduğu gibi, eski kararlara yeni tefsirler bulmak suretiyle, bazen vuku bulan büyük rötarlara rağmen, Vatikan, artık yerleşmiş, herkes tarafından kabul edilmiş gerçeklere, fikirlere, uyma imkânını daima aramıştır.

Zamanımızda, Papa 23 cü Jean ve 2 ci Vatikan Okümenik Konsilinin sonuçları kendilerini göstermeğe başlamış, gayri resmî de olsa, Amerika ve Fransa'da, Kilise ile Franmasonluk arasında bağlantı kurulmuş, hatta Boston Kardinali Cushing, Boston şehrinde, "Kardeşlik" Locasında, ökümenizm'le ilgili bir konferans vermiş; Paris'te bir arşövek Grande Lodge de France'a bağlı bir Locayı ziyaret etmiştir. Bu olaylara Vatikan'ın seyirci kalarak müdahale etmeyişi Kilise - Franmasonluk ilişkilerinde büyük bir aşamadır.
« Son Düzenleme: Kasım 14, 2006, 11:34:17 öö Gönderen: MASON »
- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Mart 13, 2009, 12:09:49 öö
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Değerli bilgilerinizden dolayı teşekkür


Nisan 27, 2009, 08:02:54 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

değerli bir çalışma olmuş eline sağlık...


Mayıs 08, 2009, 07:08:00 ös
Yanıtla #3
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 95
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Mason...Yüreğinize sağlık...
Saygılarımla
Dışarıdan içeri baktığında anlayamazsın;içeriden dışarı baktığında anlatamazsın.


Mayıs 08, 2009, 07:36:47 ös
Yanıtla #4
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn. Mason

Çok güzel bir bilgilendirme yazısı olmuş.
Benim şahsen hristiyanlık dini ile ilgili kafama oturtamadığım bir çok yönü var.Şimdi vatikan ve Katolik dünyasının beyni ve onun yöneticisi papa.
Önce kendilerine bir paye biçiyorlar hristiyanlıkla ilgili her konuda tek otorite,sonra bu otoriteyi uygulayan koruyan ve geliştiren kişi papa bunada papa olduğunda bir payede ona,hata yapmaz ,af dilemez,kusursuzdur sonra ver eline sınırsız yetkiyi dilediğini afaroz etsin dinden atsın.Sevgili mason buraya kadar olan kısmı ile bir ansiklopedi yazılır.Ama benim gibi ortalama zekaya sahip bir insan bile şunu der eğer sen afaroz edebiliyorsan sana bu yetkiyi daha üst biri vermiş olmalı o kim açıkla.İnsan doğarken ne anasını,ne babasını,nede dinini seçme şansına sahip o kaderle doğar birilerinin işine gelmediğinde afaroz olayı diye bir şeyin olması mümkün değil.Nerden atıyorsun neyi engelliyorsun anlaşılır gibi değil.Anlaşılır tek yanı papa kendinde böyle sanal bir donanım gördümü sanal olarakta herşeyi yapar.Buda bence çok korkunç bir deney.İnsanın kendini özümseyemediği artık bence insanlık sıfatınıda birkenara bıraktığı kendince yorumladığı bir sıfata ve donanıma geçtiği bir makam bence.Umarım anlaşılamayacak bir şey yazıpta hristiyan dostları gücendirmemşimdir.Bu makam bence onların sorgulamaları gereken bir konu erişilmezlik ve dokunulmazlık bir kalkandır sadece yapılan yanlışları daha rahat ve sorgusuz yapmak için yapılır.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Mayıs 09, 2009, 02:30:16 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Önemli tarihsel bilgiler.Teşekkürler Sayın Mason


Mayıs 09, 2009, 04:12:56 ös
Yanıtla #6
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 920
  • Cinsiyet: Bay

Gayet başarılı bir derleme ..Teşekkürler..
Taslar yerine oturabilecek mi ? İnşaasına basladıgımız yapı nasıl olur da yarım kalır ..


Eylül 05, 2009, 01:12:44 ös
Yanıtla #7
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Sayın MASON,

Masonluğa karşıt akımlar bakımından belli bir kesitte çok güzel bir derleme olmuş. Haddim olmasa da kutlarım.

Kuşkusuz bu olaylar ne başlarında ne sonrasında bu kadarla kalıyor. Başları yani 1720’li yıllarda İngiltere’de olup bitenler hakkında belki az bir şey katılabilir. Bu kolay olur. Ancak sonrasında çok olay, çok yazı, çok eylem var. Bunu da sanırım ikiye ayırmalı:

-   Batı ülkelerinde olanlar;
-   Osmanlı ve Türkiye’de olanlar

Bir başka bakımdan daha ikiye ayırmalı:

-   Neyin ne olduğunu bilerek yapılan akıllıca eleştiriler;
-   Sırf Masonluğu kötülemek amacıyla ve bilir bilmez yapılmış suçlamalar

Birisi Masonluk hakkında doğruları yansıtan geniş kapsamlı bir kitap yazsa (örnekleri yok değil) sanırım ortaya şöyle 400-500 sayfalık bir çalışma çıkar.

