Kaynak :
http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=cts&haberno=4906 Ne kadar akıllı?
Bilim ve din arasında yüzyıllardır süregelen tartışmada son atak, 'akıllı tasarım' teorisi olarak karşımızda. Evrim teorisi karşıtlarının bilim ve din arasında durdukları tehlikeli nokta, Amerika'da oldukça destekleniyor
SEVGİ YÜKSEL (Arşivi)
Yaradılışçılıktan 'akıllı tasarım'a
Geçtiğimiz salı ABD başkanı Bush, okullarda evrim teorisinin yanında evrenin üstün zekâda bir güç tarafından tasarlandığını savunan 'akıllı tasarım' teorisinin de öğretilmesini istedi. Zaten Teksas valisi olduğu dönemde evrenin altı günde yaratıldığına inanan yaradılışçılığın okul müfredatına alınması gerektiğini söylemişti. Bush'un yaradılışçılıktan 'akıllı tasarım' teorisine kayması evrim teorisi karşıtı inançlı kesimde son derece tehlikeli bir değişimin işareti. Darwin'in evrim teorisi ve yaradılışçılık, birbirine en temelinden zıt iki farklı bakış açısını temsil ediyor. Bu zıtlık İsmet Berkan'ın geçen pazar köşesinde yazdığı gibi dinin kökeninde inanç, biliminkinde ise şüphenin yatmasına dayanıyor. Evrim teorisinin savunucuları gözlemlerimizi en doğru ve en iyi açıklayabildiği için evrim teorisini kabul ediyor, araştırmalarla teorinin tahminlerini test ediyor, sonuçlarının ne anlama gelebileceğini sorguluyor, teorinin eksik kısımlarını tamamlamaya çalışıyorlar. Yaradılışçılık ise kökünde bir inançtan doğuyor. Ancak evrenin nasıl yaratıldığına dair dini öğretiler çerçevesinde gözlemlerimiz açıklanıyor. Çelişkili gözlemler sorgulanmıyor. Yaradılışçılık bir inanç oluğu için ne evrim teorisinin açıkladıklarını açıklamaya çalışıyor, ne de dini kaynakları göstermenin ötesinde kendini savunmaya.
'Akıllı tasarım' teorisi bu zıtlığın tam ortasına kendini sinsice konumlandırmış durumda. Bir grup akademik insan, entelektüel ve dini yaradılışçı tarafından ortaya koyulan 'akıllı tasarım' teorisi, Charles Darwin'in evrimi sürüklediğine inandığı doğal seçim yasasına karşı çıkıyor; evrim teorisinin doğanın muhteşem karışıklığını açıklayamadığını öne sürüyor. 'Akıllı tasarım' teorisinin savunucularına göre hayat o kadar karışık ki, sadece çok akıllı ve güçlü bir üstün varlık tarafından tasarlanmış olabilir. Teorinin geçmişi geçmişi 19. yüzyılda doğayı açıklamak isteyen İngiliz papaz William Paley'ye dayanıyor. Paley teorisini en iyi, bir saatçiyi örnek vererek açıklar. Papaz 1802'de şöyle yazıyor: "Eğer bir çiçek tarlasının ortasında bir saat bulursanız, bu kadar karmaşık ve inanılmaz bir mekanizmanın kendi kendine, planlanmadan, yol gösteren olmadan doğal güçlerle ortaya çıkmış olabileceğine inanamaz, ancak akıllı bir tasarımcı tarafından yaratıldığını düşünürsünüz." Bir organizmanın karmaşıklığının, onun yaratıcısı Tanrı'nın varlığının kanıtı olduğu görüşü 1859 yılında Charles Darwin'in Türlerin Kökeni'ni yayımlamasına kadar devam etti. Darwin evrim teorisinde karmaşık organizmaların doğal seçim yasası ile nasıl ortaya çıkabileceği açıklıyordu.
Paley'nin saatçi örneği 'akıllı tasarım' teorisi savunucuları tarafından moleküler biyoloji kullanılarak tekrarlanıyor. Kanın pıhtılaşması gibi birçok moleküler işlemde 10'u aşkın proteinin sıralı olarak beraber çalışması gerektiğini ve bunun doğal seçim yasasının gerektirdiği gibi, birçok sıralı küçük değişiklik sonucu evrimleşmiş olmasının mümkün olmadığını söylüyorlar.
