Bu konu üzerine ben bugüne dek bir şey yazmamıştım.
Sanırım şimdi zamanı geldi.
Bu başlık a0ltında önceden yazılmış olanlar üzerinde durmayacağım. Sadece şu son yazılmış olanları esas almak istiyorum.
Sayın Eureka’nın yaptığı açıklamalar kendi içinde tutarlı. Ona bir diyecek yok.
Ancak locada bulunan kutsal kitabın belli bir sayfasının açılması demek, o derece ritüelinin o sayfada yazılanlarla bir bağlantısının kurulduğunu belirtmek demektir. Yanılıyorsam, düzeltilsin.
Ancak ben bu konunun başlığına bakınca, böyle bir ayrıntıya girmenin abes olduğunu düşünüyorum.
Böyle bir ayrıntıya girilemezi bu forumda? 17. madde nedeniyle biraz zor olmakla birlikte kısıtlı bir ölçüde girilebilir belki ama bir başka başlık altında.
Bu başlığın konusu kutsal kitaplara saygı… Bunun nedeni…
Bence önce başlıkta ne denilmek istendiği üzerinde durulmalı.
Kutsal kitaba saygı diye bir şey olmaz. Kitaba saygı diye bir şey olmaz. Bir nesneye saygı gösterilmez. Bu, saygı teriminin kavramsal anlamına uymaz. Oturduğunuz yere saygı göstermezsiniz; orada yaşayanlara saygı gösterirsiniz. Kitaba saygı göstermezsiniz; yazarına saygı gösterirsiniz. Kutsal kitaba saygı göstermezsiniz; onun temsil ettiği inanç sistemine ve o inancı benimseyenlere saygı gösterirsiniz.
Dolayısıyla Masonlukta kutsal kitaba saygı denildiğinde bunun anlamı farklı din ve inançlara ayırımsız saygı, o din ve inançları benimseyenlere saygı ve tolerans anlamındadır. Bunun gerekçesi, Masonluğun evrensel amacıyla bağdaşıktır; tüm insanlar ve tüm toplumlar arasında koşulsuz barış ve mutluluk sağlanmasına yöneliktir.
Bu arada insana kendi özeleştirisini yapma olanağını da sağlar, ki bu da Masonlukta çok önemlidir.
Kimileri bir mason mabedinde loca toplantısı sırasında açık olarak bulundurulan herhangi bir kutsal kitabın bir simge olduğunu söyler. Bence hayır, o kitap bir simge değildir. Simge olsaydı, özellikle o kitabın seçilmesinin bir anlamı olmazdı. Locada farklı dinde bir kişinin bulunmas5ı durumunda, onun dininin kutsal kitabının da oraya yerleştirilmesi gereği gibi bir uygulama olmazdı.
Ancak bunu aşmayı başarmış mason kuruluşları da vardır. Onlar localarının toplantısında o kürsü üzerine kutsal din kitabı koymamaktadır. Böylece kitap biçimindeki bir nesnenin bir simgesel nitelik kazanabilmesine olanak sağlanmaktadır. Ancak Masonlukta bir dinsel inancı ille de zorunlu görenler bunu benimseyememektedir; o ayrı…
Ancak Sayın Eureka’nın belirtmiş olduğu noktaların bir ayrıntısına da özellikle dikkat etmek gerek: Orada, o kürsüde sadece kutsal kitaplar ya da kitap biçimindeki bir simge yoktur. Bir de gönye ile pergel vardır. Hatta bazı uygulamalarda bir de kılıç vardır. Hadi kılıcı şimdilik bir yana bırakalım ama Sayın Eureka’nın dediği üzere, gönye ile pergel o kitabın üzerine konmaktadır. (Bunu bir yöntemi vardır ama 17. madde nedeniyle onun üzerinde de durmayalım.)
Şimdi soruyorum. Gönye ile pergelin o kitabın üzerine konması ne anlama gelir?
İsterseniz şöyle sorayım: Niçin kitap gönye ile pergelin üzerinde değil de gönye ile pergel kitabın üzerindedir?
Bu başlığa katkıda bulunanların değindiği o Müslümanlığı, Hıristiyanlığı, Yahudiliği ve diğer kitaplı dinleri geçin bir kalem. Buradaki uygulamanın o dinlerin hiçbiriyle ilgisi yok. Bu salt Masonluğa özgü bir uygulama ve çok çok önemli bir uygulama. Öylesine önemli ki, Masonluğun dinler ve inançlar ile olan asıl bağlantısını çözümleyebilmek için buradaki bu simgesel uygulamayı anlayabilmek gerek.