Sırf Masonluğa saldırı niteliği taşıyan bu hacimde kitaplar var yayınlanmış; başka ülkelerde de, yurdumuzda da.

Şu halde Masonluğa yapılmış saldırı ve suçlamaları baştan sona derleyip toparlamanın sonucunda ortaya çok daha büyük boyutlu bir yapıt çıkabilir.

Zamanında masonlar kendilerine karşı yapılan suçlamaları yanıtlamış, meydanı boş bırakmamış olsalardı şimdi bu kadar çok sıkıntı çekmezlerdi. Suçlamalara niçin karşılık vermemiş olduklarını biliyoruz ama ben kendi hesabıma gerekçelerini onaylayamıyorum. Sadece onların bulundukları ortam ve koşullar altında göreli bir haklılıklarının bulunabileceğini düşünüyorum. Bunu ortaya sermiş olsalar daha doğru bir iş yapmış olurlardı; gerekçeleri bence geçerli sayılabilir değil.

Bunca laftan sonra şimdi bu forumdaki kardeşlere soruyorum: Bu bağlamda benim birikimimde bir şey varsa diye kim hangi konuya eğilmemi ister? (Sayın MASON, bunu size sormuyorum çünkü biliyorum ki benim anlatabileceklerimi benden çok daha iyi anlatırsınız.)

Sevgilerle,
ADAM










ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 05, 2009, 07:25:30 ös
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

Bunca laftan sonra şimdi bu forumdaki kardeşlere soruyorum: Bu bağlamda benim birikimimde bir şey varsa diye kim hangi konuya eğilmemi ister? (Sayın MASON, bunu size sormuyorum çünkü biliyorum ki benim anlatabileceklerimi benden çok daha iyi anlatırsınız.)

Sevgilerle,
ADAM



Sayın Adam;

Masonlukla ilgili konulara sizin kadar vakıf haricilere alışık değiliz.Ancak gördüğüm kadarıyla şimdilik sadece"masonluk"ibareresi ile başlayan konulara dahil oldunuz.Bunun özel bir nedeni var mı bilemiyorum;ancak gördüğünüz üzere forumda çok konu var.Ben, haddim olmayarak,sizin biraz da içrek konulardaki fikirlerinizi ve deneyimlerinizi duymayı çok arzuluyorum.Kıyafetin genel görünümü ile ilgili düşünceleriniz hakkında az,çok bilgi sahibi olduk;biraz da kıyafet sahibinin özellikleri ile ilgili düşüncelerinizi seslendirirseniz,şahsen ben,bahtiyar olacağımı ifade etmek isterim.


Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Eylül 06, 2009, 07:21:31 öö
Yanıtla #9
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Ceycet,

İltifatınıza teşekkür ederim.

Olay şu: Ben bu ortama katılana kaadar o kadar çok şey birikmiş ki... Bir noktadan giriyorum, bir sürü şey okuyorum. Üzerinde görüş belirtmeden geçtiklerim var. Fakat birisine takılıyorum, bir şeyler ekleyeyim diyorum. Elbette o da saatlerimi alıyor. Forum ayrı ayrı ana başlıklar halinde düzenlenmiş olduğu için bazen son bulunmuş olduğum yeri yitirdiğim bile oluyor ve aramak zorunda kalıyorum. Diğer alanlara da gireceğim elbette. Bakın, bugün daha 3. gün.

Sevgiler,
ADAM 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
36 Yanıt
31858 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 04, 2016, 05:38:59 ös
Gönderen: Tesla
0 Yanıt
7922 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 22, 2007, 05:37:25 ös
Gönderen: Draug
64 Yanıt
25001 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 06, 2007, 08:24:14 ös
Gönderen: GölGe
7 Yanıt
10990 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 12, 2007, 12:57:53 öö
Gönderen: paragon
7 Yanıt
13320 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 26, 2007, 06:57:09 ös
Gönderen: paragon
Masonluk degerleri

Başlatan Siempre « 1 2 » Turkiye`de Masonluk

17 Yanıt
18291 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 25, 2014, 08:01:18 ös
Gönderen: ozgurppp
1 Yanıt
3597 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 11, 2009, 01:01:02 öö
Gönderen: KUZEYDOĞU
26 Yanıt
21902 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 13, 2012, 12:24:22 ös
Gönderen: Agony
53 Yanıt
39873 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 17, 2015, 06:07:02 ös
Gönderen: karahan
5 Yanıt
5531 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 16, 2015, 04:13:51 öö
Gönderen: karahan