Halkın çoğunluğu destekliyor
'Akıllı tasarım' teorisi savunucuları Darwin'in evrim teorisini kendi silahıyla vurmaya çalışıyor, gözlemlediğimiz dünyayı başarıyla açıklayamadığını iddia ederek. Dahası 'akıllı tasarım'ı daha başarılı bir açıklama olduğu için kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorlar. Yaradılışçıların tersine dünyanın milyarlaca yıldır var olduğu, genetik değişimlerin olabileceği gibi temel bilimsel gerçekleri kabul eden 'akıllı tasarım' sanki evrim teorisi karşıtları ve bilim arasında bir uzlaşmayı temsil ediyormuş gibi yansılıtıyor. En tehlikelisi, evrim teorisinin temelden karşıtı olmak yerine alternatifi olmak istiyor. Geçen hafta Bush, açıklamasında öğrencilerin farklı görüşleri duymalarının öneminden bahsediyor: "Eğer bana insanlara farklı fikirler sunulmalı mı diye soruyorsanız, cevabım evet."
Evrim teorisi karşıtlarının bıkmadan tekrarladıkları, okul kitaplarının üzerine gizlice yapıştırdıkları slogan hep aynı: 'Evrim bir teoridir, gerçek değil.' Pensilvanya Dover okul bölgesi şöyle bir ilkeye uyacağını açıkladı: "Öğrencilere Darwin'in teorisinin eksikleri ve problemlerinin öğretilmesinin dışında 'akıllı tasarım' gibi, ama bununla sınırlı kalmayan, diğer teorilerin de eksikleri ve problemleri öğretilecek."
Sanki evrim teorisinin alternatifi olabilirmiş gibi ABD başkanı 'akıllı tasarım' teorisinin okullarda öğretilmesini destekliyor; böylece endişe verici şekilde bilimsel teorinin tanımı bulanıklaşmaya başlıyor. 'Akıllı tasarım' teorisinin evrim hakkında sorgulamaları ciddiye alınmalı ve birçok bilim adamının şu an yaptığı gibi, bilimsel gözlemlere dayanarak cevaplandırılmalı (Bazı organizmalarda sadece altı protein içeren kan pıhtılaşmaları görüldüğünün yazılması gibi). Fakat bu sorgulamalara Tanrı dışında yeni bir açıklama getirmeyen bir görüş, bilimsel bir teori olarak kabul edilemez. Amerikan Ulusal Bilim Akademisi açıklamasında, 'akıllı tasarım' gibi hayatın köklerini doğaüstü bir güce dayandıran hiçbir iddianın bilim tarafından kabul edilemeyeceğini, çünkü gözlemlere dayalı deneylerle test edilemeyeceğini ve yeni hiçbir hipotez ortaya koyamayacağını söylüyor.
Bilim dünyası için tehlikeli
New York Times köşe yazarı Paul Krugman 5 Ağustos tarihli yazısından: "Yaradılışçı ve 'akıllı tasarım' teorilerinin savunucularının kullandıkları en etkin metodlardan biri, evrim teorisi hakkında bilim dünyasında bir fikir birliği olmadığı izlenimini vermek için evrimin 'sadece bir teori' olduğunu hatırlatmak." Bu sloganın evrim teorisi karşıtları için etkili olması gene bilimsel bir teorinin nasıl tanımlandığının bilinmemesinden kaynaklanıyor. Tarafsız araştırmalarla desteklenmiş, gözlemlerimizi açıklayabilen, tekrarlanabilecek deney sonuçları için başarılı tahminlerde bulunabilen fikirler, ancak bilimsel teori olarak adlandırılır. Evrim teorisi gibi bilim dünyasında fikir birliğine ulaşılmış konularda bile bilimsel teorilerin gerçek olarak tanımlanmamasının nedeni, gelecek gözlemlerin her zaman için farklı sonuçlar doğurabilecek olması. Dünyanın güneş etrafında döndüğü konusunda şu an pek bir şüphemiz yok, ama Kopernik, Galile ve Kepler'in 17. yüyıldaki gözlemlerine kadar bu kimsenin aklından geçmemişti.
Yapılan araştırmalar Amerikan halkının 'akıllı tasarım' teorisine büyük destek verdiğini, her üç kişiden ikisinin insanların doğrudan Tanrı tarafından yaratıldığına inandığını söylüyor. ABD gibi bilimsel araştırmalarda önde gelen bir ülkede 'akıllı tasarım' teorisini bilimsel bir teori olarak kabul etmek, evrim teorisinin alternatifi gibi yansıtmak, okullarda öğretmek gelecek nesil bilim adamlarının yetiştirilmesi açısından son derece endişe uyandırıcı. Bilim ve dinin birbiriyle uzun yıllardır çok açık bir şekilde zıtlaştığı bu hassas konuda inançlı evrim teorisi karşıtı kesimin benimsediği strateji, bilimsel teorinin tanımını bulanıklaştırmak. Bu bilim dünyasının geleceği için çok tehlikeli.